HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

"Türk milleti demokrasisine, geleneğine, örfüne ve iradesine sahip çıktı"

Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Özvar: - "15 Temmuz'da Türk milleti, arkasında tanklar, tüfekler, silahlar olsa da hain kalkışmaya karşı iradesini ortaya koydu. Demokrasisine, geleneğine, örfüne ve iradesine sahip çıkmış oldu. Bu hain kalkışmaya karşı milletin koyduğu irade sadece Türkiye'de değil bütün dünyada olumlu yankılandı" - Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Ulağlı: - "FETÖ ile mücadelede ulusal ve uluslararası bir eylem planı oluşturulması gerekiyor. Türkiye'deki din eğitiminin özellikle ilahiyat fakülteleri, yüksekokullar bazında yeniden ele alınması, İslam'ın algılanması yönündeki yapılan yanlış yorumların önüne geçilebilmesi için uluslararası bir stratejinin oluşturulması, daha da önemlisi ülkemizin bu konudaki çalışmalarına önderlik edecek Türk diplomasi üniversitesinin kurulması gerektiğine inanıyorum. Üniversitemizin açtığı Strazburg İlahiyat Fakültesi, yurt dışındaki FETÖ yapılanmasının, ülkemize karşı yürüttüğü din eksenli referans algılarını değiştirme konusunda çok büyük bir katkısı olduğuna inanıyorum." - Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İsmail Taşpınar: - "(FETÖ) Kendini merkeze alarak diğer bütün dini cemaatleri, Müslümanları, insanları ötekileştirerek yorumlamıştır. Bu da vermiş olduğu en büyük zararlardan birisidir"

İSTANBUL (AA) - Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Özvar, 15 Temmuz'da Türk milletinin, arkasında tanklar, tüfekler, silahlar olsa da hain kalkışmaya karşı iradesini ortaya koyduğunu belirterek, "Demokrasisine, geleneğine, örfüne ve iradesine sahip çıkmış oldu. Bu hain kalkışmaya karşı milletin koyduğu irade sadece Türkiye'de değil bütün dünyada olumlu yankılandı." dedi.

Marmara Üniversitesi Göztepe Yerleşkesi'ndeki Dr. İbrahim Üzümcü Konferans Salonu'nda, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında, "FETÖ ile Mücadelede İletişim ve Din Algısının Önemi" konulu panel düzenlendi.

Panelde, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İsmail Taşpınar, "FETÖ ile Mücadelede İletişim ve Din Algısının Önemi" başlığına değinirken Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Ulağlı ise "FETÖ ile Mücadelede İletişim Stratejisi" konusunu ele aldı.

Prof. Dr. Erol Özvar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hiçbir darbenin, millet razı olmadıkça başarılı olamayacağını söyledi.

15 Temmuz'da Türk milletinin, arkasında tanklar, tüfekler, silahlar olsa da hain kalkışmaya karşı iradesini ortaya koyduğunu belirten Özvar, "Demokrasisine, geleneğine, örfüne ve iradesine sahip çıkmış oldu. Bu hain kalkışmaya karşı milletin koyduğu irade sadece Türkiye'de değil bütün dünyada olumlu yankılandı. Zira, millet istemedi. Milletin istemediği bir şeyi hiç kimse yapamaz. En büyük mesaj bence budur, millet iradesidir." dedi.

Prof. Dr. Özvar, 15 Temmuz'un unutulmaması gerektiğinin altını çizerek, "Her an hatırlamamız lazım. Her an hafızamızda, muhayyilemizde bu günü anmamız lazım ki bu tür kalkışmaların bir daha ortaya çıkma ihtimalinde milletin ne kadar büyük bir kahramanlık meydana getirdiğini insanlar, gençler, yeni nesiller öğrenmiş olsun, hatırlasınlar, bilmiş olsunlar." diye konuştu.

- "Demokrasi bizim erdemimizdir"

Prof. Dr. Serhat Ulağlı ise Türkiye'nin ulusal ve uluslararası anlamda yürüttüğü birçok değerli çalışma olduğunu ancak birimlerin birbirinden bağımsız koordinasyon tarzında çalışmalarının istenilen sonuçların alınmasını engellediğini söyledi.

Ulağlı, "Bu nedenle ulusal ve uluslararası bir iletişim stratejisine ihtiyaç var. Bu konuda, bir üst birim oluşturularak bu mücadelenin yürütülmesinin çok faydalı olacağına inanıyorum." değerlendirmesinde bulundu.

FETÖ olgusunun sadece kendi başına ele alınmasından ziyade tüm dünyada yaygın olan Türkofobi ve İslamofobi kavramlarıyla birlikte ela alınması gerektiğine dikkati çeken Ulağlı, "Çünkü bunun aslında emperyalizmin ülkemizdeki mevcut yapıya, ülkemizin demokratik yapısına yönelttikleri söylemlerin bir sonucu olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle ulusal duyarlılığımızın artırılması yönünde bu tür etkinliklerin çok faydalı olduğuna inanıyorum." diye konuştu.

FETÖ ile mücadelede ulusal ve uluslararası bir eylem planı oluşturulması gerektiğine işaret eden Ulağlı, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ulusal eylem planında, Türkiye'deki din eğitiminin özellikle ilahiyat fakülteleri, yüksekokullar bazında yeniden ele alınması, İslam'ın algılanması yönündeki yapılan yanlış yorumların önüne geçilebilmesi için uluslararası bir stratejinin oluşturulması, daha da önemlisi ülkemizin bu konudaki çalışmalarına önderlik edecek Türk diplomasi üniversitesinin kesinlikle kurulması gerektiğine inanıyorum. Ayrıca, üniversitemiz bünyesinde uluslararası göç araştırmaları enstitüsünün kurulması benim kişisel tekliflerimden biri. Marmara Üniversitemizin yurt dışında açmış olduğu Strazburg İlahiyat Fakültesi, yurt dışındaki FETÖ yapılanmasının, ülkemize karşı yürüttüğü din eksenli referans algılarını değiştirme konusunda üniversitemizin çok büyük bir katkısı olduğuna inanıyorum. Bu konuda, ulusal ve uluslararası bir eylem planının oluşması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda yaptığımız çalışmaları da başta Cumhurbaşkanlığı makamımız olmak üzere ilgili birimlere ilettik. Şu anda çalışmalarımız bireysel olarak devam ediyor."

Ulağlı, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü'ne yönelik duygularını ise "Millet istemedikten sonra hiçbir şey olmaz. Bu millet kanıyla bu ülkenin nasıl kurulduğunu hiçbir zaman unutmadı ve unutturmayacaktır. Demokrasi bizim erdemimizdir, demokrasi bizim en büyük değerimizdir. Bunu korumak bir Türk bireyi olarak hepimizin görevidir." şeklinde ifade etti.

- "Kendini merkeze alarak, diğer bütün dini cemaatleri ötekileştirerek yorumlamıştır"

Prof. Dr. İsmail Taşpınar da Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), aslında dünyada benzeri olan birçok yeni din hareketlerinden biri olduğunu aktardı.

Her dini grup gibi bu grubun da belli bir güce ulaştıktan sonra baskı grubu haline geldiğini belirten Taşpınar, baskı grubu olduktan sonra da mutlaka bu güçten bir şekilde istifade edecek yeni katılımların olduğunu ve bu gücün bir yerden sonra çok büyük bir güç haline gelince kontrolden çıkabildiğini anlattı.

Taşpınar, bu durumun bütün dini hareketlerde karşılaşılan olaylardan biri olduğunu dile getirerek, "Bu nedenle Türkiye'de ya da dünyada cemaatleri yok kabul etmek doğru değil. Sosyal bilimler olarak da bunun varlığı kesinlikle biliniyor." değerlendirmesinde bulundu.

Dini cemaatlerin ya da hareketlerin nasıl ve ne yönde gelişecekleri konusunda akademik olarak ne yapılabileceği üzerinde özellikle durmaya çalıştığını anlatan Taşpınar, Türkiye'deki ve dünyadaki dini hareketleri takip eden, bunlarla ilgili raporlar hazırlayan, kontrolden çıkmadan önce bunlarla ilgili çeşitli konferans, workshop ve el kitapları yayımlayan merkezlere ihtiyaç olduğuna dikkati çekti.

Prof. Dr. Taşpınar, yeni dini hareketlerin sadece Türkiye'ye has bir durum olmadığını belirterek, "Dünyanın çeşitli ülkelerinde özellikle 'moon hareketi' gibi birçok hareket vardır. Böyle bir harekette, dünya çapında mensupları ve müntesipleri vardır. Müntesipleriyle de özellikle finans, para, banka, ekonomi, ticaret olarak uluslararası örgütler haline gelmiş vaziyette. Maalesef, bunlar büyük ülkelerinde çeşitli bölgelerdeki operasyonların da kullandıkları birer aparat haline gelmiş bulunuyorlar. O nedenle de sadece bir dini hareketin yapmış olduğu verdiği zararlar üzerinden değil, bu dini hareketlerin bütün diğer dini hareketlerle mukayese edilerek onları anlamaya çalışmak ve gidişatlarını öngörebilmek önemli bir çıkarım olacaktır bizim için bu yaşamış olduğumuz 15 Temmuz olaylarından sonra." şeklinde konuştu.

İsmail Taşpınar, FETÖ'nün dini değerlerin odağına kendisini koyduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

"FETÖ'nün yapmış olduğu bütün dini değerlerin merkezine insanlığı ve Müslümanları değil, kendisini koyması oldu. Yardım edilecek kendi cemaatidir. Fakir olan kendi cemaatidir. Eğitilmesi gereken kendi cemaatidir. Kendini merkeze alarak diğer bütün dini cemaatleri, Müslümanları, insanları ötekileştirerek yorumlamıştır. Bu da vermiş olduğu en büyük zararlardan biridir. Bunun tamir edilebilmesi için İslam'ın temel değerlerinin, kendi örf, adet, geleneklerimizin, milli değerlerimizin evrensel değerlerine, yeniden vurgu yaparak, bu değerlerin bütün insanlığı kapsayıcı olduğuna tekrar tekrar dikkat çekmemiz gerekiyor."

Panelde, Kur'an-ı Kerim okundu, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla hazırlanan video katılımcılara izletildi.

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler