HABER

"Türkiye artık 'sözde soykırım' şantajına boyun eğmiyor"

Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sofuoğlu: - "Ermenilerin 'sözde soykırım' iddiaları kesinlikle doğru değildir. Türkiye'nin eski yönetimlerinin bu konuda çekingen davranması sonucunda başta Ermeni diasporası ve ABD olmak üzere birçok ülke 'soykırım' kozu ile Türkiye'ye şantaj yapıyor. Türkiye, son yıllarda bu konuda gösterdiği net tavırlarla şantajlara boyun eğmiyor" - "Aslında Ermenistan'daki Ermeniler normalleşmeyi istiyorlar. Ancak diaspora Ermenileri bunu istemiyor. Ayrıca Rusya, ABD, İngiltere ve Almanya da buna karşı" - İbn Haldun Üniversitesi Tarih Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Yaslıçimen: - "Avrupa'da tarih boyunca İslamofobik bir bakış hep olmuştu. Hatta İslamofobi nerede biter, Türkofobi nerede başlar, bunu ayırt etmek de zordur. Irkçı, milliyetçi, korumacı damarın giderek güçlendiği ve kaygı verici bir Avrupa var karşımızda"

İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, Ermenilerin "sözde soykırım" iddialarının kesinlikle doğru olmadığını belirterek, "Türkiye'nin eski yönetimlerinin bu konuda çekingen davranması sonucunda başta Ermeni diasporası ve ABD olmak üzere birçok ülke 'soykırım' kozu ile Türkiye'ye şantaj yapıyor. Türkiye, son yıllarda bu konuda gösterdiği net tavırlarla şantajlara boyun eğmiyor." dedi.

Sofuoğlu, 1915'te yaşanan Ermeni olaylarının 103. yılında AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Prof. Dr. Sofuoğlu, Birinci Dünya Savaşı sırasında eli silah tutan tüm Osmanlı askerleri cephedeyken, güvenlik boşluğunu fırsat bilen Ermeni terör örgütlerinin Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da terör estirdiğini söyledi.

"Büyük Ermenistan hayali" kuran çeteler ve destekçilerinin Osmanlı şehri olan Halep ve çevresine sürüldüğünü anlatan Sofuoğlu, "Halep'e tehcir edilen Ermeni sayısı 500 bindir. 20-30 bin civarı Ermeni kaybı da yaşanmıştır. Doğu Anadolu'da Osmanlı köylerine saldırdıkları zaman sivil halk, kendini savunmak amacıyla haliyle karşılık vermek durumunda kalmıştır. Biz buna 'kıtal sonucu öldürme', yani 'karşılıklı öldürme' diyoruz. Yoksa devlet tarafından işlenmiş bir sivil katliam yoktur." diye konuştu.

- "Erdoğan'ın çıkışı geri adım attırdı"

Türkiye'nin, bu meseleyi uluslararası mahkemelere taşıma teklifine kimsenin yanaşmadığına dikkati çeken Sofuoğlu, şöyle devam etti:

"En basit konuda uluslararası mahkemelere giden Batılılar, Ermeniler, neden bu konuda uluslararası mahkemelere gitmiyor? Çünkü giderlerse ellerinde delil yok, haksız duruma düşecekler. Başka bir nokta; biz Ermenileri katledecek olsaydık bırakın Osmanlı'yı, daha Selçuklu zamanında onları katlederdik. Oysa bunlar Bizans'tan kaçarken biz onları misafir ettik. Biz onların canlarını, mallarını muhafaza ettik ve biz onlarla bin yıl yaşadık.

Ermenilerin 'sözde soykırım' iddiaları kesinlikle doğru değildir. Türkiye'nin eski yönetimlerinin bu konuda çekingen davranması sonucunda başta Ermeni diasporası ve ABD olmak üzere birçok ülke 'soykırım' kozu ile Türkiye'ye şantaj yapıyor. Türkiye, son yıllarda bu konuda gösterdiği net tavırlarla şantajlara boyun eğmiyor."

Eski ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin 2010 yılında, Ermeni tasarısını meclise getirmeye çalışması üzerine, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Biz bundan sonra hiçbir açıklama yapmayacağız." çıkışıyla Pelosi'nin geri adım attığını anlatan Sofuoğlu, "Bunlar, Türkiye'yi eski Türkiye zannediyorlar. Her fırsatta şantaj olarak öne sürüyorlar. Türkiye de eski Türkiye olmadığı için her şantaj yapmaya kalkıştıklarında bunları hiçbir şekilde ciddiye almıyor. Bunu geçmişte Almanya, Fransa, Hollanda yaptı. Ama hiçbir şey yapmadılar. Yaptıklarıyla kaldılar." ifadelerini kullandı.

- "Türkiye yüzleşecek muhatap bulamıyor"

Prof. Dr. Sofuoğlu, "Türkiye tarihiyle yüzleşmeli" çağrısı yapan bazı tarihçilere de seslenerek, "Tamam doğru, biz de söylüyoruz; 'Türkiye tarihiyle yüzleşmeli'. Peki yüzleşmek için karşımızdaki muhatabımız kim? Bizim yüzleşecek muhatabımız yok. Türkiye karşısında çıkacak ve yüzleşecek muhatap arıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde normalleşme sağlanmamasının taraflar açısından değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Sofuoğlu, şöyle devam etti:

"Aslında Ermenistan'daki Ermeniler normalleşmeyi istiyor. Çünkü adeta bir açık hava cezaevindeler. Türkiye sınırlarını açmamakla ciddi anlamda onları sıkıntıya sokmuş durumda. Ancak diaspora Ermenileri bunu istemiyor. Ayrıca Rusya, ABD, İngiltere ve Almanya da buna karşı. Çünkü Türkiye'nin doğusunda, Kafkas bölgesinde Türkiye'yi sürekli rahatsız edecek bir Ermenistan istiyorlar. Ruslar da Ermenistan ve PKK üzerinden İskenderun'a uzanmaya çalışıyor.

ABD'lilerin ise hedefi Rusların elinden Ermeni kartını alıp Rusları kuzeyde tutmaktır. Dolayısıyla bu meseleyi asla çözülebilir hale getirmezler, sürekli sorunlu tutarlar, sürekli Türkiye'nin başını ağrıtan halde bırakırlar. Ama Türkiye etrafındaki sorunları çözdükçe gelecekte bu sorunu da halledecektir. Bundan da bunların haberi yok."

- "Tarihi vakıa, mitik bir karakter kazandı"

İbn Haldun Üniversitesi Tarih Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Faruk Yaslıçimen de 1915 Ermeni tehcirinin, 19. yüzyıl gibi zamanın hızının arttığı, ırk temelli milli devletlerin kurulduğu ve kozmopolit imparatorlukların tarih sahnesinden çekildiği bir dönemin çok sayıdaki dramatik olaylarından biri olduğunu söyledi.

Tehcir kararının doğruluğu veya yanlışlığının her zaman tartışılabilir olduğuna işaret eden Yaslıçimen, "1890'lı yıllardan itibaren devletin başını daha çok ağrıtmaya başlayan Ermeni çetelerinin yasa dışı faaliyetleri, Birinci Dünya Savaşı'nın ağırlaşan koşulları altında, artan güvensizlik ve tedirginlikler gibi sorunlar İttihatçıları tehcir kararı almaya sevk etti. Tabii dönemin kolonyalizmin zirvesi, yani devletlerin reel-politik anlamda açıktan birbirinin kurdu olduğu bir zaman dilimi olduğunu da hatırlamak gerekir." değerlendirmesinde bulundu.

Yaslıçimen, gelinen noktada 1915'te yaşanan olayların bir "soykırım" olup olmadığı meselesinin, devletlerarası bir güç mücadelesine dönüşmüş durumda olduğunu belirterek, "Tehcir, bilhassa diasporada yaşayan Ermeniler açısından kimliklerinin çok merkezi unsurlarından biri haline gelmiştir. Bu ise geçmişte yaşanan ve özellikle yaşayanlar açısından rahatlıkla dramatik olduğunu düşünebileceğimiz bir olayın, sonraki hatırlama süreçlerinde toplumsal hafızayı devamlı suretle travmatize etmesini beraberinde getiriyor. Sağlıklı ilişki kurmanın önüne geçiyor ve tarihi vakıanın bir anlamda tarih-üstü mitik bir karakter kazanmasına neden oluyor. Toplumsal hafıza travmatik olayın hatırlanması üzerinden kurgulanmaya ve geçmişe yönelik kurgunun merkezinde kalmaya devam ettiği müddetçe hem Türkler ve Ermeniler hem de Türkiye ve Ermenistan arasında kalın bir bariyer olarak kalmaya devam edecektir." ifadelerini kullandı.

- "Ermeni lobileri hükümetlere baskı kuruyor"

Dr. Öğretim Üyesi Yaslıçimen, ABD ve Avrupa ülkelerinde güçlü ve adanmış Ermeni lobileri olduğunu ve bunların birer baskı grubu olarak çalıştığını unutmamak gerektiğini söyledi.

Türkiye'nin Batı ile ilişkisinin her zaman ikircikli olduğuna değinen Yaslıçimen, "Avrupa'da tarih boyunca İslamofobik bir bakış hep olmuştu. Hatta İslamofobi nerede biter, Türkofobi nerede başlar bunu ayırt etmek de zordur. Irkçı, milliyetçi, korumacı damarın giderek güçlendiği ve kaygı verici bir Avrupa var karşımızda. Avrupa Ermeni meselesi gibi meseleleri, Türkiye'ye karşı siyaseten kullanma konusunda sert tutumunu devam ettirecektir. Türkiye ve Avrupa, birbirini öteki olarak kanıksamış iki büyük siyasi ve kültürel gelenektir." diyerek konuşmasını tamamladı.

En Çok Aranan Haberler