İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi'nin daveti üzerine İran'a gelen Başbakan Erdoğan Türk-İran İş Forumu'nda yaptığı konuşmasında, "Bölgesel meselelerin çözümü bölgenin dışından gelecek güçlerle çözülme, bugüne kadar da çözülemedi. Meselelerin içeriden, bölge ülkelerinin, inisiyatifi ve işbirliğiyle çözülmesi gerekiyor" dedi.
Erdoğan, konuşmasında şunları söyledi:
Türkiye İran İş Forumu'nun her iki ülkeye, ülkelerimiz ekonomisine hayırlı olmasını diliyorum. Ziyaretim çerçevesinde sizlerle bir arada olmaktan duyduğum memnuniyeti belirtmek istiyorum. Türkiye ile İran dünyanın en eski sınırlarını paylaşıyorlar. 1639 Kasr-ı Şirin anlaşması imzalandı. O tarihten itibaren de aramızda ciddi bir sorun yaşanmadı. Türkiye ile İran arasındaki sınır sembolik olmanın ötesine geçmemiş, iki ülkeyi ayıran değil, birleştiren bütünleştiren bir etki yapmıştır.
Türkiye ile İran tarihi birçok noktada ortaklıklar arz ediyor. Bizler tarih boyunca bir ve beraber, barış içinde yaşamış ortak bir kültürü inşa etmiş halklarız. İlişkilerimiz, günlük adetlerimizden, dinimize, inançlarımızdan, tüm alana yayılmış durumda. Fuzuli, Baki gibi şairlerimiz İran için ne ifade ediyorsa Hafız Sadi de aynı şeyi ifade diyor. Mevlana Celalleddin Rumi, Ömer Hayyam, Muhammed Şehriyar şiirlerini hangi dilde yazarsa yazsın, iki ülkenin gönüllerine hitap eder.
Bu kadar ortak paydası olan iki ülke her alanda daha fazla işbirliği ve dayanışma içinde olmak zorunda. Zor bir coğrafyada bulunuyoruz. Siyasi liderlere düşen zoru kolay kılmak. Zorun karşısında pes etmek siyasetçiye yakışmaz. Ekonomi risktir, siyaset risktir. Ama şunu bilelim ki hayat risktir. Orta Doğu, Kafkasya gibi bölgelerinde yaşadığımızı unutmayalım. Türkiye ve İran olarak barış ve istikrar unsuru olarak bölgedeki varlıklarımızı sürdürüyoruz. Tüm bölgenin ülkelerimiz gibi refaha huzura ulaşması için birlikte yapabileceğimiz şeyler olduğuna inanıyorum.
Filistin, Ürdün, Suriye, Irak, İran, Türkiye, Afganistan, Pakistan'ı, bu bölgenin hiçbir yerini göz ardı edemeyiz. Orta Doğu'daki sorunların çözümüne hepimiz katkı vermek durumundayız. İran da, Suriye de biz de bunu istiyoruz. Terör meselesinden Türkiye kadar İran da, Suriye de, Afganistan da, Pakistan da etkileniyor.
Durumu bizzat gördüm. Liderlerle de görüşmelerimiz oldu, konuştuklarımızı
onlar da paylaşıyor. Bölgenin huzuru mutluluğu için çare biziz, başkaları değil. El ele vereceğiz, dayanışma içerisinde olacağız bir olacağız. Aynı şekilde Kafkasya'da barış ve istikrar çabaları Türkiye kadar İran'ı da ilgilendiriyor. Bölgesel meselelerin çözümü bölgenin dışından gelecek güçlerle çözülme, bugüne kadar da çözülemedi.
Meselelerin içeriden, bölge ülkelerinin, inisiyatifi ve işbirliğiyle çözülmesi gerekiyor. Türkiye olarak öncelikle komşularımızla ardından da tüm bölge ülkeleriyle iyi ilişkiler geliştirme çabası içerisindeyiz. 7 yıllık iktidarımız boyunca komşularla sıfır sorun yolu izleyerek barışçıl bir politika izledik. Sınır komşularımızı etkileyecek olumlu gelişmeler yaşadık. Bir örneği ifade etmekte fayda görüyorum. 2002 yılında göreve geldiğimizde İran'a olan ihracat 334 milyon dolardı. 2008 sonunda bu rakam 2 milyar dolara ulaştı. Dolayısıyla 2 ülkenin ekonomik başarıları tüm bölgeleri etkileyecek, tüm bölgenin refahına, huzuruna katkı sağlayacak. Biz İran için nasıl Avrupa'ya açılan kapıysak İran'da bizim için Asya'ya açılan önemli bir kapıdır.
İnanıyoruz ki biz de seslendiğimiz de siz de gönderirseniz. Bu kadar yakınken neden başka arayışlar içerisinde giriyoruz. Bizim ortak değerlerimiz var. Tarihten gelen aynı medeniyetin aynı kültürün mensubu olarak paylaştıklarımız var. Önemli bir ortak paydayı
oluşturuyoruz. Aynı bakış açısını yakalamak durumundayız. Bu topraklarda yıllardır yüz yüze bakan mal alışverişi yapan Türk ve İranlı tüccarlar kardeş akraba gibi olmuşlardır. Çarşı pazarlarımız sürekli bir kaynaşma içerisinde olmuştur
Birbirlerini bu kadar iyi tanıyan iki ülke arasındaki ekonominin gelişmesi bölgenin gelişmesine de katkı sağlayacak. Ticaret hacmimizin 2008 yılı sonunda 10 milyar dolara yükselmesi memnuniyet vericidir. İkili ticaretin bu yıl itibariyle, küresel kriz, petrol fiyatının düşmesi nedeniyle 6 milyar dolara düşmesini bekliyoruz. Biz bunu aksine çevirebiliriz. 2011 yılı sonu itibariyle 20 milyar doları hedeflemiştik ama buradaki yetkililer 'neden 30 milyar dolar olmasın' dedi. İnanıyorum ki hep beraber buna hazır olacağız. Siyasetçiler olarak biz de üzerimize düşeni yapacağız, engelleri kaldıracağız, iş adamları da bu yollarda koşturacaklar. Birkaç yıl içerisinde 30 milyar dolarlık bir hedefi gerçekleştirmek Türkiye ile İran'ı çok farklı bir noktaya getirecek.
Biz göreve geldiğimizde 2002'de Rusya ile ticaret hacmimiz 7 milyar dolar civarındaydı. Şimdi ise 40 milyar dolara dayandı. Bu potansiyel Türkiye ve İran'da var. Bunu başarmamız lazım ve sağda solda aramaya gerek yok, aradıklarımızın büyük kısmı biz de var.
Ortak paraya geçiş konusuna da değinen Erdoğan, "Ulusal paraya geçiş noktasında, ortak paraya geçiş noktasında adım önemli. Bu bizim meclisimizden geçti. İran'da da bu konu hallolduğuna göre neden duruyoruz, adım atalım. Rusya ile de aynı çalışmalarımız var. Bu çalışmalar orada da yürüyor. Kur farklarından kaybettiğimizi neyle ödeyeceğiz. Neden kaybedelim bunun da tedbirini almamız gerekiyor. Menfaat meselesiyse bu, menfaatimizi düşünmek durumundayız.
Gümrükteki uygulama ve vergilerin yüksek olduğunu ifade eden Erdoğan, "Gümrükteki uygulanmalar, vergiler çok yüksek. Aldığım raporlarda yüzde 30 - 40 gibi uygulamalar var. Bu tür uygulamalar hoş değil. Bakanlarımız masaya oturup bu durumu sağlama bağlayacak yazılı olarak, ikili ticarette daha dengeli bir büyüme sağlayacağız. Korumacılığı bırakacağız. Rekabet getirelim, ticaret rekabettir, tekelci mantık ticarette yok, bunu kaldırmamız lazım" şeklinde konuştu.
Erdoğan, "İkili ticari ve ekonomik ilişkilerimizin hak ettiği düzeye ulaşması için iş adamlarımızın karşılıklı olarak gerçekleştirdiği ziyaretleri arttırmalarını sergi ve fuarlara katılımlara teşvik etmeliyiz. Ülkelerimiz arasındaki ekonomik ilişkilerimizin gözden geçirilmesi, geleceğe yönelik projelerin ele alınması bakımından karma ekonomik komisyon toplantıları çok önemli. Bu çerçevede 17 - 18 Aralık 2009'da Ankara'da düzenlenecek 21. dönem karma ekonomik komisyon toplantısına ev sahipliği yapacağız. 17 - 18 Aralık'taki toplantıları neden Ankara'da yapıyoruz? Konya'da yapalım. Konya'da 17'sinde Şeb-i Aruz törenleri var. Gelen kardeşlerimiz de Şeb-i Aruz'a katılır, gündüz de toplantılar yapılır. İran'dan gelen işadamlarımız o gün, gündüz toplantı düzenler, akşam da Mevlana ile buluşurlar, Mevlana ile Şeb-i Aruz'u gerçekleştirirler. 5 Ekim 2009'da gerçekleştirilen son iş konseyi toplantısı ilişkilerimizi daha ileriye götürtmek için büyük bir fırsat oldu. Ticaret yatırım turizm için ulaştırma sektörü çok önemlidir. İran'ın uyguladığı fiyat farkı nedeniyle çok ciddi bir sıkıntı var. Fiyat farklarını karşılıklı yapalım önemli olan ön açmak yol açmak" ifadelerini kullandı.
Turizm sektörünün de geliştirilmesi gerektiğini ifade eden başbakan Erdoğan, Türkiye'nin turizm çeşitlendirdiğini ve kültür ve inanç turizmi için önemli yatırımlar yaptığını söyledi. 7 yıl önce Türkiye'nin turizm gelirinin 8.5 milyar dolar olduğunu söyleyen Erdoğan, bu rakamın 22 milyar dolara çıktığını belirterek "Türkiye'ye yılda 26 milyon turist geliyor. Daha önce turizm gelince akla sadece deniz, kum, güneş geliyordu. Oysa şimdi bunu kongre, eğitim, sağlık, yayla, kış, dağ turizmini ilave ederek geliştirdik. Kültür ve inanç turizmini ilave ettik. Bu amaçla Kültür ve Turizm bakanlığı olarak ayrpı ayrı işleyen iki bakanlığı birleştirdik. İran'la da paket turizm programları hazırlayabiliriz" diye konuştu. İran'la Türkiye arasında çalışan firmaları teşvik etmeye devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, "Türk yatırımcılarının İran'a eğilimi var. Firmaları teşvike devam edeceğiz. Ama bazı sıkıntılar var. Bunları aşarsak inanıyorum ki burada yatırım yapmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
Dış Ticaret'ten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ise, İslam ülkelerinin dünyada kuvvetli bir nüfusa sahip olduğuna dikkat çekerek, İKÖ üyesi 57 ülkenin dünya gayri safi hasılasından yüzde 7'lik pay aldığını söyledi. "Kendi aramızdaki ticaret son derece önemlidir. 57 ülkenin kendi içinde yaptığı ticaret hacmi yüzde 15'i geçmiyor. Bunu düşünmemiz gerekiyor. Kendi aramızdaki ticareti geliştirmemiz lazım. Bu noktada bu toplantılar çok önemli" dedi. Çağlayan ayrıca, başbakanların, devlet büyüklerinin verdiği direktiflerin
önemli olduğunu bakan ve iş adamlarıyla ticaret hacmini geliştirmenin gerekli olduğunu söyledi.
Pakistan ziyaretinin ardından İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi'nin daveti üzerine İran'a gelen Başbakan Erdoğan Mehrabat Havalimanı'nda İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki, Türkiye'nin İran Büyükelçisi Selim Karaosmanoğlu ve diğer yetkililer tarafından karşılanmıştı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi tarafından resmi törenle karşılandıktan sonra Rahimi ile yarım saatlik bir görüşme gerçekleştirmiş, arkasında da İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile bir araya gelmişti.
Erdoğan'a Tahran ziyaretinde eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmed Davutoğlu, AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Kürşat Tüzmen ve kalabalık bir heyet eşlik ediyor.