HABER

Türkiye ve Rusya neden 'Önce ekonomi' diyor?

Rusya lideri Vladimir Putin'in Türkiye gezisi, "2020’de 100 milyar dolar ticaret hacmi" hedefine ulaşma yönünde önemli bir adım. Peki iki ülke neden siyasi konuları gündemden düşürmüş görünüyor? Ankara'dan Serkan Demirtaş'ın değerlendirmesi.

Türkiye ve Rusya neden 'Önce ekonomi' diyor?

Serkan Demirtaş

Ankara

Putin, Erdoğan'ı Şubat ayında Kremlin'de kabul etmişti.

Türkiye ve Rusya liderleri, Recep Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin, bu sene 4. sü yapılacak olan Üst Düzey İşbirliği Konseyi toplantısı için Ankara'da buluşacaklar. Her iki ülkeden 10'ar bakanın da katılacağı konsey toplantısı, 2010'da belirlenen "2020'de 100 milyar dolar ticaret hacmi" hedefine ulaşma yönünde önemli bir adım oluşturuyor.

Enerjiden ulaştırmaya, yaş sebze ihracatından nükleer santral inşasına, kültürel projelerden ortak yatırımlara kadar birçok alanda nitelikli bir diyalog gerçekleştiren Ankara ve Moskova, sorun oluşturabilecek uluslararası siyasi konuları gündemlerinden düşürme kararı almış görünüyor.

Türkiye ve Rusya'nın tamamen ayrı düştüğü konuların başında Suriye sorunu geliyor. Ülkede iç savaşa dönüşen isyanın çıktığı Mart 2011'den bu yana Türk ve Rus diplomatlar, sorunun ne tarifi ne de nasıl çözülebileceği konusunda uzlaştılar. Rusya ve Çin, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne getirilen hemen hemen bütün karar tasarılarını reddederken, Moskova'nın Şam yönetimine koşulsuz siyasi ve askeri destek vermesi sorunu daha da içinden çıkılamaz hale getirdi.

Ankara'da yapılan Suriye değerlendirmelerinde, Rusya'nın özellikle 2012 yılının son döneminden itibaren Suriye'ye sağladığı askeri desteğin muhaliflerin oluşturduğu Özgür Suriye Ordusu'nun güçlenmesini ve sahada etki kazanmasını önlediği ve bunun da süreçteki kırılma anlarından biri olduğu öne çıkıyor.

İki lider arasındaki en derin görüş ayrılıklarından birisi de Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın geleceği konusunda.

Erdoğan ve Putin'in Suriye konusunu, özellikle Irak İslam ve Şam Devleti (IŞID) örgütünün güçlenmesi çerçevesinde ele almaları, her iki tarafın da IŞID'in bölgeden temizlenmesi gerektiği noktasında uzlaşmaları ancak Beşar Esad rejimi açısından ayrı söylemlerini devam ettirmeleri bekleniyor.

Türkiye ve Rusya arasında bir başka görüş ayrılığı da Suriye hava sahasında uçuşa kapalı bölge ve toprakları içinde güvenli bölgelerin kurulması konusunda yaşanıyor. Rus makamları, her iki konuda da BM Güvenlik Konseyi kararının alınması gerektiğini belirterek, bu fikre ne kadar karşı olduklarını da dolaylı yoldan ifade ediyorlar.

Kırım ve Ukrayna sorunu

Tarafların anlaşmazlık içinde olduğu bir diğer uluslararası konu Ukrayna sorunu ve Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesi. Türkiye, ilhakı tanımayacağını kesin bir dille ifade ederken, soydaşları Kırım Tatarları'nın durumu konusundaki kaygılarını da her fırsatta dile getiriyor. Rusya'nın Kırım'a girmesine izin vermediği Mustafa Cemil Kırımoğlu'nu geçen hafta Ankara'ya davet ederek Rusya'ya dolaylı bir mesaj veren Türkiye, 4-5 Eylül'de yapılan NATO Zirvesi'nde alınan kararları da açık şekilde uyguluyor.

Türkiye, kendisi açısından da hassas olan Karadeniz politikasını biraz yumuşatarak, NATO'ya ait savaş gemilerinin bölgede daha fazla bulunmasına ve tatbikatlar aracılığıyla caydırıcılık ve kararlılık gösterisi yapmasına izin veriyor. Bu durum, askeri ve güvenlik sorunlar gündeme geldiğinde tarafların farklı bloklarda olduğunu bir kez daha gösteriyor. Erdoğan'ın özellikle Kırım konusunu gündeme getirerek, Kırımoğlu'ndan aldığı bilgiler üzerinden Kırım Tatarları'nın durumu konusunda Putin'e baskı yapması bekleniyor.

Kıbrıs ve Ermenistan

Türkiye ve Rusya'nın bakış açılarının farklılaştığı diğer bölgesel konular arasında Kıbrıs ve Ermenistan konusu geliyor. Rusya'nın Kıbrıs Sorunu'nda açıkca Rum kesiminin tarafında yer alması, BM Güvenlik Konseyi platformunu Rumlar lehine çevirmesi özellikle 2004'de yapılan Annan Planı referandumu sonrasında Türkiye'yi kızdıran bir tutum olmuştu. Putin ve Erdoğan'ın Kıbrıs konusunu ele almaları ve kesilen müzakerelerin yeniden başlatılması için Moskova'nın Rumlar üzerindeki ağırlığını kullanmasının da gündeme gelmesi bekleniyor. Ancak Rusya'nın bu konuda Türkiye'yi rahatlatacak bir mesaj vermesi olası görülmüyor.

Ermenistan konusu da Güney Kafkasya'nın ve dolayısıyla Türkiye'nin önemli sorunlarından biri. Ankara'da yapılan değerlendirmelerde, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki Dağlık Karabağ Sorunu'nun çözümünün gecikmesinde Rusya faktörü en önemli rolü oynuyor. Bölgedeki nüfüzunu yitirmek istemeyen Rusya'nın, Dağlık Karabağ Sorunu'nun çözümüyle birlikte Ankara-Erivan ilişkilerinin de hızlıca normalleşeceği ve Ermenistan'ın giderek kontrolünden çıkacağı kaygısı nedeniyle süreci bloke ettiği öngörülüyor.

Bu konunun da siyasi çerçevede yer alması ancak tarafların pozisyonlarını değiştirmelerine neden olacak bir etki yaratması öngörülmüyor.

En Çok Aranan Haberler