ANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Bu ülkeyi kim yönetiyor? Hangi hedefe doğru yönetiyor? Yönetiliyor mu, Türkiye yoksa sürükleniyor mu? Giderek mi sürükleniyor bilinmeden mi? Türkiye sürükleniyor. Çok acı bir tablo. Türkiye bu kadar boynu bükük sahipsiz bir noktaya gelmemişti. Bu gidiş iyi bir gidiş değildir. Çok tehlikeli bir sahipsizlik tablosu vardır. Bu boşluk yaratıyor, bu boşluğun tehlikeli biçimde dolmasına dikkatinizi çekiyorum. Bu yaşananlar bize, ülkeyi yönetenlerin artık dalalet sınırının aşıldığını gösteriyor. Bugün Türkiye yöneticileri, dalalet aşamasını geride bırakmaya başlamıştır" dedi.
CHP Grup toplantısı, bugün TBMM'de yapıldı. Genel Başkan Deniz Baykal, parti grubundaki konuşmasında hükümete ağır eleştiriler yöneltti. Baykal, Türkiye'de uzun süreden beri bir kadrolaşmanın yaşandığını söylediğini, ancak bugün bunun kadrolaşma boyutunu aştığını ve kuşatma haline geldiğini ifade etti. "Kadrolaşma partizanlığın ötesi bir şey" diyen CHP Lideri, "Partizanlık ötesi bir kadrolaşma var. Artık yaşanan şeye 'Kadrolaşma etkin bir şekilde yapılıyor' dersek, kendimizi kandırmış oluruz. Şimdi yaşanan olay kuşatmadır. Kadrolaşma aşaması aşıldı, kuşatma başladı. Devletin kurumları, AK Parti'nin kuşatması altındadır. Şimdi bununla karşı karşıyayız. Hiç kendimizi aldatmayalım. İçeriği var hedefi var amaçları var. Niçin yapılıyor bu kadrolaşma veya kuşatma? Çok açık. Yapmayın dediğimiz şey, sakın ha bu istikamete girmeyin dediğimiz şey, uyarı olarak söylediğimiz şey, Türkiye'de uygulanıyor. Her alanda kendisini gösteriyor. Kuşatma ve kuşatmaya paralel bir yıldırma çabası sindirme çabası var. Hepsi bunların bir arada oluyor" şeklinde konuştu.
Bir gazeteciye, Türkiye İstatistik Kurumu'nda çalışan bir kişiden isimli olarak tehdit mektubu geldiğini kaydeden CHP Lideri, "Bu rastlantısal değil, bu bir süreç. Kurumlar, yöneticiler, anlayışlar, ölçüler, husumetler ona göre şekilleniyor. Türkiye bir yere doğru çekilmek isteniyor. Çok açık çok net. Bunu her bakımdan görüyoruz. Bu gidiş iyi bir gidiş değildir. Bu gidişin sonunda, Türkiye'de barış, kardeşlik, uyum, insan hakları, demokrasi yoktur. Çok açık. Hala bunu kavrayamadıysak, yazıklar olsun. Milli Eğitim Bakanlığı'nda neler oluyor? Yargıda neler oluyor? Bir süre önce yargının en sorumlu üyelerinin bildiri yayınlama istedikleri olaylar ne anlam taşıyor? Türkiye'de iktidarın hemen hemen bütün kurumlarıyla çalışma içine girmesi ne anlama geliyor? Cumhurbaşkanlığıyla kavga, yargıyla kavga, eğitimle kavga, YÖK'le kavga, üniversitelerle kavga, devletin bağımsız kurumlarıyla kavga, esnafla kavga, Fiskobirlik'le kavga, bunun iyi bir gidiş olmadığını herkes iyi anlamalıdır. Bu gidişin bedelini Türkiye çok ağır ödemektedir, bundan sonra da çok ağır ödeyeceği anlaşılmaktadır. Bunları daha önce söyledik" açıklamasında bulundu.
GENELKURMAY BAŞKANLIĞI'NIN VAN SAVCISI'NIN İDDİANAMESİNE YÖNELİK AÇIKLAMALARI Genelkurmay Başkanlığı'nın, Van Savcısı'nın iddianamesine yönelik yaptıkları açıklamaya değinen Baykal, "Dünyanın bu ortamında, Türkiye'nin bu ortamında Irak yanıyor, çevremizde bizi fevkalade rahatsız eden olaylar var. Bırakın çevremizi, Nevruz kutlamaları var. Türk bayrağına saldırıların alabildiğine alıp gittiği, meydanların Türkiye'ye resmen karşı çıkran bir takım kişiler tarafından işgal edildiği, PKK bayraklarının dalgalandırıldığı, güvenlik güçlerinin ellerindeki kalkanlarla atılan taşlardan kendilerini korumak için yerlere çömelme durumunda kaldığı bir ortam. Bu ülkenin büyüklüğüne, Çanakkale ruhuna inanan hangi vatandaşımız, bunları gözü yaşarmadan izleyebilir? Türkiye bu noktada. Herkesin içinde 'Bu memleket nereye gidiyor, ne oluyor buraya nasıl gelindi?' sorusu. Ülkeyi yönetenlerin yasaları uygulamasını talep etmekten aciz. Yasalar ihlal ediliyor vatandaşın gönlündeki kavramlar ihlal ediliyor, meydan bomboş. Ülkenin bu kadar sahipsiz kaldığı bir dönem hiç yaşanmamıştır" ifadelerine yer verdi.
"Böyle sahipsiz bir dönemden geçiyoruz, Genelkurmay bildiri yayınlıyor" diyen CHP Lideri şöyle konuştu:
"Şu manzaraya bakın. Nasıl geldik. Bu iyi bir manzara mı? Neden geldik. Bunu doğal diyecek insan var mı? Taciz olmuş rencide olmuş bir Genelkurmay. Kim rencide ediyor? Birisi bir iddianame hazırlıyor? Hazırlayanların arkasında kimler var? Bu iddianame yargıyı mı temsil ediyor? Dilimizde tüy bitti. 3 yıldır 'yargı bağımsızlığı' diyoruz. 'Bu böyle olmaz' diyoruz. Bu iddianameye karşı Genelkurmay bildiri yayınladı. O iddianame yayınlandığı anda, aslında yargı bağımsızlığı sorunu ortaya çıkmıştır. Bunu o zaman göremezseniz yargının saygın bir çalışması olarak kabul ederseniz, bir süre sonra bu durumlar ortaya çıktığında şaşırma hakkınız ortadan kalkmış olur. Birbirimize oyun oynamanın anlamı yok. Gerçekleri olduğu gibi görelim. Genelkurmay ne diyor? 'Bu hukuki değil siyasi' diyor. 'Bu iddianamenin arkasında acemi bir savcı vardır diyemezsiniz. Başka şeyler vardır' diyor. 'Bu işin arkasındakileri Anayasal sorumluluk taşıyanlar ortaya çıkarmalıdır' diyor. Kim o Anayasal sorumluluk taşıyanlar, kim çıkaracak? Bu 3 noktayı burada biz haftalar önce söylemedik mi? Herkes onu bıraktı 'Sivil darbe diyemezsiniz' dedi. Bu tablo ne peki? İçine girdiğiniz bu tablo ne? Bizi üzen gelişmelerdir."
Terörle mücadelede Başbakanlık düzeyinde bir kafa karışıklığı olduğunu da ifade eden Baykal, "Terörle mücadelede kafa karışıklığı Başbakanlık düzeyinde dile getirilir hale gelmiştir. Güvenlik güçleri giderek acizleşiyor. Üzülerek söylüyorum, güvenlik güçleri birbirine düşmüş durumda. Kurumsal olarak birbiriyle çekişir çatışır durumda. Bu nasıl oldu? Bu ülkeyi kim yönetiyor? Hangi hedefe doğru yönetiyor? Yönetiliyor mu, Türkiye yoksa sürükleniyor mu? Bilerek mi sürükleniyor, bilinmeden mi? Türkiye sürükleniyor. Çok acı bir tablo. Türkiye bu kadar boynu bükük sahipsiz bir noktaya gelmemişti. Bu gidiş iyi bir gidiş değildir. Çok tehlikeli bir sahipsizlik tablosu vardır. Bu boşluk yaratıyor, bu boşluğun tehlikeli biçimde dolmasına dikkatinizi çekiyorum. Bu yaşananlar bize, ülkeyi yönetenlerin artık dalalet sınırını aştığını gösteriyor. Bugün Türkiye yöneticileri artık dalalet aşamasını geride bırakmaya başlamıştır. Anlatabiliyor muyum?" dedi.