İSTANBUL (AA) - İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nasuh Uslu, "Geçmişte sembolik olarak olsa bile Filistin'in haklarını savunanlar şimdi daha çok İsrail'in sağ kanat hükümetiyle iş birliği yapmaktalar. Bazı Arap ülkelerine göre, Filistinlilere sözlü destek bile bir lüks konumunda." dedi.
İZÜ bünyesinde faaliyet gösteren İslam ve Küresel İlişkiler Merkezi (CIGA) tarafından "Filistin Sorunu: Tarihi, Jeopolitiği ve Gelecekteki Beklentileri İncelemek" temasıyla düzenlenen "Uluslararası Filistin Konferansı" başladı.
Konferansın açılışında konuşan Uslu, Filistin sorununun hala devam ettiğini, bu sorunun merkezinde yatan şeyin İsrail'in işgali, genişlemesi ve insanların yerlerinden edilmesi olduğunu söyledi.
Filistinlilerin temel, sosyal ve siyasi haklarından mahrum olduklarına dikkati çeken Uslu, Filistin sorununa çözüm ararken siyasi liderlerin ve çeşitli konulardaki entelektüellerin haklı bir biçimde insan hakları ve uluslararası hukuk dilini kullandıklarını, küresel duyguların devam ettiğini ve Filistinlilerin temel, siyasi ve insani haklarına erişmesi gerektiğini belirtti.
Prof. Dr. Uslu, Filistinlerin de devletten gelen haklara sahip olmaları gerektiğine işaret ederek, şöyle konuştu:
"İsrail işgalinin şiddeti ve liderliğinin yetersizliği karşısında Filistinliler giderek artan bir biçimde saldırıya uğramaktalar. Gazze de sürekli bombalara maruz kalmakta. Batı Şeria'daki Filistinliler topraklarının ellerinden alındığını, evlerinin yıkıldığını, ailelerinin ve komşularının saldırıya uğradığını, dövüldüğünü ve hapse atıldığını görüyorlar. Mülteci kamplarında yaşayan Filistinliler evlerini göremeden hayatlarını yitirmekteler ve insani koşullarda yaşamamakta. Belki de en çok canımızı sıkan şey şu, geçmişte sembolik olarak olsa bile Filistin'in haklarını savunanlar şimdi daha çok İsrail'in sağ kanat hükümetiyle iş birliği yapmaktalar. Bazı Arap ülkelerine göre, Filistinlilere sözlü destek bile bir lüks konumunda. İsrail Başbakanı Amerikan Başkanı'nın işgali meşru görmesini kutlamakta ve tüm uluslararası sözleşmeleri göz ardı ederek, Batı Şeria'yı işgal etmeyi planlamakta. Bunun gerçekleşmesi son derece üzüntü verici olacaktır. Uluslararası camianın da burada herhangi bir harekete geçmediğini görüyoruz."
Bölgenin siyasi dinamiklerinin sürekli değiştiğinin altını çizen Uslu, bazen korkunç biçimde, bazen de umut veren değişimlerin yaşandığını dile getirdi.
Filistinlilerin 70 yıldır kendi başına ayakta kaldığını ifade eden Uslu, şu değerlendirmede bulundu:
"Filistinliler uzun bir süre daha ayakta kalmayı sürdürecektir. Zaten kendi rolleri onlar için seçilmiş durumda; direnç. Bizim rolümüz uzmanlar, düşünürler olarak daha kolay ama yine de son derece önemli bir rol üstlenmekteyiz. Filistinlilere özgürlük mücadelelerine yardımcı olarak sürekli genişlemekte olan sorulara yanıt aramamız gerekiyor. Bunlar Filistin'in ve halkının geleceğini belirleyecektir. Biz aramızda inanılmaz düşünürleri barındırıyoruz. Buradaki mevcudiyetleri bizim için son derece önemli. Belki bu konferansta paylaştığımız fikirlerden önemli sonuçlar elde edilecektir. Umarım, Filistinlilere değer yaratabileceğimiz bir toplantı olur ki, Filistinliler adaleti aramaktalar."
- "Bu konuya Filistin değil, İsrail sorunu olarak bakıyoruz"
İrfandan Medeniyete Derneği Başkanı Belkıs İbrahimhakkıoğlu, Filistin'in vicdanların tartıya vurulduğu toprakların adı olduğunu söyledi.
Bu topraklarda cereyan eden acı hadiselerin yüzyıldır süregelen sömürgeci güçlerin hesaplarının bir neticesi olduğunu belirten İbrahimhakkıoğlu, "Ayrıca biliyoruz ki, Filistin'de insana ve insanlığa saygısı olan da vardır, gücünü korku siyasetine dayandıranlar da. Burada diline, dinine, ırkına bakmadan insanın insanla ve halkların birbirleriyle uyum içerisinde yaşamasını esas alan anlayış da vardır, diğer bir milleti, ırkların çeşitliliğini yok etmeden huzur bulamayanların bulunduğu topraklardır aynı zamanda." diye konuştu.
Temiz vicdanların hayat verici damarlarından kopmuş şekilde ideolojilerin ve rejimlerin güdümüne girerek, masumların öldürüldüğü, şiddet ve çatışmaların aralıksız devam ettiği bir tabloyla karşı karşıya olunduğunun altını çizen İbrahimhakkıoğlu, şöyle devam etti:
"Ne yazık ki, Batı dünyasında sağ siyasetin yükselişini üzülerek izliyoruz. Malumunuz İsrail'deki seçimler de benzer şekilde sağ partilerin galibiyetiyle sonuçlandı. Dolayısıyla dayatmacı siyasetin giderek şiddetleneceği bir sürece girdik. İnsan onurunu yücelten bir düzeni birlikte kurabilirsek, çözümün mümkün olabileceğine inanıyoruz. Filistin'e yaklaşımımızı bu perspektiften güncellememiz gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuya Filistin sorunu değil, İsrail sorunu olarak bakıyoruz. Çünkü adlandırma çok önemli, meseleye bakışınızı işaret eder. Tartışılması gerekenin İsrail ve dünya siyaseti olduğunu düşünüyoruz. Filistinlilerin mağdur olduklarını ve küresel siyaseti etkileyemediklerini görüyoruz. Eğer bu süreçte etkileyen İsrail, etkilenen Filistin ise mağduriyete sebep olan tarafa dikkatlerimizi yöneltmeliyiz. Bu çerçevede cevaplanması gereken bazı sorular olduğunu düşünüyoruz. İsrail Filistin topraklarını sürekli ve sistematik olarak işgal edişini hangi araç ve söylemlerle meşrulaştırıyor? Burada gerçekten sistematik bir işgal vardır. İsrail bu sistematik işgali kendi ve dünya kamuoyuna nasıl gösteriyor? Nasıl oluyor da İsrail halkı kendi devletlerinin uyguladığı bu zulmü vicdanlarına anlatabiliyorlar?"
İbrahimhakkıoğlu, konferansta sunulacak tebliğlerin, yayımlanacak metinlerin ve tespitlerin dünya sınırlarını aşarak salt bir kaynakça olmaktan çıkması ve bütün dünyayı barışa davet eden bir bilgi hürriyeti taşıması temennisinde bulundu.
- "Filistin'e barış hakim olursa, dünyaya da barış gelecek"
Ümmet Vakfı Üst Yöneticisi Mehmet Mahsun Yün, Filistin'de yaşananları Filistin halkının değil, İsrail'in sorunu olarak görmek gerektiğini belirtti.
Konferansın dünya barışına katkı sunması temennisinde bulunan Yün, "Zira ben şuna inanıyorum, Filistin coğrafyasına şayet barış hakim olursa, dünyaya da barış gelecek. Orada huzur hakim olursa, dünyaya da huzur gelecek. İslam'ın Filistin dünyasında hakim olduğu dönemlerde, birlikte yaşama kültürü hakim olmuş, huzur tesis edilmiştir. Orada yaşayan gerek etnik köken gerek farklı dinlere müntesip insanlar çok rahat, uyumlu ve huzurlu bir şekilde birlikte yaşayabilmişlerdir. Maalesef günümüzde bunu göremiyoruz. Filistin, dünya kamuoyunun bir nevi vicdan sesini temsil ediyor. Her zaman hakkın ve haklının yanında durmak zorundayız." şeklinde konuştu.
Yün, Müslümanlar için Kudüs, Mescid'i Aksa ve Filistin'in önemini vurgulayarak, buraların sadece bir mabet, mescit ve mukaddes mekanla sınırlı olmadığını, kardeşlik, ümmet, birlik, dünya barışı, sabır, sebat ve direniş bilinci olduğunun altını çizdi.
Oturumun moderatörlüğünü yürüten CIGA Direktörü Dr. Sami A. Al-Arian, Uslu, İbrahimhakkıoğlu ve Yün'e teşekkür plaketi takdim etti.
Yaklaşık 10 ülkeden 25'in üzerinde alanında uzman akademisyenin bildiri sunacağı konferans, oturumlarla devam ediyor.