LEFKOŞA (İHA) - Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Annan Planı'nın bu şekliyle "Kıbrıs Türk kurucu devletine" uluslararası tanınma hakkı vermediğini vurgulayarak, "Uluslararası tanınma diye bir şey yok. Bu yöndeki söylemler yanlıştır. Yoktur böyle şey" dedi.
Annan Planı'nda değişiklik yapılmadığı takdirde, Kıbrıs Türk halkının ne egemenliğinin, ne siyasi eşitliğinin, ne bayrağının, ne de marşının uluslararası topluluk tarafından tanınacağını belirten Cumhurbaşkanı, Kıbrıs Türk halkına karşı büyük bir oyun oynanmakta olduğunu, ancak bu oyuna gelinmeyeceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Denktaş, bugün öğleden sonra Ankara'da Kıbrıs konusunda üst düzeyde yapılacak olan toplantıyla ilgili beklentisinin ne olduğuna ilişkin soru üzerine, bu toplantıda Türkiye'nin Kıbrıs'la ilgili olmazsa olmazlarını bir kez daha ortaya koyacağını düşündüğünü ifade etti. Denktaş, bu toplantıdan çıkacak sonucun beklenmesi gerektiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Pazartesi günü sabah saat 09.00'da Rum Yönetimi Başkanı Tasos Papadopulos'la Kıbrıs müzakereleri çerçevesinde yüz yüze bir görüşme yapacağını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Denktaş, Pazartesi günkü görüşmeyle ilgili davetiyeyi bu sabah aldıklarını açıkladı.
Görüşme, ara bölgedeki Lefkoşa Uluslararası Havaalanı yakınlarında yer alan "Lefkoşa Konferans Merkezi'nde" BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alvaro De Soto gözetiminde gerçekleşecek.
Denktaş, bu görüşmede İsviçre'de 24 Mart'ta başlayacak 4'lü görüşmelerde KKTC'yi hükümetin tam yetkili olarak temsil edeceğini bizzat Papadopulos'a kendisinin söyleyeceğini belirtti. Cumhurbaşkanı Denktaş, "(Papadopulos) Merak etmesin, Kıbrıs Türkü görüşmelerde vardır. Benim olmamam bir durum değişikliği getirmez" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Denktaş, bu sabah gerçekleşen iki kabulü sırasında Kıbrıs konusundaki son gelişmelere ilişkin soruları yanıtladı. Denktaş, bugün öğleden sonra Ankara'da Kıbrıs konusunda üst düzeyde toplantı yapılacağı hatırlatılarak, Türkiye Hükümeti yetkilileriyle bu sabah herhangi bir telefon görüşmesi yapıp yapmadığına ilişkin soruya karşılık, "Hayır" yanıtını verdi.
Annan Planı üzerinde değişiklik yapılmadan bir anlaşmaya gidilmesi halinde bile Türk kurucu devletinin uluslararası tanınma kazanacağı yönünde bazı görüşler dile getirildiğine işaret eden Denktaş, bunun doğru olmadığını, planda parça devletin egemenliğinin öngörülmediğini vurguladı. Halkına bu konudaki gerçeklerle ilgili çok önemli bir mesaj vermek istediğini söyleyen Denktaş, şöyle dedi.
"Bir inanç, görüş yayılmaktadır ki biz, bu Annan Planı çerçevesinde eğer imzayı atarsak, 'kurucu devlet' dedikleri ve hiçbir şeyi kurmayan, egemen olmayan, adı 'devlet' ama kendisi bir federasyonda bir parça devlet statüsünde olan nahiye gibi bu devlet, 'uluslararası tanınma görecektir' diye sözler söylenmektedir. Bunu söyleyenler yanıltılmaktadır. Yoktur böyle şey.
Amerika da bir federasyondur ve eyaletleri vardır ve eyaletlerinin bayrakları vardır, marşları vardır, başkanları vardır ama dünyada Amerika tanınır. Rusya federasyondur ama Rusya tanınır"
Annan Planı'nın öngördüğü tanınmanın ne anlama geldiğini daha da açarak, "'Tanıma' nedir? 'Parça devlet olarak sen bu federasyonun içerisinde var olduğun sürece ve yaşayabildiğin sürece devam et' demektir" şeklinde konuşan Cumhurbaşkanı, "(Annan Planı'yla) uluslararası tanınma alıyoruz, marşımız var, bayrağımız var" demenin Kıbrıs Türk Halkı'nın kendi kendini aldatmasından başka bir şey olmadığını ifade etti.
Annan Planı'nın öngördüğü böyle bir tanınmayı kabul etmenin, egemenlikten ve Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinden vazgeçmek anlamına geldiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Denktaş, şöyle dedi:
"'Uluslararası tanınma alıyoruz, marşımız var, bayrağımız var' demek, kendi kendimizi aldatmaktır, başka bir şey değildir ve bu oluyor diye de egemenlikten vazgeçmek, Türkiye'nin Kıbrıs'tan çıkmasına razı olmak, Rumlar'ın halkımızın yarısını sokağa dökmesine göz yummak akıl alacak iş değildir. Onun için kendi kendimizi kandırmak istemiyorsak, doğruları söylemek mecburiyetindeyiz. Bu Annan Planı, bu konularda değişmediği taktirde işimiz çok zordur, halkımızın geleceği çok karanlık olur"
"OLMAZSA OLMAZLAR ÜZERİNDE KARARLI SONUÇ BEKLİYORUZ"
Cumhurbaşkanı, Ankara'da bugün öğleden sonra yapılacak olan Kıbrıs zirvesinden ne sonuç çıkmasını, Türkiye'den ne beklediğini soran gazeteciye, Türkiye'nin bugünkü toplantıda, İsviçre'de 24 Mart'ta Kıbrıs müzakereleri çerçevesinde başlayacak olan dörtlü konferansa katılmadan önce Ankara'nın Kıbrıs konusundaki parametrelerini görüşeceğini sandığını söyledi. Bu toplantıdan, Ankara'nın, Kıbrıs konusundaki "olmazsa olmazlar" üzerinde oldukça kararlı olduğunu gösteren bir sonuçla çıkılmasını beklediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Denktaş, "olmazsa olmazların" yer almaması halinde Annan Planı'nın kabul edilemeyeceğinin Türkiye Hükümeti'nce Türk Milleti'ne anlatılması gerektiğini söyledi ve şöyle dedi:
"Türkiye, herhalde bu toplantılara katılmak için kendi parametrelerini konuşmaktadır. Herhalde bir açıklama yapılacaktır. Bu açıklamayla ne yapmak istediklerini göreceğiz. Ümit ederim ki, 'olmazsa olmazlar' dedikleri konular üzerinde gayet kararlı bir sonuçla ortaya çıkarlar ve bunlar alınmadıkça Annan Planı'nın kabul edilemeyeceğini, halkımıza da ve Türk Milleti'ne de gösterirler. Bu çünkü lazımdır, kaçınılmazdır."
"NEW YORK'TA HİÇBİR ŞEY İMZALANMADI"
"New York'ta imzalanan bir anlaşma var ki onun..." diyerek soru sormaya çalışan bir gazeteciyi susturarak, sert tepki gösteren Cumhurbaşkanı, "New York'ta hiçbir şey imzalanmadı. Bir imzalamadır tutturdunuz. New York'ta mutabakatta kalındı, imza yok" şeklinde konuştu.
Denktaş, şöyle konuştu:
"Mutabakata kalındığında bize söylenen, Avrupa Birliği, hem Genel Sekreter'e hem Türkiye'ye hem bize devamlı surette bu bizim 'olmazsa olmaz' dediğimiz ve 'derogasyon' diye adlandırdığımız ayrı özel hakları, kimliğimizi, kişiliğimizi, iki kesimliliği korumak için ihtiyacımız olan kalıcı özel hakları 'Primary Law' denilen 'Birincil Yasa' durumuna getirecekleri konusunda vaat ettiler. Ama yumurta kapıya gelince, 'hadi bakalım ver şimdi garantiyi' dedik, 'yok' dediler 'biz size öyle söz vermedik', hem bize hem Türkiye'ye ve 'böyle kalıcı derogasyon vermeyiz, verilemez' diyorlar.
'Falan ülkeye, filan ülkeye verdiniz' diyoruz, 'onlar başka meseledir' diyorlar. Türk'e gelince meseleler değişiyor böylelikle. Bu oyunları gördüğümüz içindir ki biz halkımıza gereken ikazda bulunabilmek için gitmeme kararını aldık. Benim gördüğüm, kendi verdikleri kararı böyle süsleyerek püsleyerek bize kabul ettirecekler, referanduma sokacaklar, referandumda halkımızın 'evet' demesi için muazzam bir propagandaya girişecekler, -zaten giriştiler-. Türkiye'de bilinen basın, zaten bütün bizim söylediklerimizi ciddiye almayıp, halkımıza başka mesajlar vermeyi görev bilmektedir. Böyle bir şey içerisinde Kıbrıs meselesi çalkanıp durmaktadır.
Biz, bu çalkantının durulmasını istiyoruz. Türkiye'yle mutabakat içerisinde yürümeyi istiyoruz. Bu mutabakatla da, 'olmazsa olmazların' kati bir şekilde halkımıza, milletimize duyurulmasını istiyoruz. Başka türlü bu işin içinden çıkamayız diye düşünüyoruz"
Cumhurbaşkanı, Türk tarafının Kıbrıs konusundaki olmazsa olmazlarıyla istediği derogasyonların Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından BM Anayasası'na konulmasının kabul edilmesi yönünde bazı hukukçuların çalışma yaptığı anımsatılarak, böyle bir durumun gerçekleşmesinin Avrupa Birliği'ni de ne derece bağlayıp bağlamayacağının sorulması üzerine, bazı hukukçuların bu yönde görüş belirttiğini doğruladı, ancak böyle bir gelişmenin de Kıbrıs Türkü için daha başka sakıncalar doğuracağı uyarısında bulundu. Denktaş, bu konuda şöyle konuştu:
"BÜTÜN İPLERİ GÜVENLİK KONSEYİ'NİN ELİNE VERMİŞ OLURSUNUZ"
"Bunu bazı hukukçular söylüyorlar ama, bunun öyle karmaşık gidişatı var ki işi nereye götüreceği belli olmaz. 'Chapter 7' altında yapılan bir şeydir o. 'Chapter 7' altına girdiğiniz andan itibaren bütün ipleri Güvenlik Konseyi'nin eline vermiş olursunuz. Onun başka sakıncaları vardır. Bunları çok iyi düşünerek, hareket etmek lazımdır.
Burada iki gerçek vardır. Bu iki gerçeğin kabulünü istiyoruz. Bu sanki, tek bir gerçekmiş gibi hareket etmek suretiyle Kıbrıs meselesini halletmek isteyenler, bizi bir yere bağlamak istiyor, bizim hakkımızı kabul etmiyor demektir."
Kıbrıs'ta iki halk, iki egemen devlet olduğunun altını çizen ve bir anlaşmanın bu temelde olması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı, "İki gerçek vardır, iki halk vardır, iki egemenlik vardır ve bu iki, ancak anlaşmak suretiyle birleşebilir" dedi.
"ESASLARDA HİÇBİR KONUDA ANLAŞMIŞ DEĞİLİZ"
Rum tarafıyla yürütülen Kıbrıs müzakerelerinde şu ana kadar esas konuların hiç birinde mutabakat sağlanamadığına da dikkati çeken Cumhurbaşkanı, "Biz esaslarda hiçbir konuda anlaşmış değiliz. Ama anlaşmışız gibi yaparak bizi bir yerlere götürmeye çalıyşıyorlar. Anlaşmadık, Rum da söylüyor anlaşmadığımızı... Rum bizim tekliflerimizi reddediyor, biz Rum'un tekliflerini kabul edemiyoruz. Ondan sonra aradakiler 'güzel gidiyor işler' diye komitelerde 'marşını hallettik, bayrağını hallettik'. Bunları hallettin ama, siyasi anlaşma olursa geçerlidir bunlar. Bunları böyle alttan halletmenin yolu halkı aldatmak içindir, halka yanlış mesaj vermek içindir. 'İşte oldu, oluyor' diye bir şey yaratmak içindir. Bunları biz bile bile oynuyoruz. Ama bu oyun artık bizi giyotine götürmekte ise, giyotine de insan bile bile gitmez"
"PAPADOPULOS MERAK ETMESİN"
Rum Ulusal Konseyi'nin dün öğleden sonraki olağanüstü toplantısında, "Denktaş'ın İsviçre'deki genişletilmiş Kıbrıs görüşmelerine katılmaması veya kendisi yerine bir başkasını tam yetkili olarak bir yazıyla yetkilendirmemesi halinde Rum Yönetimi Başkanı Tasos Papadopulos'un da gitmeyeceği" kararı çıktığının anımsatılması üzerine Cumhurbaşkanı Denktaş, KKTC Hükümeti'nin İsviçre'deki görüşmelere halkı temsilen ve tam yetkili olarak gideceğini söyleyerek, "(Papadopulos) Merak etmesin. Kıbrıs Türkü görüşmelerde vardır" dedi ve şöyle konuştu:
"Bizim hükümetimiz tam yetkili olarak gidiyor, halkımızı temsilen gidiyor, ne yapacağını biliyor. Onun için o konuda hiç kuşkusu olmasın. Zaten Pazartesi saat 09.00'da bir toplantı davetiyesi aldık bugün. Herhalde son rötuşlar yapılacaktır gitmeden evvel. Orada da kendisini göreceğiz.. Kendisine aynı şeyleri söylerim, merak etmesin. Kıbrıs Türkü görüşmelerde vardır. Benim olmamam bir durum değişikliği getirmez. Ben sadece halkıma gereken mesajı verebilmek için gitmiyorum. O mesaj da; 'tehlikeli bir durumdayız, bugüne kadar hakkımız olan ve alamadığımız şeyleri, alamadığımız taktirde, halkımızın dikkatli hareket etmesi' mesajıdır. Bunu yapmak mecburiyetindeydim. Aksi taktirde, 'Denktaş da gitti, Denktaş da vardı, Denktaş da kabul etti' diye, New York'ta olduğu gibi, benim üzerime yığarak, halkımızın kabul edemeyeceği şeyleri kabul ettirmek için oyunlara tevessül edilebilir. Ben buna gelmiyorum"