Venezuela'da seçmenler, beş yıldır muhaliflerin kontrolünde bulunan Ulusal Meclis'te 2026'ya kadar görev yapacak milletvekillerini seçmek üzere Pazar günü sandık başına gitti.
Muhalefet partilerinin "hileli" olarak niteleyerek boykot ettiği seçimler neticesinde, Maduro'nun iktidar partisinin oyların büyük çoğunluğunu alarak Ulusal Meclis'te (AN) hakimiyet kurması bekleniyor.
İlk sonuçlara göre Venezüella Birleşik Sosyalist Partisi ile müttefikleri 5.2 milyon oydan yüzde 67.6'sını aldı. Ancak seçime katılım yüzde 31'de kaldı.
Seçimler Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro ile muhalefet lideri Juan Guaido arasında iki yıldır süren mücadelenin gölgesinde gerçekleşiyor.
2018'de Maduro'nun yeniden seçildiği başkanlık seçimlerini ülke içinde ve dünyada birçok kesim "özgür ve adil olmadığı" gerekçesiyle reddetmişti. Seçimlerin ardından başlayan protestoların neticesinde muhalefet lideri Guaido, Ulusal Meclis, ABD ve 50'yi aşkın ülke tarafından "Geçici Devlet Başkanı" ilan edildi.
Guaido yönetiminde bulunan 277 sandalyeli Ulusal Meclis, Maduro'nun sosyalist PSUV partisi tarafından idare edilmeyen tek devlet organıydı. Ancak Pazar günkü seçimlerin neticesine göre bu durum değişecek.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ise seçimleri "hileli ve düzmece" olarak tanımlayarak, "Gayrimeşru Maduro rejimi tarafından duyurulan sonuçlar Venezuela halkının iradesini yansıtmıyor" dedi.
Venezuela Dışişleri Bakanı Jorge Arreaza da ABD'li mevkidaşına Twitter'dan yanıt vererek, "Kendi patronuna (ABD Başkanı Donald Trump) göre ABD seçimlerinde hile yapılmıştı" dedi.
Pazar günü gerçekleşen seçimlerle ilgili öne çıkan beş kritik nokta şöyle:
Maduro'nun iktidar partisi, seçimlerde "Gran Polo Patriótico" (Büyük Yurtsever Cephe) olarak bir ittifak sistemiyle hareket ediyor.
İttifak, geçmiş lider Hugo Chavez'in partisi olan ve Maduro ile yola devam eden Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi'nin (PSUV) önderliğinde birçok sol partinin bir araya gelmesinden oluşuyor.
Maduro'nun liderlik ettiği hareket devlet kaynakları ve medyanın da desteğiyle "Ulusal Meclis'i geri alma" hedefini belirledi. Ulusal Meclis, 2015'teki seçimlerde sosyalist yönetime muhalefet eden milletvekillerinin kontrolüne geçmişti.
Muhalefetin boykot kararı almasının ardından, Maduro'nun ittifak cephesinin Ulusal Meclis'i kazanmasına kesin gözüyle bakılıyordu.
Guaido'ya bağlı olan muhalefet partilerinin boykot kararı almasında, Ulusal Seçim Konseyi'nin ve Venezuela'daki yüksek mahkemenin Maduro destekçisi olduğu gerekçesi etkili oldu. Muhalefet, bu kurulların etkisi altındaki seçimin hileli olacağını ileri sürerek, "seçime meşruiyet katmamak adına" boykot kararı aldı.
Guaido çizgisindeki muhalefet partileri seçimi boykot etti ancak seçime katılan başka partiler mevcuttu. Bunlardan bazılarının liderleri boykot çağrısı yaptıkları için Yüksek Mahkeme tarafından cezalandırılınca bu partiler hükümete yakın bir yol izlemeye başladılar ve bir kısmı da parlamento seçimlerinde yer alma kararı verdi.
Seçim sonuçları ne olursa olsun Guaido, Venezuelalılara seçim sonuçlarını kabul edip etmediklerini sormak için referandum düzenleyeceğini duyurdu. Guaido, 7-12 Aralık arasında meydanlarda geniş katılımlı toplantılar düzenleyeceklerini belirterek seçim çağrısında bulunacaklarını söyledi.
Venezuelalıların yüzde 62,2'sinin Maduro'yu da Guaido'yu da desteklemediğine yönelik anketler de kamuoyuna yansıyor.
Avrupa Birliği, ABD ve Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) seçimlerin demokratik şeffaflık standartlarıyla uyuşmadığını ve seçimlerden çıkacak sonuçları meşru kabul etmeyeceklerini söyledi.
ABD müttefiki olan Brezilya ve Kolombiya gibi Latin Amerika ve Karayip ülkelerinden bazıları da seçimleri kabul etmeyeceğini bildirdi.
Öte yandan Maduro'ya yakın bir çizgide oluşacak yeni Ulusal Meclis'in, Küba ve Nikaragua'nın yanı sıra, Maduro'nun dünyadaki müttefikleri olan Rusya, Çin, Türkiye ve İran tarafından tanınması bekleniyor.
ABD'nin "seçilmiş başkanı" Joe Biden, Maduro'yu diktatör olarak tanımlayarak Trump yönetiminin çizgisini ve ABD'nin geleneksel siyasetini sürdürecek.
Biden'ın Maduro hükümetine karşı uluslararası baskıyı artırma arayışında olması bekleniyor.
Eğer beklendiği gibi Maduro Ulusal Meclis üzerinde hakimiyet kurmayı başarırsa, Venezuela üzerindeki siyasi ve ekonomik kontrolünü pekiştirecek yasalar çıkarması mümkün olacak. Seçimle göreve gelecek adaylar arasında Maduro'nun eşi ve oğlu da bulunuyor.
Maduro hükümetinin önde gelen isimlerinden Diosdado Cabello, Guaido ve diğer muhalif siyasetçileri hedef alarak, "6 Aralık'taki devrimci zaferin ardından" Meclis'ten çıkarılacak ilk yasanın "hainleri cezalandırma" hedefi güdebileceğini söylüyordu.
Maduro, "Bolivar Devrimi'nin zaferi" olarak gördüğü seçim sonuçlarından emindi ve "eğer muhalefet kazanırsa görevi bırakacağını" söylemişti.
Guaido izlediği strateji ve seçimleri boykot etme kararı nedeniyle Maduro muhalefeti içerisinde de eleştirilere konu oldu.
"Geçici Devlet Başkanı" olarak tanınması, Ulusal Meclis'in başı olma pozisyonundan ileri geliyor.
Guaido ve Ulusal Meclis'teki destekçileri, 2018'de Maduro'nun seçilmesini "gayrimeşru" gördükleri için devlet başkanlığı koltuğunun boşaldığını savunuyor. Anayasaya göre, parlamentonun lideri, devlet başkanlığından boşalan koltuğa oturabiliyor. Buna dayanarak Guaido 2019'un Ocak ayında kendisini "Geçici Devlet Başkanı" olarak ilan etti.
Öte yandan 5 Ocak'ta yeni Ulusal Meclis görevi devraldığında bu durum da sona erecek. Ancak Guaido, Pazar günkü seçimin de "özgür ve adil" olmadığını savunduğundan, seçim sonuçlarının meşru olmadığını öne sürüyor ve ilan ettiği göreve devam etmeyi planlıyor. Benimsediği pozisyon ile ilgili soru işaretleri de süreceğe benziyor.
Eğer Maduro ve destekçileri Ulusal Meclis'in kontrolünü yeniden kazanırsa, sosyalist hükümetin yanında ve karşısında yer alanların pozisyonları daha da katılaşacak. Bu durum uluslararası düzeyde de geçerli.
Ülkenin anayasal kurumlarından dışlayanan muhalifler, Maduro liderliğini bitirmek için bu kurumların dışına gözlerini çevirmek zorunda.
Bu durum ülkedeki gerilimi ve karşıtlığı daha da körükleyebilir.