ANKARA (İHA) - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan açıklamada, AK Parti'nin kapatılmasına ilişkin hazırlanan iddianameye konu beyan ve eylemlerin hukuka uygun olarak elde edilen her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğu belirtildi.
Açıklamada, "Davalı parti üyelerinin hangi beyan ve eylemlerinin iddianamede yer alacağının takdirinin tamamen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının görev ve yetkisinde olduğu, bu beyan ve eylemlerin değerlendirilmesinin de iddianameyi kabul ederek yargılama yapan Anayasa Mahkemesine ait olduğu kuşkusuzdur. Aksine oluşan düşünce ve açıklamaların görev ve yetkiye müdahale anlamı taşıyacağı açıktır" denildi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) hakkındaki kapatma davasının gerekçeli kararının Anayasa Mahkemesi tarafından Resmi Gazeteye gönderilip yayımlanmasından sonra bazı yayın organlarında Yargıtay Cumhuriyet Bassavcısı hakkında yer alan haberlerle ilgili olarak bir açıklama yapılmasının uygun görüldüğü belirtildi. Yargıtay Cumhuriyet Bassavcısı'nın, Anayasa ve yasalardan aldığı görev ve yetki çerçevesinde AK Parti'nin temelli kapatılmasına karar verilmesi istemini içeren iddianamesini 14 Mart 2008 tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne verdiği hatırlatılan açıklamada, "İddianamenin Anayasa Mahkemesine verildigi günden itibaren bazı yayın organlarında Yargıtay Cumhuriyet Bassavcısı hakkında, yaptığı bu Anayasal görev nedeniyle eleştiri sınırını aşan, özel hayatın gizliğini ihlal eden ve hatta suç niteliğinde bulunan haber, yorum ve köşe yazıları ile ilgili olarak; görülmekte olan davanın tarafı ve dava sürecinin devam etmekte olması nedenleriyle hukuka saygı çerçevesinde hareket etmiş olmasının bazı çevreleri cesaretlendirdiği, yürürlükteki yasalar ve basın meslek ilkeleri yok sayılırcasına benzer nitelikli haber ve yorumların sürdürüldüğü görülmüstür" denildi. Toplumun çok yakından takip ettiği mahkeme kararının gerekçesinde yer alan bazı kavramlara farklı anlamlar yükleyerek bir takım yanlış ve isabetsiz sonuçlara varan bu çevrelerin kararları anlamakta zorlanıldığının 'üzüntüyle müşahede' edildiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Mahkeme kararlarının karşıoyları ile birlikte bir bütün olduğu ve tümüyle değerlendirilmesi gerektiği izahtan varestedir. Söz konusu kapatma davasına ilişkin olarak, davalı parti üyelerinin hangi beyan ve eylemlerinin iddianamede yer alacağının takdirinin tamamen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının görev ve yetkisinde olduğu, bu beyan ve eylemlerin değerlendirilmesinin de iddianameyi kabul ederek yargılama yapan Anayasa Mahkemesine ait olduğu kuşkusuzdur. Aksine oluşan düşünce ve açıklamaların görev ve yetkiye müdahale anlamı taşıyacağı açıktır. Yapılan yargılamada delil serbestisi ilkesi geçerlidir. İddianameye konu beyan ve eylemlerin hukuka uygun olarak elde edilen her türlü delille kanıtlanması mümkündür."
İddianamede, laikliğe aykırı görülen beyanların dayanaklarının gösterilmesi ve bu ifadelerin ulusal düzeyde yayın yapan basın organlarında yer alması gerçeği karşısında; beyanların tahrif edildiği yönündeki iddianın kamuoyunu yanıltmaya yönelik olup gerçek dışı ve kabul edilemez nitelikte olduğu vurgulanan açıklamada, şöyle devam edildi:
"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da bağımsız ve yansız bir kurum olarak Anayasa ve yasaların verdiği görev ve yetki çerçevesinde siyasi partilerin tüzük, program ve eylemlerinin takibi işlemini sürekli ve etkin bir biçimde hiçbir etki altında kalmaksızın ve parti ayrımı gözetmeksizin, sıfatının özünü oluşturan Cumhuriyet'i ve Cumhuriyet'in temel ilkelerini, bu doğrultuda ulusun egemenliğini ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ve laikliği koruma ve yasatma konusundaki yetki ve görevini her zaman oldugu gibi büyük bir özen ve özveri içerisinde yerine getirmeye devam edecektir".