Türk vatandaşıyken Alman vatandaşlığına geçen davacı, Almanya’da gerçekleştirilen bir dizi ameliyatla cinsiyetini değiştirerek “kadın” oldu. Davacının isim ve cinsiyet değişikliği, vatandaşı olduğu devletin hukukuna göre karara bağlandı.
Davacı, cinsiyetinin “kadın” olarak kabul edilmesine ve isminin de değiştirilmesine dair yabancı mahkemece verilen kararların Türkiye’de tanınmasına karar verilmesi istemiyle dava açtı. Davayı görüşen yerel mahkeme, cinsiyet değişikliğinin Türk Medeni Kanununun 40. maddesinde gösterilen prosedür izlenmeden yapıldığı ve kararın dayandığı doktor raporunun, bu maddede sayılan hususları ihtiva etmiyor olmasını gerekçe göstererek davacının isteğini reddetti.
Bunun üzerine davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, davacının cinsiyetinde ve isminde yapılan değişikliğin tanınmasını istemekte hukuki yararının olduğuna işaret etti.
Daire, cinsiyet değişikliğinin TMK’nın 40. maddesinde gösterilen prosedür izlenmeden yapılmış bulunması ve kararın dayandığı doktor raporunun, bu maddede sayılan hususları ihtiva etmiyor olması tek başına Türk kamu düzenine aykırılık oluşturamayacağını ifade etti.
Daire kararından, her iki kararın da tanınmasına karar verilmesi gerekirken isteğin ret edilmesinin doğru bulunmadığını vurguladı ve yerel mahkeme kararını bozdu.
KARŞI OY GEREKÇESİ
Öte yandan, çoğunluk görüşüne katılmayan bir Daire üyesi karara karşı oy kullandı. Karşı oy gerekçesinde, “Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanması gerekir” denildi. (ANKA)