HABER

“Yasa dışı dinleme” iddianamesinde rekor ceza istemi

Paralel yapı iddialarına ilişkin hazırlanan "yasa dışı dinleme” iddianamesinde 143 şüphelinin tamamı hakkında darbeye teşebbüs suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.

İddianamede ayrıca şüphelilerden Ali Fuat Yılmazer'in bin 924, Erol Demirhan'ın ise 5 bin 734 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları istenirken, tutuksuz 120 şüphelinin "darbeye teşebbüs”ten tutuklanmaları talep edildi.

Paralel yapı iddialarına ilişkin 143 şüpheli hakkında hazırlanan "yasa dışı dinleme” iddianamesinde birçok ismin kod isimlerle dinlenildiği anlatılarak, şikayetçilerin ve şüphelilerin ifadelerine yer verildi. FETÖ'nün (Fethullahçı Terör Örgütü) hiyerarşik yapısı, Gülen'in fetvaları, şüphelilerin dinleme yöntemleri, örgütün kendilerine nasıl eleman buldukları anlatıldı. İddianamede, eski belediye başkanı, eski Bölge İdare Mahkemesi başkanı, emekli Yargıtay Başkanı, TOBB Başkanı, bürokratlar, siyasetçiler, STK temsilcileri, üst düzey askeri personeller, çekici, doktor, pilot, öğretmenler, polis memurları, sanatçılar, avukatlar, iş adamları, gazeteciler, yazarlara kadar kod adları kullanılarak dinlenen 266 mağdur ve şikayetçinin ifadesine de yer verildi. İfadesi alınan mağdurlardan bir kısmının ise şüphelilerden şikayetçi olmadığına dikkat çekildi.

Yasa dışı olarak dinlenen 266 mağdur ve şikayetçinin bulunduğu iddianamede şüphelilerden Erol Demirhan'ın, "Görev yaptığım süre içindeki işlendiği iddia olunan suçlar ile ilgili olarak bana suçlamalarda bulunuldu ve sorular soruldu. Bu 5 yıl içinde yaklaşık olarak 50 bin civarında kişi ile ilgili dinleme faaliyeti yapılmış olduğunu tahmin ediyorum” şeklindeki ifadesi ise dikkat çekti.

Şüphelilerin yasa dışı şekilde yaptıkları dinlemelerle fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek, şikayetçiler hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını sağlamak amacıyla suç işledikleri anlatıldı.

"AMAÇ TÜRKİYE'NİN TÜM ANAYASAL UNSURLARINI ELE GEÇİRMEK”

İddianamede örgütün amacının Türkiye Cumhuriyeti'ni ele geçirmek olduğu belirtilerek, "Örgüt kuruluş yıllarından itibaren toplumun dini duygularını suiistimal ederek 'Himmet' adı altında topladığı finans ile yurtiçi/yurt dışında faaliyete geçirdiği eğitim müesseseleri üzerinden amaç ve ilkeleri doğrultusunda yetiştirdiği öğrencilerini elde ettiği finans ve siyasi gücünü, örgütsel menfaat ve ideolojisi çerçevesinde kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tüm anayasal kuramlarını (yasama, yürütme, yargı erklerini) ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi/ekonomik güç haline gelmek olduğu geçmişte örgüt içinde faaliyet göstermiş kişilerin beyanlarından anlaşılmaktadır” denildi.

"DÜNYA ÇAPINDA BİR İSTİHBARAT ÖRGÜTÜ HALİNE GELDİKLERİ ANLAŞILMIŞTIR”

Örgütün 1970'li yıllarından günümüze kadar uyguladığı yöntemlere de değinilen iddianamede, temel hedefin Türkiye'de devletin bütün anayasal kurumlarını ele geçirmek olduğu kaydedildi. İddianamede, "Örgütün elinde bulundurduğu şirketler, okullar, dernekler, vakıflar, üniversiteler, yayın organları, banka, sendikalar ve sivil toplum kuruluşları sayısı ve büyüklüğü ulaştığı mali güç ve topladığı para göz önüne alındığında dünya çapında bir istihbarat örgütü haline geldiği anlaşılmaktadır” denildi.

"TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NE GİZLİ, ÖRTÜLÜ VE AÇIKTAN SAVAŞ İLANI”

Örgütün Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne gizli, örtülü ve açıktan savaş ilan ettiği belirtilen iddianamede, "örgüt elemanlarının devletin kurum ve kuruluşlarıyla mücadeleye giriştikleri, ellerinde bulundurdukları medya gücüyle psikolojik harp taktik ve tekniklerini uyguladıkları” kaydedildi.

"GÜLEN DÜNYA MÜSLÜMANLARININ RUHANİ LİDERLİĞİNE SOYUNMUŞTUR”

Fethullah Gülen'in dünya Müslümanlarının ruhani liderliğine soyunduğu kaydedilen iddianamede, "Örgüt liderinin kendisini dünya imamı olarak gördüğü, dünya Müslümanlarının ruhani liderliğine soyunduğu, Hristiyan aleminin ruhani lideri olan papa ile siyasi birliktelik oluşturup Müslümanlarca kutsal sayılan yerlerin idaresinin dahi üç dinin temsilcisine verilmesi gibi BM'ye önerge verebilecek seviyede dünya çapında dini ve siyasi argümanlar organize etmek suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı paralel yapılanma teşkil ettirdikleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temel siyasetlerine aykırı siyaset geliştirip uygulamaya koymaya çalıştıkları göz önüne alındığında paralel devlet yapılanmasının gücü ve boyutları daha iyi anlaşılacaktır” denildi.

"İSTİHBARAT AĞINA KATMAYA ÇALIŞTIKLARI KURUMLARDAN BİRİ TÜBİTAK”

FETÖ/PDY'nin mülkiye, MİT, TSK ve Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde örgütlenerek güvenlik bürokrasisi ve istihbarat alanında bir ağ oluşturma yoluna gittiği belirtilen iddianamede, bu yapının paralel bir örgütlenmeye giderek istihbarat ağına katmaya çalıştığı kurumlardan birisinin de TÜBİTAK olduğu öne sürüldü. Türkiye'nin en mahrem kurumlarından birisi olan TÜBİTAK'ta derin bir oluşuma gittiğinin anlaşıldığına değinilen iddianamede, "TÜBİTAK'ın özellikle en gizli birimlerinden olan 'Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi'ndeki (BİLGEM) kadrolar sayesinde devletin üst düzey siyasi ve bürokratlarınca kullanılan kriptolu telefonların dinlendiği ortaya çıkmıştır" ifadelerine yer verildi.

"GÜLEN'İN YASA DIŞI ARŞİVİ ÖRGÜT TARAFINDAN GÜNCELLENİYOR”

Fethullah Gülen'in sahip olduğu ileri sürülen bir arşive değinilen iddianamede, "Bu yasa dışı arşivde, örgütün yasa dışı adli ve önleme dinlemeleri, kendine ait gelişmiş cihazlarla yaptığı teknik takip, telefon ve ortam dinleme kayıtları, kamu personeline yönelik fişlemeler ve örgütle teması olan öğrencilerin ve ailelerinin bilgileri bulunmaktadır. Kamu kurumlarında çalışan örgüt mensuplarının bilgileri de örgüt tarafından güncel olarak arşivlenmektedir" denildi.

Örgütün haberleşmede kullandığı en önemli haberleşme aracının GSM hatları olduğu belirtilerek, bu hatların genel olarak başkası adına kayıtlıya da örgüt kontrolündeki kurum ve kuruluş adına kayıtlı olan abone bilgilerinden gerçek kullanıcılarına ulaşılamayan hatlar olduğu ifade edildi.

"YURT DIŞI KAYITLI GSM HATTI ÜST DÜZEY ABİLERİN YÖNTEMİ”

İddianamede Gülen'den talimatlar alındığı belirtilerek, "Türkiye'de Almanya, ABD ya da başka bir ülkeye kayıtlı GSM hatlarının kullanılması, örgütün üst düzey abilerinin kullandığı yöntemlerdendir. Canlı kurye kullanılması, en sağlıklı haberleşme yöntemlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Talimat almak ve faaliyetler hakkında bilgi vermek amacıyla doğrudan ABD Pensilvanya'ya gidilerek örgüt lideri Fethullah Gülen ile yüz yüze görüşülmekte ve talimatlar bizzat alınmaktadır" denildi.

"JARGON: FETİH OKUTMAK”

İddianamede örgütün askeri okullara, polis akademisi ve polis kolejine sokulacak öğrencilerin kendi dershanelerine gerçek isimleri ile kayıt edilmedikleri öne sürülerek, "Bu öğrencilere sınav soruları sınavdan önce verilir. Buna örgüt jargonunda 'Fetih okutmak' denir. Sınavda çıkacak soruların öğrencilere okutup ezberletilmesi demektir" denildi.

143 ŞÜPHELİNİN TAMAMINA AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET İSTEMİ

İddianamede aralarında eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan ile eski istihbarat şube müdürleri Özgür Nikbay, Halil Hilal Seyfi, Serdar Güldalı'nın da bulunduğu 143 şüpheli hakkında ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması istendi.

ÖRGÜT YÖNETMEK VE KURMAKTAN 137 ŞÜPHELİYE AYRICA 10 YIL HAPİS

Şüpheliler Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan, Özgür Nikbay, Halil Hilal Seyfi, Serdar Güldalı ve Mehmet Yılmaz hakkında ayrıca silahlı örgüt kurmak ve yönetmek suçlarından 15 yıla kadar hapis cezası talep edilen iddianamede, diğer 137 şüpheli hakkında da ''silahlı örgüte üye olmak''

suçundan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları talep edildi.

ALİ FUAT YILMAZER'İN BİN 924 YILA KADAR HAPSİ İSTENDİ

İddianamede, şüpheli Ali Fuat Yılmazer hakkında 56 şikayetçiye yönelik ''Resmi belgede sahtecilik, İftira, Görevi kötüye kullanma, Haberleşmenin gizliliğini ihlal, Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, Özel hayatın gizliliğini ihlal, Kişisel verilerin kaydedilmesi, Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, Kanunların belirlediği sürelerin geçmiş olmasına karşın verileri yok etmeme'' suçlarından 616 yıldan 1924 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması istendi.

EROL DEMİRHAN'A 5 BİN 735 YIL İSTENDİ

Şüpheli Erol Demirhan hakkında da aynı suçlardan 175 şikayetçiye karşı eylemlerinden dolayı bin 743 yıldan 5 bin 735 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması istenen iddianamede, diğer 141 şüpheli hakkında ise yine benzer suçlardan 35 yıldan 878 yıla kadar değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılması istendi.

120 ŞÜPHELİ HAKKINDA TUTUKLAMA TALEP EDİLDİ

İddianamede, tutuklu bulunan 23 kişinin haricindeki 120 şüphelinin ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs'' ve ''silahlı örgüte üye olmak'' suçundan tutuklanması talep edildi.

İddianamede ayrıca tutuklu bulunan 23 şüphelinin de tutuklanma gerekçelerinin değiştirilerek, ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs'', ''silahlı örgüt kurmak'' ile'' silahlı örgüte üye olmak'' suçundan tutuklanması istendi.

İddianame İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca onaylanmış ve 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti. Mahkeme iddianameyi inceledikten sonra kabul edip etmediğine dair kararını verecek.

En Çok Aranan Haberler