ANKARA (İHA) - Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, DTP'yi 'insanlık düşmanı' ve ipleri başkalarının elinde kuklalar' olarak nitelendirerek, "Bunlar Kürt vatandaşlarımızın temsilcileri değildirler. Bunlar her türlü dış müdahaleye açık, 'barış' sözcüğünün masumiyetini kullanarak teröre hizmet eden, insanlık düşmanı ve ipleri başkalarının elinde olan kuklalardır" dedi.
Yazıcıoğlu, son dönemlerde artan terör saldırılarının ardından BBP İl Teşkilatlarına gönderdiği "Terör" konulu değerlendirme yazısında çarpıcı ifadelere yer verdi. Yıllardır her şehit cenazesi ardından, 'Terörle mücadelenin uzun soluklu ve sabır isteyen bir süreç' şeklindeki açıklamalara tepki gösteren Yazıcıoğlu, "Milletimiz çözüm beklemektedir. Türk devleti elinde imkanı olduğu halde neleri yapmıyor ya da yapamıyor? Hükümete ve askeri yetkililere soruyorum; Türk devleti elinde imkanı olduğu halde neleri yapmıyor ya da yapamıyor?" diye sordu. BBP lideri, terörist hareketin başarıya ulaşmasının şu üç şarta bağlı olduğunu vurgulayarak, "Birincisi, terörün istismar edebileceği bir kitlenin mevcut olması, ikinci devletin bu soruna sağlıklı bir teşhis koymakta ve gerekli etkin sosyal, ekonomik, istihbari, inzibati ve askeri tedbirleri acilen tatbik etmekte yetersiz ve hatta acz içerisinde bulunması, üçüncüsü ise bölücü terörist eylemin kuvvetli dış desteklerinin olmasıdır" diye konuştu.
Türkiye'de, yıllardır kan akıtan terör örgütünün, bu üç şartı sağladığını ancak örgütün 23 yıldır aktif taban bulamadığını belirten Yazıcıoğlu, PKK'nın kendisine taban kitle olarak seçtiği Kürt asıllı vatandaşların her türlü kışkırtmalara rağmen aktif bir destek bulamadığını kaydetti. "Kılıç çeken kılıçla düşer" atasözünü hatırlatan Yazıcıoğlu, silaha başvuran her kim olursa olsun, kesinlikle silahla yok edilmesi gerektiğini savunarak, şöyle devam etti:
"Hiç kimsede, Türklerin elinden zorla herhangi bir şey ve hele toprak alınabileceğine dair en ufak bir umut oluşmasın. Devletin göstereceği bu kesin kararlı, tavizsiz, mutlak caydırıcı tavır olmadan diğer tedbirlerin hiçbiri işe yaramayacağı gibi, tam aksine, bir bumerang şeklinde geriye teperek, 'demek ki Türk'ün boğazını sıkınca elinden her şey alınabiliyormuş' gibi bir kışkırtıcı fikir de uyanabilir ve bu da her zaman için terörü besleyen kuvvetli bir damar demektir. Bunun yanında, teröre destek veren iç finans kaynakları, uyuşturucu ve mafya tarzı örgütlenmeler de yok edilecek şekilde çökertilmelidir. Ayrıca, terörün dış kaynaklarına karşı ise, harici destek ve finans sağlayan kaynaklar üzerinde, devletin kesin kararlı ve gerekirse 'misli ile karşılık verme' politikası son derece etkili rol üstlenecektir. Bu konularda ve aşağıda bir kısmını tekrar edeceğim üzere Büyük Birlik Partisi olarak Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a ulaştırdığımız 'Terörle Mücadele Raporumuz maalesef yeterince dikkate alınmamıştır.
Bugün karşılaştığımız olaylar bizim terörle mücadele programımızın önemini artırmıştır. Bu sebeple; bu rapordan bazı bölümleri bir kere daha ifade etmekte ve hatırlatmakta yarar görüyorum. Unutulmamalıdır ki insan düşündüğü, devlet koruduğu müddetçe mevcuttur."
"BBP İKTİDARINDA TERÖR BELASININ KÖKÜ KAZINACAK" BBP iktidarında terör belasının kökünü kazıyacaklarını söyleyen Yazıcıoğlu, 'vur-kaç' taktiği uygulayan bölücü örgüte karşı 'mobil birlikler' kurulmasını, Türkiye'nin Gabar'a sırtını dayayacak şekilde bir 'tampon bölge' oluşturmasını, idam cezasının geri getirilmesini önerdi. Yazıcıoğlu, şunları kaydetti:
"Çete faaliyetlerine ve gizli örgütsel terör eylemlerine karşı, düzenli ordularla açık mücadele stratejileriyle netice almak mümkün değildir. Terör örgütü, vur-kaç taktikleri ile korku, panik ve dehşet yaratarak sansasyonel eylemlerle zarar vermekte ve sesini duyurmaktadır. Bu itibarla uzun süre uykuda kalan, fırsat bulunca terör eylemi yapan, hücreler halinde şehir ve kırsalda faaliyet gösteren, gündüz tarlada çiftçi ve fabrikada işçi olup gece mayın döşeyen bir oluşuma karşı mücadele; istihbarat,
takip, tespit ve elebaşlarını imha görevi yapacak, inisiyatif alabilecek ve koyabilecek iyi yetiştirilmiş personelle yapılmalıdır. Bunun adına 'mobil birlikler' diyorum. Çok iyi yetiştirilmiş asker ve emniyet personelinden müteşekkil olacak tamamen yasal ve hukuk güvencesinde olacak birimler ihdas edilmeli. Bunlar, terör örgütünün taktik, metot strateji ve eylem niteliklerini bilen, buna göre vatandaştan teröristi ayıracak ve vatandaşa zarar vermeden enterne edecek yeteneklere sahip olacaktır. Sadece
militan unsurlarla değil, onlara lojistik destek ve para veren yurt içi ve dışı tüm unsurlarla karşı, öncesi sonrası veya okyanus ötesi diye ayırmadan etkin ve kararlı mücadele edilmeli. Sabit karakol sistemi değiştirilmelidir. Belirli ve güvenlikli lojistik ve intikal merkezleri dışında karakol olmamalıdır. Stratejik noktalara sızarak konuşlanan geçici ve hareketli timlerle bu ihtiyaç karşılanmalıdır."
"Mevcut sınırlarımız terörle mücadelede Türk Silahlı Kuvvetleri'ne dezavantaj sağlamaktadır. Bunun için terör yok edilinceye kadar Türkiye Gabar'a sırtını dayayacak şekilde bir tampon bölge oluşturmalıdır" diyen Yazıcıoğlu, "Bakın bugün de hala geçerliliğini koruyan, Türkiye ile Irak arasında 1946 yılında imzalanan dostluk ve sınır anlaşmasına göre her iki ülke sınırları içerisinde bulunan 75 km'lik bir bölge içerisinde eğer komşu ülke o bölge içerisinde asayişi sağlayamıyorsa kendi aleyhine saldırılara
maruz kalan ülkenin sıcak takip yapabilme hakkını kabul etmektedir. Bunun için terör yok edilinceye kadar Türkiye Gabar'a sırtını dayayacak şekilde bir tampon bölge oluşturmalıdır. Sınırlarımız bizzat Türk uydu sistemleri tarafından takip edilmelidir. Aynı zamanda Uydudan kontrol edilecek sensörler aracılığı ile mayın taramaları yapılmalıdır. Terör suilar üzerinde, devletin kesin kararlı ve gerekirse 'misli ilçları için idam mutlaka geri getirilmelidir. Teslim olmayan her terör örgütü üyesi ve elebaşları
yaptıkları zulmün karşılığının idam olduğunu muhakkak bilmelidir. Türkiye bu kadar tecrübeden sonra başta ABD olmak üzere istihbarat işbirliği ve paylaşımına güvenerek hareket etmemelidir. Mutlaka kendi bağımsız istihbarat örgütü ile bu mücadeleye devam etmelidir. İstihbarat birimleri arasında koordinasyonu sağlayacak ve değerlendirilecek bir yapı kurulmalıdır" şeklinde konuştu.
"TÜRK ASKERİ İLE EŞKIYAYI AYNI KEFEYE KOYAN BU ZİHNİYETİ ŞİDDETLE KINIYORUZ" Terörizmle mücadele için uzun vadeli ve sürdürülebilir bir programı uygulamaya konulması gerektiğini belirten BBP lideri, "Terör örgütünün istismarlarını önlemek ve insan kaynağını kurutmak zorundayız. Bu sebeple göçü önleyecek, insanları doğduğu yerde üreten, çalışan, mutlu olan kişiler olarak yaşatacak ekonomik tedbirler almalıyız. En ücra noktalara kadar eğitimi götürmeliyiz. Ortak milli ve manevi değerlerimiz etrafında bir aidiyet duygusu oluşturulmalıdır ve milli kimlik bilinci güçlendirilmelidir.
Okullarımızda terörün yakıcı ve yıkıcı yönlerini iyi anlatacak dersler verilmelidir. Teröre ve terörizme karşı psikolojik harekat iyi yönetilmelidir. Ortak tavır refleksi sağlanmalıdır" dedi.
"Bugün Türk askeri ile eşkıyayı aynı kefeye koyan bu zihniyeti şiddetle kınıyoruz" diyen Yazıcıoğlu, şunları kaydetti:
"DTP, devletin içine yerleştirilmiş 'yemlenen' ve 'sulanan' Truva Atı'dır. Soyadı ve mantalitesi (zihniyeti) ile büyük çelişki ortaya koyan DTP Genel Başkanı 'Çatışmalı ortam devam ettiği müddetçe gerek PKK'lı olsun, gerek asker veya köy korucusu olsun bu insanların yitirildiğini görüyoruz. Biz hiçbir insanın ölmesini istemiyoruz' demiş. Bugün Türk askeri ile eşkıyayı aynı kefeye koyan bu zihniyeti şiddetle kınıyor ve TBMM içinde bu insanların varlığını ciddi bir çelişki olarak görüyorum. Biz teröre
bulaşmamış terörle organik ve inorganik bağ kurmamış, terörü bir mücadele ve muhalefet aracı olarak tasvip etmemiş her siyasal organizasyonun kapatılmasına karşıyız. Ama bunlar pişkin pişkin hala, ortak akıldan, uzlaşmadan ve demokratik siyasetten dem vurmaya devam ediyorlar. DTP'li milletvekilleri, belediye başkanları ve parti yöneticileri, terörist başı Abdullah Öcalan'ın Suriye'den çıkarılışının yıldönümü olan 9 Ekim günü Lice ilçesindeki dağlara yürüyüş yapacaklarını duyurdu. Buradan bunları uyarıyorum.
Bu milletin içine nifak tohumları ekmeyi bırakın. Bu ülkede toplumsal gerilime malzeme verecek eylemlerden vazgeçin. Bunlar Kürt vatandaşlarımızın temsilcileri değildirler. Bunlar her türlü dış müdahaleye açık, barış sözcüğünün masumiyetini kullanarak teröre hizmet eden, insanlık düşmanı ve ipleri başkalarının elinde olan kuklalardır."
Ülkede iç çatışma oluşturmak üzere hazırlanan her türlü provokasyona karşı dikkatli olunması gerektiğini belirten Yazıcıoğlu, "Bütün BBP mensupları ve vatandaşlarımız terörün ülkemizi bölmek ve parçalamak hedefini bir an için akıldan çıkartmamalıdır. Teröre ve terörizme karşı en iyi silah doğulusu-batılısı, kuzeylisi-güneylisi ile birbirimize kenetlenmemiz ve sıkı bi r üzerinde, devletin kesin kararlı ve gerekirse 'misli ilr milli birlik ve beraberlik sağlamamızdan geçiyor. Unutmayalım ki Kürt, Türkmen, Alevi, Sünni, Laz, Çerkez hepimiz bir milletin mensuplarıyız ve kardeşiz. Ortak düşmanımız bölücü terör örgütüdür. Ülkemizde bir iç çatışma oluşturmak üzere ve hazırlanan her türlü provokasyona karşı dikkatli ve uyanık olmalıyız. Öfke ve acılarımız şuursuz ve fevri hareketlere meydan vermemelidir. Terörle mücadelede ve teröre karşı tepkide farklı mezhep ve aşiretlerimizin ortak tavır geliştirebilmesi en güçlü silahımızdır. Her şeye rağmen milli bilinç ve birliğimizin ortaya çıkaracağı enerji bölücü ihaneti kahredecektir. Türk Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olarak ebed-müddet yaşayacaktır" ifadelerini kullandı.