Koronavirüs salgını sebebiyle 25-26 Temmuz tarihine ertelenen Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nın (YKS) tarihi bir kez daha değişti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, YKS'nin bir ay öne alınarak 27-28 Haziran'da gerçekleşeceğini duyurdu. Liseye Geçiş Sınavı'nın (LGS) tarihi ise 20 Haziran olarak açıklandı.
YKS tarihinin değiştirileceğine dair iddiaların ortaya atıldığı son bir haftadır aday öğrenciler, Twitter üzerinden yaptıkları çokça paylaşım ile sınav tarihinin değiştirilmemesi talebinde bulunmuştu.
Twitter'da açılan #ykstarihinedokunma başlığında 1 milyonun üzerinde paylaşım yer almıştı.
Hem LGS hem de YKS tarihinde yapılan bu değişiklik hem eğitimciler hem de adaylar tarafından çokça eleştiriye uğradı.
BBC Türkçe'ye konuşan eğitimciler, koronavirüs salgını ile birlikte hali hazırda çok stresli bir süreçte sınava hazırlanan gençlerin çalışma takvimlerini etkileyecek her türlü değişimden son derece olumsuz etkileneceğini söylüyor.
Öğrencilerin kaygı bozukluğu, çalışmalarını yetiştiremeyecek olma endişesi ve koronavirüs salgını ile birleşen bir 'hiçlik duygusuna" kapılarak çalışmaya dair motivasyonlarını kaybedecekleri değerlendiriliyor.
Veli Der Başkanı İlknur Kaya, velilerin ve öğrencilerin bu karar sonrasında ciddi bir moral bozukluğu yaşamakta olduğunu ve asıl olarak sınav esnasında koronavirüs bulaşması kaygısı içerisinde olduklarını söylüyor.
Veliler, öğrenciler ve eğitim çevrelerinde bu değişikliğin bilimsel ve pedagojik bir karar olmaktan öte, turizmi canlandırmak için atılan "ticari" bir adım olduğu fikri öne çıkıyor.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk dün LGS hakkında açıklamalarda bulundu ve sınavlara ilişkin kararların birçok kurum tarafından istişare edilerek alındığını belirtti.
YKS ile ilgili kararların YÖK tarafından alındığını hatırlatan Selçuk, LGS hakkındaki eleştirilerle ilgili yorum yapmazken sınava dair şu bilgileri paylaştı:
"LGS sınavına her öğrencimiz kendi okulunda girecek. Sınav bilgileri e-okul üzerinden açıklanacak. Sınav merkezleri dezenfekte edilecek. Öğrencilere maske temin edilecek. Fotoğraflı kimlik şartı aramayacağız."
"Sınav 2 oturumda olacak. Buradaki boşlukta da öğrencilerimiz okul bahçesine çıkacak. Fakat veliler ile öğrenciler birlikte olamayacak, öğrencilerimizin yanında rehber öğretmenler olacak."
YKS tarihinin açıklanmasını ardından gelen tepkiler üzerine Twitter hesabından bir açıklama yapan YÖK Başkanı Yekta Saraç ise bu değişikliğin "adayların lehine" olduğunu söyledi.
Her anlamda normalleşme sürecinin başladığını belirten Saraç, "öğrencilerin üniversite tercihleri, bu tercihler için ayrılacak vakit, kayıt, yerleşme ve eğitim öğretim için ayrılması gereken süre dikkate alındığında" adaylar için en uygun tarihin Haziran sonu olduğunu ifade etti.
Saraç ek olarak, bu yıl sınava girecek öğrencilerin geçtiğimiz yıllara nazaran lise son sınıf ikinci dönemin tüm derslerinden muaf olacaklarını, sınav süresinin 30 dakika artırıldığını ve baraj puanın 180'den 170'e çekildiğini duyurdu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da benzer bir şekilde Twitter hesabından yaptığı açıklamasında "#yks2020, ilk açıklandığı tarihten 1 hafta sonrasına ertelendi. Ancak bu sınavda müfredattaki önemli bir kısımdan muaf olacaksınız. Ayrıca sınav süresini de artırdık. Bunun yanında barajı 10 puan düşürerek 170'e çektik. Bu yılki maraton inşallah çok daha rahat geçecek" dedi.
Saraç, "Görüldüğü üzere bu yılki sınav, bu yılki aday öğrencilerimiz için geçtiğimiz yıla ve gelecek yıla oranla oldukça avantajlı bir sınav olarak formüle edilmiştir" dese de eğitim çevreleri ve öğrenciler aynı fikirde değil.
Kararın öğrenciler arasında büyük bir motivasyon kaybı ve güvensizlik hissine yol açtığını söyleyen Veli Der Başkanı İlknur Kaya Bahadır, bu kararda bilimsel göstergelerin dikkate alınmadığına dair ortak bir kanı olduğunu söylüyor:
"Sınav tarihlerinin sürekli değiştiriliyor olması çocukların konsantrasyonlarını ve dengesini bozuyor. Bu kararla birlikte herkesin çok morali bozulmuş durumda. Veliler kendilerini de çocuklarını da güvende hissetmiyorlar. Bilim Kurulu kararlarının kamuoyu ile paylaşılmıyor olması kaygı yaratıyor."
Barajın 170 puana indirilmesi ve sınav süresinin yarım saat uzatılmasının kısmi bir rahatlama sağladığını söyleyen Bahadır, ailelerdeki esas kaygının çocuklarının güvenliği olduğunu ifade ediyor:
"Velilerin ve öğrencilerin moral ve konsantrasyonları bozuldu, ancak birinci kaygı bu değil. Veliler esas olarak çocuklarına sınav esnasında virüs bulaşmasından endişe ediyor. Ortada hala salgın tehlikesinin ortadan kalktığına dair bilimsel bir veri ya da açıklama olmadığını düşünen aileler, çocuklarının bu ortamda kalabalık sınıflarda sınava girecek olmasından kaygılanıyor."
Bahadır'ın ifade ettiği bir diğer memnuniyetsizlik ise bu kararın eğitim adına değil "ticaret" adına alınmış bir karar olduğuna inanılması:
"Veliler arasında sınavın öne alınma sebebinin Turizm Bakanının baskısından kaynaklandığı düşünülüyor, kendi aralarında çok yoğun bir şekilde bu konuşuluyor. 'Çocuklarımız üç kuruşa feda ediliyor' diyorlar. Sınavın yapılabildiğini, dolayısıyla normalleşme sürecinin ilerlediğini gösterebilmek için çocuklarının propaganda aracı olarak kullandığına inanıyorlar."
Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Başkanı Oğuz Özat, birçok öğrencinin çalışmayı bırakacak ölçüde motivasyonunu kaybettiğini düşünüyor.
Sınav tarihlerinde yapılan değişikliklerin öğrencinin kaygısını yükselteceğini ve psikolojisini olumsuz etkileyeceğini ifade eden Özat, özellikle bu yaş grubundaki öğrencilerin bu karardan travma düzeyinde etkilendiğini kaydediyor:
"Programda yapılan değişiklikler stres yaratır, kaygıyı yükseltir. Yapılacak işten vazgeçme, sönme davranışları da gözlenebilir, daha farklı yönelimler de ortaya çıkabilir. Her insanda farklı semptomlarda olumsuz davranışlar ortaya çıkabilir."
"Süreç içerisinde üç farklı sınav tarihi belirlendi. Bu, öğrenci açısından güdülenme eksikliği ve motivasyon sönmesi gibi davranışları ortaya çıkaracaktır, stresi arttıracaktır. Konuları tekrar etmeye başlamış üst başarı düzeyindeki öğrencilerin planlarının bozulmasına neden olacaktır."
Özat da bu kararın "pedagojik bir gerekçesi olmadığı" fikrini savunuyor:
"YÖK de MEB de pedagojik nedenlerle öne çekildiğini söylemiyor. Hatta Milli Eğitim Bakanı 'Konu bizimle alakalı değildir' diyerek geçiştirdi. Dolayısıyla eğitimle ilgili sebeplerle ilgili değil, ticari sebeplerle değişikliğe gidildiği görülüyor. Yani bu öğrenciler sınava hazırlandıkları için aileleri ile otellere mi gitmeyeceklerdi? Turizme katkı mı sağlamayacaklardı? Bu mu düşünülmüştür?"
"En küçük okulda 300 aday sınava girecek, velilerle birlikte yaklaşık bin kişi olacak" diyen Özat, "Okullarda sosyal mesafeyi kim ayarlayacak?" diye soruyor ve salgın riski tamamen bitmeden sınav tarihinin değiştirilmemesi gerektiğini savunuyor.
Rehber Öğretmeni Zehra Kulalı Gezici de "Öğrenciler sınav esnasında maske takmak zorunda kalacaklar. Aileler sürekli 'Sosyal mesafeyi koru' diye uyarılarda bulunacaklar. O stres altında çocukların pandemiyle ilgili uyarıları dikkate alabileceğini asla düşünmüyorum" diyor.
Gezici, öğrencilerin hali hazırda çok stresli bir süreçte sınava hazırlanmakta olduğunu hatırlatırken ek olarak sınavı erken tarihe almanın öğrencilerde kaygıyı artırdığını ifade ediyor:
"Çocukların ergenlik sürecine girdiği hem kendisiyle hem çevreyle çatışma yaşadığı zor bir dönemdir. Okul çağında panik atakla ilgili ya da psikolojik destek alma gerekliliği hissedilen sınıf düzeyi maalesef sekizinci sınıfa inmiş durumda. Bu süreç korona salgınıyla da birleştikten sonra tüm öğrenciler için daha büyük bir kaygıya dönüştü."
"Pandemi süreci maalesef herkeste bir hiçlik duygusu yaratıyor. Motive olmanın, yaşama bağlanmanın ve umut etmenin zaten güçleştiği bu dönemde, duygu durumları hali hazırda zaten inişli çıkışlı olan gençler planlarındaki değişikliklerden daha çok etkilenirler ve depresyona girebilirler. Yaptığı planlamada bir anda elinden bir aylık süre alınan öğrencilerde çalışmalarını yetiştirememe kaygısı çok daha yoğun şekilde yaşanır."
Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, salgın tehlikesinin geçtiği bilim insanlarınca açıklanmadan herhangi bir sınav yapılmasının kabul edilemez olduğunu ve kamuoyunda bu kararın bilimsel veriler neticesinde alınmış bir karar olmadığına dair ciddi kaygılar görüldüğünü söylüyor.
Aydoğan bu tartışmanın günlerdir kamuoyunu ve özellikle sınava hazırlanan öğrencileri meşgul ettiğini hatırlatarak bu kararın, öğrencilerin itirazlarına rağmen alındığını ve öğrencilerin taleplerinin göz ardı edildiğini belirtiyor:
"Turizm şirketlerinin kârı üzerinden alınmış bir karar olduğunu görüyoruz. Öğrencilerimizin geleceği turizm şirketlerinin kârının üzerindedir. Böyle bir karşılaştırılmaya gidilmesi bile akıl almaz bir durumdur."
Sınav kararının 'salgın tehlikesinin geçtiği bilim insanlarınca açıklanana dek' ertelenmesi gerektiğini savunan Aydoğan, MEB'in bir kurul oluşturarak tekrar sınava ilişkin yeni bir planlama yapması gerektiğini ve uzaktan eğitimin öğrenciler arasında yarattığı eşitsizliklerin de dikkate alınması gerektiğini kaydediyor.
Uzaktan eğitim sürecinde özel okullar ve kamu okulları arasında, kamu okullarının olanak farklılıkları nedeniyle kendi arasında, kırsal kesimde yaşayan öğrencilerle kentlerde yaşayan öğrenciler arasında eğitime erişimde çok ciddi farklar olduğunu ifade ediyor.
PANDEMİ NEDİR? - Pandemi nedir, ülkeleri nasıl etkiler?