HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Yüksek tansiyonda körlük tehlikesi

Ölümlere yol açan sebepler arasında hipertansiyon dördüncü sırada yer alıyor. Yüksek tansiyonun en çok etkilediği organlardan biri de göz. Retinadaki damar tıkanıklığının en önemli sebepleri arasında sayılan hipertansiyon, özellikle teşhisinde gecikildiği zaman tehlike doğurabiliyor Tıp dilinde "hipertansif retinopati" olarak adlandırılan bu hastalığın en önemli özelliği, başlangıçta bir şikayete sebep olmaması.

Yüksek tansiyonda körlük tehlikesi

Acıbadem Göz Sağlığı Merkezi Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Yusuf Durlu yaptığı açıklamada, hipertansiyonun, gözde retina damarlarında daralma, kalınlaşma, sertleşme, kanama ve ödem gibi değişikliklere yol açtığını, kontrolsüz hipertansiyonun da görme sinirinde ödem yaparak görme kaybına sebep olduğunu belirterek, "Bu açıdan rutin göz muayenesi sırasında, göz bebeğinin ilaçlarla geçici olarak genişletilmesiyle göz dibi incelemesi, ağ tabakasındaki damar değişikliklerinin erken teşhisi yönünden önemlidir" dedi.

GÖRME KAYBI YARATABİLİR

Başlangıçta, retina damarlarında daralma, kalınlaşma ve sertleşmenin herhangi bir göz şikayetine yol açmadığını, ancak retinopatinin ileri dönemlerinde ve özellikle sarı noktada sızıntı kanama ve görme sinirinde ödem olduğunda, görme kaybı, görme kalitesinde bozulma, gözde uçuşmalar ve siyah noktaların belirmesi, eğri görme, ışık çakması gibi belirtiler meydana geldiğini anlatan Doç. Dr. Durlu, "Bu belirtilerin görülmesi, aynı zamanda hastalığın ilerlediğinin bir göstergesi. Bu şikayetlere diğer göz hastalıklarında rastlanabildiğinden tanının kesinleştirilmesi gerekiyor" diye konuştu.

Doç. Dr. Yusuf Durlu, hipertansif retinopati hastalığının erken aşamasında hastanın yıllık periyodik kontrollerinin yapıldığını ve kardiyolojik takiplerin önerildiğini ifade ederek, "İleri dönemde, hipertansif retinopati hastalığında retina kanaması, ödem ve damar tıkanıklığı tespit edilirse o zaman göz anjiyosu çekilmesi gereklidir. Göz anjiyosu, zararsız toksik olmayan ve geçici olarak vücudu sarıya boyayan özel bir floressein ilacının koldaki toplardamardan verilmesiyle yapılır. İlaç verildikten 10-15 saniye sonra, göz arkasındaki ağ tabakadaki damarlar, özel bir dijital kamerayla görüntülenir ve bu bilgiler bilgisayara aktarılır" dedi.

Gerekli görülen hastalara 'argon lazer' tedavisi uygulandığını kaydeden Doç. Dr. Durlu, "Argon lazer gereken hastalarda göz, damlayla uyuşturulur, hasta uygulama sırasında herhangi bir ağrı, sızı duymaz. Argon lazer tedavisi yapılan hastaların hastanede yatmasına gerek yoktur, tedavi poliklinikte yapılarak hasta evine gönderilir. Eğer gerekirse, mükerrer seans lazer uygulamaları yapılır. Argon lazer tedavisinden sonra sarı noktadaki ödem azalmışsa görme kalitesi iyileşebilir. Şeker hastalığına bağlı ağ tabaka hastalığında olduğu gibi, retinopatiye yol açan hipertansiyonun kontrol altına alınması, yapılması planlanan göz tedavisini de kolaylaştırır" diye konuştu.

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler