İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında 4. Kara Havacılık Alay Komutanlığı'ndan helikopterlerle hareket ederek İstanbul çevresinde kalkışmaya katılan ve bir kısmı daha sonra Yunanistan'a kaçan subayların da aralarında bulunduğu 9'u tutuklu, 8'i firari 19 eski havacı asker hakkında açılan davanın iddianamesindeki detaylar ortaya çıktı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca hazırlanan ve sunulduğu mahkemece kabul edilen iddianamede, 4. Kara Havacılık Alay Komutanlığı'ndan havalanan helikopterlerin ve içindeki askerlerin eylemlerine yer verildi.
Darbe girişiminin başarısızlığa uğramasından sonra 8 sanığın TSK' ya ait askeri helikopterle Yunanistan'a kaçmaları ve iltica talebinde bulunmaları gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların ''FETÖ silahlı terör örgütüne üye olma'' suçunu işledikleri kanaatine varıldığı anlatılan iddianamede, sanıkların askeri helikopterle Yunanistan'a kaçma planları ve rotaları anlatıldı.
Helikopterin teslim edildikten sonra olay yeri inceleme tarafından yapılan işlemlere de yer verilen iddianamede, sanıkların helikopterdeki "Dost düşman tanıma kodu'' cihazını montaj yerinden söktükleri, 20 bin dolar değerindeki gece görüş dürbününü aldıkları kaydedildi.
İddianamede, darbe toplantılarında 4. Kara Havacılık Alayı'ndan kalkacak helikopterlerle stratejik öneme haiz bazı bölgelere ve bazı medya kuruluşlarına ait binalara takviye personel sevk edilmesinin kararlaştırıldığı ifade edilerek, sanıkarın 4 farklı helikopterle 4. Kara Havacılık Alayı'ndan havalanarak darbeci askerlere destek olmak amacıyla İstanbul'un muhtelif bölgelerinde faaliyetlerde bulundukları vurgulandı.
- Cumhurbaşkanı'na suikaste giden helikopter de bu alaydan kalktı
İddianamede, söz konusu alaydan havalanan (14306 kuyruk numaralı) bir helikopterin ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast yapmaya giden timlerin intikalinde görev yaptığının tespit edildiği kaydedilerek, Muğla'da yargılanan sanıkların cezalandırıldığı hatırlatıldı.Sanıklar Ahmet Güzel (1. Pilot), Gençay Böyük (2. Pilot) ve Rıfat Çelik'in (teknisyen) "11306" kuyruk numaralı askeri helikopterle silahlı ve teçhizatlı 7 Harp Akademisi öğrencesi ve 15 astsubay öğrenciden oluşan timi takviye amacıyla Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü Yerleşkesi'ne götürdüğü anlatılan iddianamede, sanıkların emniyet güçlerinin ateşle karşılık vermesi üzerine yerleşkeye inemedikleri aktarıldı.
İddianamede, helikopterdeki askerlerin uzun namlulu silahlarla vatandaşların üzerine ateş açması sonucu Mehmet Güder'in öldüğü, Ali Kara'nın yaralandığı belirtildi.
Sanıklar Süleyman Özkaynakçı, Abdullah Yetik ve Mesut Fırat'ın iki rütbeli subay, Hava Harp Okulu öğrencilerinden oluşan 16 kişilik tim ve teknik bilgiye sahip sivilleri, helikopterle Yeşilköy Havalimanı'ndan alarak Casper Plaza'nın çatısına indirdiği anlatılan iddianamede, bu helikopterden açılan ateş sonucu da Ali Ayran ve İlhan Yiğit'in yaralandığı kaydedildi.
- Eski yüzbaşının adresinde 1 dolar çıktı İddianamede, Yunanistan'a kaçan eski Pilot Yüzbaşı Ferudun Çoban'ın Ankara'daki adresinde yapılan aramada, iki adet 1 dolar ile FETÖ kapsamında kapatılan Fatih Üniversitesi'ne ait kimlik kartları bulunduğu belirtildi. Eski Teğmen Halil Can Akbaş'ın iş yerinde yapılan aramada, "17-25 Gizlenemeyen gerçekler" yazılı bir derginin sayfası bulunduğu kaydedildi. Sanıkların ifadelerine de yer verilen iddianamede, eski Astsubay Mehmet Güngör 66. Mekanize Tugay Komutanlığı'na emniyet güçlerinin müdahalede bulunduğunu anlatarak, şunları söyledi:
"Yarım saat, 40 dakika sonra bulunduğumuz kışlanın içinden silah sesleri gelmeye başladı. Hava alacakaranlıktı. Bu 12-13 kişi olduğunu söylediğim kamuflajlı rütbeliler, piyade tüfeklerini alarak aşağıya indi. Bunlar gittikten sonra çatışma sesleri arttı. Yaklaşık 10 dakika sonra eli yaralı yarbay rütbesinde biri geldi. Yarbay bu 12-13 kişiden biriydi. Bize 'Nizamiyede iki kişiyi vurdum.' dedi ve vurduğu kişilere küfretti. Bu iki kişinin de polis olduğunu, polislerin de kışladan içeri girdiğini söyledi. Pilotlara 'Kaçın, canınızı kurtarın.' dedi. Biz 4 kişi 'Polislere teslim olalım.' şeklinde konuşmaya başladık. Ancak bize ateş edilebileceğini düşündük. Bu nedenle teslim olmaktan vazgeçtik. Pilotlar camdan atlayarak kaçıyorlardı."
Eski Astsubay Rifat Çelik de ifadesinde, helikopterle havalandıklarını belirterek şunları kaydetti:
"WhatsApp grubumuzda hep paylaştım. Son kalkışımızda da 'Uçmak istemiyorum, gelin beni kurtarın.' şeklinde mesajlar yazdım. Korkuyordum. Adını daha sonradan öğrendiğim ve 66. Mekanize Tugayı olan yere saat 00.00-00.30 sularında iniş yaptık. Bölük komutanıma 'Komutanım ne olur beni kurtarın.' diye bir mesaj yazdım. O da 'Pilotun kim?' diye sordu. Ahmet Güzel olduğunu söyleyince çok kısa bir süre sonra bölük komutanım Sercan Güngör, Ahmet Güzel Binbaşı'yı telefondan aradı. Ahmet Güzel Binbaşı 'Sen kimsin?' diye sordu, o da kendini tanıttı ve 'Rifat'ı serbest bırak.' diye konuştu. Ahmet Güzel Binbaşı 'Rifat kim?' diye sorunca, Sercan Yüzbaşı 'Yanındaki teknisyeni tanımıyor musun?' diye çıkıştı. Bunun üzerine Ahmet Güzel bana 'Senin adın Rifat mı?' dedi. Akabinde Sercan Yüzbaşı'ya küfür edip telefonu kapattı. Sonrasında bana dönerek 'Bunca işin arasında seninle mi uğraşacağım.' dedi. Bu kez yanındaki sivil kişiye 'Abi bu iş böyle olmayacak, başaramayacağız.' şeklinde konuştu. Sivil kişi ise 'Ahmet moralini bozma bu işin sonunda ya çelenk var ya idam sehpası var, bunları bilerek yola çıktık.' diye cevap verdi. Bu şekilde aralarında tartışma çıktı."
- İddianamede görüntülere yer verildi İddianamede, 66. Mekanize Tugay Komutanlığı'na 16 Temmuz 2016'da saat 05.30 sıralarında emniyet güçlerinin müdahalede bulunması ve bunu fark eden 4. Kara Havacılık Alayı personeli 12 sanığın merdivenlerden aşağıya inme görüntülerine yer verildi. İddianamede görüntülere ilişkin şu ayrıntılar anlatıldı:
"Sanıklar Ahmet Güzel, Abdullah Yetik, Gençay Böyük, Süleyman Özkaynakcı ve Fatih Mandacı'nın elinde silah olduğu, sanık Uğur Uçan'ın merdivenleri indiği esnada sağ elini göğsüne doğru uzattığı fakat göğüs kısmından ne aldığının görülmediği, sanık Mehmet Güngör'ün çantasının altından silah namlusuna benzer bir cismin gözüktüğü fakat ne olduğunun tam olarak belli olmadığı, bu görüntülerden sonra sanıkların 11308 kuyruk nolu helikoptere binerek 66. Mekanize Tugayı'ndan ayrıldıkları görülmüştür. Kamera kayıtları üzerinde yapılan incelemede, darbe teşebbüsüne iştirak eden 4. Kara Havacılık Alayı personeli sanıkların bir başka birlik olan 66. Mekanize Tugayı'nda rahat hareket ettikleri, harekat merkezi ile irtibat halinde olarak aldıkları emirler doğrultusunda görev yaptıkları anlaşılmaktadır."