Türkiye'de sadece iki üniversite pandemi sürecinde yüz yüze eğitim ve sınav yapmaya başladı.
Ankara'da Atılım Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi'nde yüz yüze eğitim ve uzaktan eğitim bir arada gerçekleşiyor, sınavlar ise tamamen yüz yüze yapılıyor.
BBC Türkçe'ye konuşan üniversite yetkilileri, üniversitelerde uzaktan eğitim sürecinde yaşanan eğitim kaybının ciddi sonuçlar doğurduğunu, online sınav güvenliğinin sağlanamadığını ifade ediyor. Öğrenciler ise hem kendileri hem de aileleri açısından kaygılı olduklarını söylüyor.
2020-2021 eğitim-öğretim yılı güz döneminde Atılım Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi, eğitimin kısmen uzaktan kısmen yüz yüze yürütülmesine, sınavların ise tamamen yüz yüze olmasına karar verdi.
20 yaş altına sokağa çıkma kısıtlaması getirilen 18 Kasım'daki İçişleri Bakanlığı genelgesinde, "Yüz yüze eğitime devam eden ve bu durumunu belgeleyen üniversite öğrencileri" istisna kapsamına alındı.
BBC Türkçe'ye konuşan üniversite yetkilileri bu kararın eğitimin kalitesini korumak için alındığını söylese de öğrenciler endişeli.
Atılım Üniversitesi kampüsünde konuştuğumuz öğrenciler, üniversitenin şehir merkezine yaklaşık 30 km uzak olması nedeniyle çoğu öğrencinin toplu ulaşım kullanmak zorunda kaldığını söylüyor.
Bir son sınıf mühendislik öğrencisi, altı dersinin tamamının yüz yüze eğitimle yapıldığını ve her gün üç araç değiştirerek okula geldiğini anlatıyor:
"Derse girdiğim sınıflar 16-20 kişilik ama sınav olduğu zaman bu sayıyı 50'yi geçiyor. Bir gün önce yan yana ders işlediğim arkadaşlarım, bir gün sonra hastalanıp okula gelmemeye başlıyor. Temaslı olsa bile bunu saklayıp derslere gelmeye devam edenler oluyor, çünkü son sınıfta laboratuvar dersleri sınıfta işleniyorsa, gelmek zorundasınız.
"Hem derslerde hem sınavlarda pencereler açık olmak zorunda. Bu yüzden montla oturuyoruz ama fayda etmiyor. Maskeyle dersi dinlemek çok zor, bir de soğuk… Sınavda ellerinizin donduğunu düşünün. Ne kadar kat kat giyinseniz de değişmiyor. Sabah burası maksimum 3 derece oluyor."
Bir başka son sınıf öğrencisi, "Bir hocamız virüs kaptığı için şu an okula gelemiyor. Geçen hafta kötüleştiği için online dersi de yapamadı. Okul yönetimi tarafından atılan mailde hocanın virüsü okuldan değil dışardan kaptığı söylendi" diye anlatıyor.
Mamak'ta ailesiyle birlikte yaşayan bir öğrenci ise metro ve otobüs kullanarak okula 45 dakikada gelebildiğini söylüyor:
"Bana yazık değil mi? Sağlığımdan endişe ediyorum. Ne zaman pozitif olacağımı ya da taşıyıcı olup olmadığımı bilmiyorum. 65 yaş üzeri anneannem ile beraber yaşıyorum. Okula gidip gelerek onları tehlikeye atmak istemiyorum.
"Pozitif ya da temaslı olduğu halde semptom göstermediği için bunu saklayarak okula gelmeye devam eden öğrenciler var. Dönem başladığından beri hem toplu ulaşımda hem de okulda çektiğim fotoğraflar ile CİMER'e şikâyet dilekçesi yazdım, rektöre dilekçe yazdım, HES uygulamasından ihbarda bulundum ama maalesef hiçbir sonuç alamadım."
Başka bir üçüncü sınıf öğrencisi ise sınavlarda sosyal mesafenin sağlanamadığından şikâyet ediyor:
"Küçücük bir sınıfta 30 kişi sınava girdik. Hatta bir arkadaşım o gün test vermişti ancak sonucu henüz çıkmadığı için sınava gelmek zorunda kaldı.
"Sınıfta 30 kişi olduğunu görünce insanları riske atmamak için sınava girmeden evine döndü. Sınavlarda sosyal mesafe yok diye şikâyet edince bu kez de okul koridorlarına sıra koymaya başladılar. İster istemez ses oluyor, gürültü oluyor."
Atılım Üniversitesi'nin öğrenci konseyinde yer alan bir öğrenci, geçen haftaki bir sınavına dersin hocasının "Kendimi tehlikeye atamam" diyerek katılmadığını, gözetmen olarak asistanını görevlendirdiğini söylüyor.
Öğrenci rektörlükle yaptıkları görüşmeyle ilgili olarak, "Yaptıklarının tamamen yasal olduğunu ve YÖK'ün kendilerine tanıdığı bu hakkı kullanacaklarını söylediler. Online sınavlarda çok fazla kopya çekildiği ve adil bir sınav ortamı oluşmadığını bahane ediyorlar" diyor.
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Atılım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ az sayıda öğrencinin kayıt olduğu yüzde 10'luk bir dilimdeki derslerin sadece yüz yüze yapıldığını, geri kalanların ise hem online hem de yüz yüze takip edilebildiğini söylüyor.
Üçtuğ, sınavlar haricinde okula gelen öğrenci sayısının yüzde 10-15'i geçmediğini ve kampüsteki günlük vaka sayısının 9-15 arasında değiştiğini belirtiyor:
"Bu sabah riskli olarak çıkan 9 tane öğrencimiz oldu. Ama Sağlık Bakanlığı bu 9-15 kişinin kaçı hasta kaçı temaslı bilgisini vermiyor, sadece 'riskli' olduğunu söylüyor. İki aydır okuldaki bir arkadaşından virüs kapan öğrenci sayısı 5'i geçmedi ve hemen o öğrencilerin sınıfını iki hafta süresince online eğitime çevirdik.
"Geçen dönem öğrenciler için hiçbir şey öğrenmeden geçti ve üniversite eğitimlerinin 8'de 1'i gitti. Salgın hem bu dönem hem de bahar döneminde de devam edecek. Bu durumda eğitimin 8'de 3'ü gitmiş olacak.
"Ülke olarak bir neslin eğitiminin yüzde 40'ını çöpe atmış durumundayız. Bütün sistemler bu risk altında çalışırken neden eğitim feda ediliyor? Kaldı ki biz uçaklar ve iş yerleri ne kadar önlem alıyorsa kampüsümüzde daha fazla önlem alıyoruz."
Konuştuğumuz öğrencilerin hepsi, özellikle sınav zamanlarında okul girişinde yoğunluk olduğu için HES kodu kontrolünün yapılmadığını ifade ediyor.
Üçtuğ, bu sorunu doğruluyor:
"Öğrenciler sınava son dakika geldikleri için zaman zaman girişte HES kodu kontrolünde sorun yaşanabiliyor ancak ateş kontrolü eksiksiz yapılıyor.
"Ayrıca Sağlık Bakanlığı'ndan tüm öğrenci ve çalışanlarımızın HES koduna bağlı risk durumunu günlük olarak alıyoruz.
"Her gün, durumu riskliye dönüşen tüm personel ve öğrencilerimize bir mesaj gönderiyoruz ve riskli oldukları süre içerisinde gelmemeleri gerektiğini hatırlatıyoruz."
BBC Türkçe'nin konuştuğu öğrenciler, Atılım Üniversitesi'nin bu süreçte bazı yurtlarla sadece erkek öğrenciler için anlaşma yaptığını ve bu yurtların ücretlerinin pahalı olduğunu savunuyor.
Üçtuğ ise okulun anlaşmalı olduğu kız öğrenci yurdu bulunmaması konusunda, "bu dönem kız öğrencilerden yeterli yurt talebi olmadığını" söylüyor.
Pandemiye rağmen geçen yıllardan farklı olarak bu dönem servislerin kaldırılması konusunda Üçtuğ, "Hiçbir öğrenci servis kullanmayı talep etmediği için bu yıl servisler kaldırıldı. Yüz yüze derslere devam zorunluluğu koymadık" diyor.
'**Bilkent kampüs içerisinde sefer yapan minibüslerin içi tamamen dolu**'
Öğrenci ve çalışan sayısının yaklaşık 15 bin olduğu Bilkent Üniversitesi'nde bütün stüdyo ve laboratuvar derslerinin yüz yüze yapılıyor, sınavların tamamı yüz yüze gerçekleşiyor.
Bilkent'te psikoloji bölümünde son sınıf okuyan bir öğrenci, okul her ne önlem alırsa alsın yüz yüze eğitim ve sınav sürecinin hem ailesi hem de kendisi için çeşitli riskler barındırdığını düşünüyor:
"Sınav döneminde Türkiye'nin her yerinden 10 bin öğrenci uçaklara, trenlere binip okula geldi ve sınavları verdikten sonra memleketlerine döndü. Aynı günlerde kampüs içerisinde sefer yapan minibüslerin içi tamamen doldu, hatta ayakta giden öğrenciler bile oldu.
"Bilkent'in bize attığı bilgilendirme maillerine göre, sınav döneminden önce haftalık 20 vaka çıkıyorsa ve 10'u öğrenciyse, sınav dönemi sonrası bu sayı haftalık 50-60 kişiye çıktı ve bunların 35-40'ı öğrenciydi."
Öğrenci, bireysel tedbirlerin yeterli olmayacağını ve hastalık kapmaktan endişe duyduğunu şöyle anlatıyor:
"Bilkent yurtlarının tek kişilik oda kapasitesi çok kısıtlı ve siz kadar dikkat ederseniz edin oda arkadaşınız da dikkat etmedikçe bir anlamı kalmıyor. Rektörlük, okula gelmek istemeyen ama kafelere gitmeye devam eden arkadaşlarımız olduğunu söylüyor.
"Benim kafeye giden arkadaşlarım kadar annesi MS hastası olduğu ya da ailesinde kronik rahatsızlık bulunduğu için aylardır evden çıkmayan arkadaşlarım da var.
"2016 senesinde tercih yaparken bir pandemi çıkacağını, dünyada bütün okullar sınavlarını ve derslerini online yaparken Bilkent'in yüz yüze eğitim yapmakta direteceğini tahmin edemezdim. En önemlisi, bu kararları veren rektörlük yetkilileri odalarından çıkıp öğrencilerle yüz yüze görüşmüyor, derslere girmiyor."
BBC Türkçe'ye konuşan Bilkent Rektör Yardımcısı Orhan Aytür, 1 Ekim'den sonra üniversitelerde yapılacak eğitimin formatına dair kararın YÖK tarafından üniversitelere bırakıldığını hatırlatıyor.
Aytür, dönem başladığından bu yana öğrencilerin yüz yüze yapılan derslere daha az ilgi göstermesi sebebiyle şu an çoğu dersin tamamen online olduğunu aktarıyor.
Bilkent Üniversitesi kampüsünde çok sıkı önlemler alındığını söyleyen Aytür, geçen dönemki tecrübelerine göre sınavlar online olarak yapıldığında eğitimde yeteri kadar verim alınamadığını düşünüyor.
7-15 Kasım arasında düzenlenen yüz yüze sınav haftasında tüm öğrencilerin okula gelmesiyle kampüse giriş çıkış yapan öğrenci sayısının ve dolayısıyla kampüsteki vaka sayısının da arttığını belirten Aytür, bu artışın yine de Türkiye genelindeki vaka artışından 'çok daha düşük' olduğunu kaydediyor:
"20 Kasım verilerimize göre kampüste hali hazırda takip edilmekte olan 50 vaka bulunuyor. Bunların altısı akademik personel, 35'i ise öğrenci. 4 bin 500 kapasiteli Bilkent yurtlarında şu an hali hazırda 3 bin 300 öğrenci kalıyor. Kampüste günlük Covid-19 pozitif öğrenci sayısı 5'i geçmiyor.
"Üniversitedeki herkesin HES kodu, kampüse gelmeyen bir öğrenci bile olsa günlük olarak takip ediliyor. HES kodu kırmızıya dönenleri her gün arayarak temaslı mı yoksa hasta mı olduklarını öğreniyoruz.
"Geçen dönem sınavlarımızı mecburen online yaptık. Sınav güvenliği için bütün alınabilecek önlemleri almaya çalıştık ama biliyoruz ki yeterli güvenliği sağlayamıyoruz. Öğrettiğimiz şeyleri düzgün bir şekilde sınayamamak, öğrenmeyi de etkiliyor."