ANKARA(ANKA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kürt sorunu diye bir şey yok" açıklamasını, "Yani bir kere Erdoğan'ın Kürt yurttaşlarımızı biz ve onlar diye ayırması baştan sona ayrımcı bir nefret söylemidir. Erdoğan bu üslubuyla işte bir takım hizmetler yaptık, yaptırtıldı, yaptırtılmadı. Yani devlet yaptığı hizmeti yurttaşının başına kakar mı? Dünkü konuşmasında bütün bunlar var dikkat edin. Peki yani eğer böyle bir sorun yoksa çözüm süreci niye var? Ana soru bu. Ne Kürt sorunu kardeşim ya. Peki çözüm süreci ne? Var mı böyle bir iş? Eğer böyle bir sorun yoksa çözüm süreci de yok" ifadeleriyle eleştirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkanlığında parti genel merkezinde toplanan MYK sırasında Parti Sözcüsü Koç basın toplantısı düzenledi. 7 Haziran seçimlerine doğru Türkiye'nin gittikçe ısınan bir siyasi ortamda yol aldığını belirten Koç, konuşmasına Halepçe'de yaşanan katliama değindi. Halepçe'de bir insanlık trajedisi yaşandığını kaydeden Koç, "Burada da hayatını kaybeden masum birçok genç, kadın, çocuk var ve ne yazık ki Ortadoğu hemen hemen bütün coğrafyasında buna benzer irili, ufaklı vahşetlerin yaşandığı bir coğrafya olmaya devam ediyor günümüzde de. Bunların kurbanlarını rahmetle anıyoruz. Yeni trajedilerin yeni kurbanlar yaratmasının önüne geçmek, Ortadoğu'da sürekli akılcı bir barışın yerleşmesine olanak sağlamak içinde Türkiye'nin başta bölgeyle ilgili dış politikasının akılcılıktan uzak, hayallere dayalı bir takım kafadaki saplantılarla çizilmiş politika olmaktan çıkarak bölge ve Türkiye'nin konumuna uygun gerçeklerle örtüşür halde sürdürülmesi gerektiğinin altını çizmek istiyorum" dedi.
-"NE SENİN MÜKTESEBATIN EKONOMİ KONUSUNDA?"-
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en son söylediği sözler üzerine durmaları gerektiğini kaydeden Koç, "Bunlardan bir tanesi devlet diyor başkanlık sistemini anlatırken 'aynen bir anonim şirket olarak yönetilmeli' diyor. Mantık bu. Ne senin müktesebatın ekonomi konusunda? Askerdeyken kantin işletmeciliğinden sorumlu, birde askerlikten önce bir sucuk imalathanesinde muhasebeye bakmış. Bütün müktesebat bu. Yani devleti, devlet yönetmeyi bir anonim şirket yönetmekle aynı kaba sığdıran bir mantık. Yani bin yıllık devlet geleneğini bir anonim şirkete benzetmesi başlı başına büyük bir talihsizlik. Ama 'Cumhurbaşkanıdır ne söylese yeridir' tarzında bir algıda var toplumda. Yani ne söylerse söylesin söyleme serbest ona. Böyle bir çerçevede konuşuyor" dedi.
-"İŞSİZLİK KONUSUNDA HİÇ ÇIT YOK"-
İşsizlik konusuna da değinen Koç, işsizlikte son 4 yılın rekorunun kırıldığının altını çizdi. Bu verilerin TÜİK'e ait olduğunu kaydeden Koç, "Yani TÜİK verilerinin biraz iktidarı çok rahatsız etmemek üzerine kurulduğunu da herkes biliyor. Rakam yüzde 10,9. Hiçbir ülkeyle kıyaslamıyorum. Yani iş arama umudu olan işsiz sayısı 3 milyon 145 bin kişi. Ey şirket yetkilisi naber? Hiç çıt yok bu konuda. Gençlerde işsizlik oranı yüzde 20,2. Bu kadar eğitimli işsizimizin rakamını da söyledim daha yüksek. Siz ne yapıyorsunuz? Siz yabancılara iş bulma projeleri gerçekleştirmeye çalışıyorsunuz. Yabancılara iş bulma umuduyla teklifler hazırlamaya çalışıyorsunuz. Dünya iş piyasasına çağrı yapıyorsunuz eğitimli insan sayısı yüzde 20,2'sinin işsiz olduğu bir Türkiye'de işte Suriyelilere, yabancılara iş kapısı açmaya çalışacak düzenlemelerle meşgulsünüz" diye konuştu.
-"EĞER BÖYLE BİR SORUN YOKSA ÇÖZÜM SÜRECİ NİYE VAR?"-
Hükümetin Kürt politikasını "havuç sopa politikasına" benzeten Koç şu ifadeleri kullandı:
"Perdenin önünde ya da belli coğrafi bölgelerde farklı söylemler, Türkiye'deki Kürt yurttaşlarımızın eşit hukuku paylaşan eşit birer yurttaş olma taleplerinin önündeki demokratik engelleri kaldırma söylemleri, kucaklama söylemleri, perdenin arkasında her türlü tezgah, ilişki ve bunu ifşa edenlere de şerefsiz, alçak, müfteri suçlamaları hatırlıyorsunuz. Bin bir surat.
Şimdi dün Balıkesir'de Kürt sorunu konusunda bazı açıklamalar yaptı. 'Kürt sorunu yoktur ya. Yani kardeşim ne Kürt sorunu ya artık böyle bir şey yok. Varsa yoksa Kürt sorunu. Ben bunu 2005 yılında Diyarbakır'da söyledim ve bu işi bitirdik, kapattık.' Bu sözler gerçekte Tayyip Erdoğan'ın samimi sözleridir. Kimse bunun seçim taktiği filan olduğunu da söylemesin artık. Bu alışılageldik bir söylem. Bu şuandaki Cumhurbaşkanının belki de zihninin en açık olduğu alanın dışavurumudur. Nereden çıkardınız şimdi bunu diyeceksiniz. Yani bir kere Erdoğan'ın Kürt yurttaşlarımızı biz ve onlar diye ayırması baştan sona ayrımcı bir nefret söylemidir. Erdoğan bu üslubuyla işte bir takım hizmetler yaptık, yaptırtıldı, yaptırtılmadı. Yani devlet yaptığı hizmeti yurttaşının başına kakar mı? Dünkü konuşmasında bütün bunlar var dikkat edin.
Peki yani eğer böyle bir sorun yoksa çözüm süreci niye var? Ana soru bu. Ne Kürt sorunu kardeşim ya. Peki çözüm süreci ne? Var mı böyle bir iş? Eğer böyle bir sorun yoksa çözüm süreci de yok. Erdoğan mantığıyla gidiyorum.
İki gündür Tayyip Erdoğan bu ülkenin 90'lardan çok aşina olduğu bir söylemi tutturmuş gidiyor. Seçim yaklaştı farklı bir kimlik koyacak. Eline anketler geliyor muhtemelen. Giriştiği ve önümüzdeki süreçte kendisini sıkıntıya sokacak bazı söylemlerin önünü alabilmek için farklı bir maske takıyor şimdi söylemlerinde ve farklı ifadelerde bulunuyor. Peki madem böyle bir sorun yok değil mi o mantıktan gidelim. O zaman niye 2 yıldır bize dönüp Cumhuriyet Halk Partisine bunlar çözüm karşıtı suçlamasını getiriyorsun? Yani bin bir surat politikasına aklı sıra devam ediyor. Herkes bunu yiyor ya, herkes bunu yutuyor ya o devam ediyor."
-"EN BÜYÜK İNKARCI VE İMHACI BİZZAT AKP'DİR"-
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün itibariyle zaten olmayan çözüm sürecini tamamen çöpe attığını savunan Koç, "Kürt sorununun çözümü gibi bir dertleri de zaten yoktu, hiçbir zamanda olmadı bunu defaten söyledik. Günü kurtarmaya dönük bir takım yakın siyasi seçim dönemlerinde kendi çıkarına dönük bir takım süslü ifadelerle süreci taşımaya çalıştı. O yüzden AKP bu sorunu sömürmekle kalmadı hem derinleştirdi, hem bölgeselleştirdi, hem de en acısı Ortadoğu'nun karıştığı bir dönemde uluslararasılaştırdı. Bakın bu tespit çok önemli. Türkiye'ye dış politika açısından da büyük yükler, büyük ipotekler yükledi.
Değerli arkadaşlarım, bu çok tehlikeli bir dildir. Başından beri söylüyoruz Erdoğan'ın ve AKP'nin zihniyeti 90'lar zihniyetidir demiştim" ifadelerini kullandı.
Kürt sorunu üzerinden yıllarca siyaset yapıldığını vurgulayan Koç, "Bugün geldiğimiz noktada Türkiye'de şuanda sorumsuz Cumhurbaşkanı noktasında bulunan kişi en büyük inkarcı ve imhacı kişilik olarak karşımıza çıkıyor. Bunu da Kürt yurttaşlarımızın değerlendirmesine sunuyorum. Gizli kapaklı AKP'yle el altından, el arkasından seçim öncesi, seçim sonrası ben Kürtleri temsil ediyorum diye etnik temelde siyaset yapan siyasi yol arkadaşlarına da bunu hatırlatıyorum. En büyük inkarcı ve imhacı bizzat AKP'dir" diye konuştu.
-"ABİNE 'BEN ZORDA KALDIM' DE"-
Başbakan Davutoğlu'nun bu süreçte izlediği politikayı da eleştiren Koç, "O zaman sana soralım madem Başbakansın Sayın Davutoğlu. Biran önce çık ve sanki Başbakanmış gibi dolaşan şu Cumhurbaşkanına bir sor, 'abi de ben Başbakanım Allah aşkına yani Kürt sorunu var mı yok mu ne söyleyeceğim ben.' Zor bir soru. Bir izin al bakalım Saray'dan. Başbakan olduğunu bir hatırlat en üstteki yetkiliye. 'Ben Başbakanım abi yani bu konuda ne diyeceğim. Sen böyle diyorsun şimdi ben zorda kaldım. Çok da bağırıyorum hani gaza getirmeye çalışıyorum milleti ama seni taklit ediyorum o yönden ama yetmiyor.' Şimdi bu sözler bu arkadaşları sıkıntıya sokuyor. 'Eğer Davutoğlu Kürt sorunu yoktur' diyorsa Başbakan olarak diyor ya beni muhatap alın. Biz de alalım o zaman. O zaman çözüm süreci bitmiş demektir arkadaşlar. AKP çözümün muhatabı olmaktan çıkmıştır. Bunu herkes çok iyi bilsin. Davutoğlu yarınki grup konuşmasında belki değinir. Hiç kimsenin gözünden kaçmıyor Sayın Davutoğlu. Yine tarihti, ecdattı, kahramanlık türküleriydi sen yarın konuşacaksın yarısı öyle geçecek onu biliyoruz da bu temel konuya bir cevap ver bakalım" diye konuştu.
-"TÜRKİYE'DE EŞİTLİKÇİ, ÖZGÜRLÜKÇÜ, HAKÇA BİR DÜZEN KURMAK ZORUNDAYIZ"-
Konuşmasında vatandaşlara da seslenen Koç, 7 Haziran'da olağan siyaset mecrasından çıkan bu dönemi sonlandırmak zorunda olduklarını söyledi. Türkiye'de demokrasiyi korumak zorunda olduklarının altını çizen Koç, "Türkiye'nin birlikte yaşama iradesini korumak zorundayız. Türkiye'nin sağlıklı bağımsız bir yargı sistemine, hukuk sistemine geçmesini sağlamak zorundayız. Türkiye'de eşitlikçi, özgürlükçü, hakça bir düzen kurmak zorundayız. Türkiye'de bu kifayetsiz muhterisleri iktidar gücünden uzaklaştırmak zorundayız. Onun için dün Cumartesi günü yurtiçi ve yurtdışı seçmen listeleri askıya çıktı. Lütfen ya YSK sitesinden, ya muhtarlıklara giderek seçmen kayıtlarınızı kontrol edin. 18 yaşını seçim tarihi itibariyle doldurmuş olan gençlerimizin kaydını yaptırın. Yer değişikliğiniz varsa oy kullanacağınız yere göre seçmen kaydınızı alın. Bu sorumluluk ortak. 'Benim oyumdan ne olur?' Hayır senin oyunla çok şey olur" şeklinde konuştu.