20 Temmuz 2015'de yapılan canlı bomba saldırısında Şanlıurfa'nun Suruç ilçesinde 33 masum insan hayatını kaybetti ve 100'den fazla kişi yaralandı. Olay sonrası hala gizliliğini koruyan soruşturmanın yanı sıra saldırıyı IŞİD üstlenmişti.
Neler Yaşandı?
Dünya'nın her yerinde terör eylemlerini sürdüren Işid Türkiye'nin canını ilk kez Suruç'da bu denli yaktı. Irak ve Şam İslam Devleti'nin Kobani Kuşatması sonrası, Kobani'nin yeniden inşa çalışmaları için bir kısmını Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP)'nin gençlik kolu Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyelerinden oluşan 300 kişilik grup ellerinde yardım amaçlı oyuncağından battaniyesine kadar birçok umutla yeni gelecek inşa etmek adına Suruç'a gelmişlerdi. Kalaşnikoflara, bombalara inat yeni umutlar besleyerek ellerindeki oyuncaklarla bu caniliğin yarasını sarmak isteyen gençler saat öğle 12 sularında açıklama yapılırken canlı bombanın patlamasıyla katledildi. 33 genç hayatını kaybederken yüzlerce kişi yaralandı ve onlarca kişi kalıcı ve geçici olarak sakat kaldı. Henüz 1 yıl geçti ama acıları ilk günkü gibi hala yüreğimizde.
Saldırının sembol fotoğraflarından birinde gördüğümüz Dr. Çağla Seven olayları böyle anlatmıştı:
Fotoğrafta Gökçe Çetin ile aynı karede el ele tutuştukları görülen Çağla Seven saldırı sonrası hayatta kalanlar arasında. T24'e verdiği röportaja hissettiklerini ve olay anını detaylı şekilde anlatan Çağla'nın verdiği şu ifadeler aslında yapılan saldırının ne kadar korkunç olduğunu bizlere gösteriyor:
“Yere düştüğümde bacaklarımda bir şey olduğunu fark ettim. Bacaklarıma baktım, koptular mı acaba diye... Bacaklarım duruyordu. Kısa süre önce Diyarbakır’daki patlamada iki bacağını kaybeden sinemacı Lisa Çalan’ın röportajını okumuş ve acısını yüreğimde hissetmiştim. Benim de başıma gelmiş olabilir miydi? Muhtemelen atardamar yaralanması da olduğundan çok kanıyordum, bilincim gidip geliyordu. Kendime geldiğimde Gökçe’nin bağırmasını duydum. Yerdeydik. Onu sakinleştirmek için bir söylemek istedim. Ama batın (karın) yaralanmam olduğu için nefes alıp vermiyordum. Konuşamıyordum. Sakinleştirmek için elini tuttum.”
Siyasiler ve hükümet ne yaptı?
Yaşanan olayın ardından uzun zaman sonra Türkiye'de bir patlama sonrası yayın yasağı geldi. Ancak patlama sonrası yaşanan vahşet sosyal medyada kısa sürede yayıldı ve insanlar bu olaya şahit oldu. Hatta bir kesim yaptıkları iş yüzünden gençleri eleştirmekten de geri kalmamıştı.
Yaşanan saldırının ardından her ne kadar hükümetin birleşeceği düşünülse de bazı fikirler ayrılığı oluştu. HDP Eş Genel Başkanı saldırının ertesi günümeclisi çözüm süreci, Rojava ile ilişkiler ve IŞİD tehditi konularını görüşmek üzere olağanüstü toplantıya çağırdı. HDP'nin çağrısına CHP ve AKP ilk etapta destek vermedi.Ancak ertesi gün CHP kendisi meclisi olağanüstü toplantıya çağırdı ve olayın araştırılması için katliamın arkasındaki güçlerin tüm boyutlarıyla açığa çıkartılması ve her hangi bir istihbarat zayıflığının yaşanıp yaşanmadığının araştırılmasını talep ederek Meclis Araştırma Komisyonu açılmasını istedi. Aynı şekilde destek veren ve buna benzer önergeyi meclise sunan HDP, CHP ile bu konuda her ne kadar birleşse de AKP ve MHP sıralarından gelen ret oylarıyla araştırma komisyonu önergesi reddedildi. Kısaca yüzlerce masum, umut dolu gencin hayatını söndüren intihar saldırısı için yapılacak araştırma komisyonu önergesi TBMM tarafından oy çoğunluluğuyla reddedilmiş oldu.
Aradan 1 yıl geçti ancak soruşturmada tek adım bile ileriye gidilmedi
Geçtiğimiz yıl boyunca özellikle gazeteci İsmail Saymaz'ın araştırmaları ve ortaya çıkardıkları dışında Suruç'taki olayla ilgili kamuya açık, şeffaf bir süreç gerçekleşmedi.
Diğer katliamlarda ve saldırılarda olduğu gibi bu saldırıya da getirilen yayın yasağı ve ‘Gizlilik kararı’ nedeni ile dosyanın içeriğine ulaşamadıklarını ifade eden dosya avukatlarından Gülhan Kaya, dosya savcılarının ‘Örgüt bağlantısı araştırılıyor’ diyerek, katliamın hemen ardından sunmuş oldukları delil ve dilekçelerin hiçbirine bakıp incelemediğini sölüyor.
Gizlilik kararının kaldırılmasını isteyen Gülhan Kaya, “Yasaya uygun bir karar alınmıştır. Bunu değiştirecek hiçbir şey yoktur ve ben bu yasaya uygun kararı kaldıramam” cevabını aldığını dile getiriyor.
Katledilen düş yolcuları ölümlerinin birinci yıl dönümlerinde yurdun birçok kesiminde anılıyor
Sendika.Org'dan yayınlanan bildiride ESP ve SGDF'nin desteğiyle ölen gençler yurdun birçok yerinde anılacak. Önce katliam saati 11:50'de yapılacak basın açıklaması yapılıp ardından kaybedilenler mezarlarının başında anma töreni düzenlenecek. Diyarbakır, Samsun,İstanbul,Ankara, Bursa, Eskişehir, Adana ve Mersin'de anma törenleri yapılması planlanıyor. Buradan detaylara ulaşabilirsiniz.