Osmanlı'da uçsuz bucaksız bir derya: Osmanlı hanedanın göz alıcı mücevherleri

Mücevher deyince aklınıza sadece saray kadınları gelmesin çünkü Osmanlı'da mücevher sadece kadınların kullanımıyla sınırlı kalmamış. Mücevherlerle işli hancerler, yüzükler, broşlar... Hepsi birbirinden etkileyici ve göz alıcı.

Osmanlı'da mücevher, sadece takı olarak kalmamış; hancerleri, tahtları ve atları da bu taşlarla süslenmiş. Saraydaki mücevher kullanımı Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u feth etmesiyle başlamış, Kanuni Sultan Süleyman döneminde ise epey yaygınlaşmıştır. Kanuni Sultan Süleyman'ın da kuyumculuğa verdiği önem birçok kişi tarafından bilinmektedir. Hatta Sultan Süleyman, kendi takı tasarımlarını da yapmıştır.

(Kanuni Sultan Süleyman'ın tasarımlarından bir temsili görsel)

Reklam
Reklam

Görsel kaynak

Osmanlı'da mücevher takıdan daha çok iktidar simgesi halindedir. O dönem padişahlar mücevher sevmeseler bile takmak zorundaydılar. Cuma namazında padişahlar sorguç takmadan halkın önüne çıkamazla ya da halkı selamlamak için daha büyük bir sorguç takarlardı. Mücevher, iktidarın gücünün göstergesi olarak bilinirdi.


Sorguç, Osmanlı, 18. yüzyıl, altın, elmas, zümrüt, yakut, inci; uzunluk: 32 cm, iğne uzunluğu: 8 cm. (Topkapı Sarayı Müzesi. 2/284)

Kanuni'nin mücevhere olan ilgisi Süleymaniye Camii'ne de yansımıştır. Süleymaniye Camii'nin yapımında Kanuni Sultan Süleyman, Mimar Sinan'a birden fazla değerli taş verip camii yapımında kullanılmasını istemiştir.

Asaletin, gücün, ihtişam ve gösterişin sembolü olan mücevheri Osmanlı saray kadınları da aksesuar olarak kullanmıştır. Saray kadınlarının takıları genelde sorguç, hotoz, saç bağı, gerdanlık, zülüflük, küpe, bilezik, broş, iğne, kemer ve kemer tokasından ibaretti.


Murassa sorguç, Osmanlı, 17.yüzyıl,yükseklik 31 cm, genişlik 46 cm

Reklam
Reklam

Kadınların önem verdiği takıların başında baş süsleri yani hotozlar vardı. Osmanlı kadınları yüksek, yukarıya doğru daralan ya da tam tersi yukarıya doğru genişleyen renkli ve taşlı hozotlar takarlardı. Genelde hozotların üzerine, saçlarına ya da giysilerinin üst kısımlarına da broş ve toka takarlardı. Bu broşlar ve tokalar da son derece gösterişli ve şık olurdu.


Görsel kaynak

Saraylı kadınlar, sıradan kadınlara göre farklarını bu şekilde ortaya koyardı. Kullandıkları hozotların renkleri, taşları ve çeşitliliği onların saraylı olduğunun bir göstergesiydi. Sıradan kadınlar da süslenirdi elbette ancak onların kullandığı semboller mücevherler yerine kuş tüyleri, boncuk ya da renkli mendiller olurdu.

Osmanlı Sarayı'ında en büyük mücevherlerin Valide Sultan'da olduğu bilinmekte. Bu bilginin yanı sıra, Kösem Sultan'ın boğularak öldürüleceği sırada kulağında oldukça büyük elmas küpelerinin olduğu ve bu sırada "Küpelerimi vereyim öldürmeyin" dediği bilinmekte.

Osmanlı Sarayı'nda küpenin de önemli bir yeri vardır. Çoğu zaman kadınlar tarafından tercih edilen küpe, erkekler tarafından az da olsa kullanılmıştır. Kadın boynunun güzelliğini ortaya çıkarmak için tasarlanan küpeler genellikle inci, zümrüt, yakut gibi değerli taşlarla ön plana çıkmıştır.


Görsel kaynak

Gerdanlar da Osmanlı kadınlarının ilk tercihleri arasında yer alıyordu. Kıyafetlerini ve dekoltelerini tamamlamak adına kullanılan kolyeler aynı zamanda cinselliği de ön plana çıkaran bir unsurdu. Saray kadınları uzun altın veya gümüş zincirlerinin ucuna altın paralar asarlardı. Bu şekilde takılan takılar saraylı ve zengin olmanın gösterişiydi.

Kaynak

Reklam
Reklam

Kaynak

Kaynak

Kaynak

Kaynak

Kaynak