BOLU (AA) - MUSA ALCAN - Yönetmen Faysal Soysal, son filmi "Ceviz Ağacı"nın tema olarak daha önce yaptığı filmlerin devamı niteliğinde olduğunu belirterek, "Srebrenitsa Anneleri belgeselini yaparken etkilendiğim bir hikayeden yola çıkarak buralara kadar geldim. Savaşlar artıyor, çocuklar ve kadınlar ölüyor, bizler sadece televizyonda veya sosyal medyada bunları izleyip bir beğeniyle, bir paylaşımla vicdanımızı rahatlattığımızı sanıyoruz ama hakikat böyle yürümüyor." dedi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen ve çekimleri Bolu'nun Göynük ilçesinde gerçekleştiren filmde Serdar Orçin ve Sezin Akbaşoğulları'nın yanı sıra Mert Yavuzcan, Kübra Kip, Şebnem Dilligil, İskender Altın ve Rıza Akın rol aldı.
Yaklaşık 4 yıldır üzerinde çalışılan ve TRT'nin ortak yapımcılığında hayata geçirilen projede, Soysal'a görüntü yönetmeni olarak Vedat Özdemir eşlik etti.
Film hakkında AA muhabirine değerlendirmede bulunan Soysal, zor bir çalışma süreci geçirdiklerini ve filmi 2-3 ay önce tam olarak içe sinen bir hale getirdiklerini söyledi.
Soysal, hikayenin doğasına uygun olduğu için Göynük'te çekim yaptıklarını belirterek, "Filmin, insanoğlunun belki de var oluşundan beri sürekli sorguladığı bir konu üzerinde yoğunlaşan bir teması var: Vicdan. 'Suç ve Ceza'dan tutun da 'Budala'dan veya Kemal Tahir'in, Peyami Safa'nın özellikle 'Matmazel Noraliya'nın Koltuğu' romanının, 'Yalnızız' romanının belki de ana temalarından. Vicdan üzerinde yoğunlaşıp edebiyat ve sinema ilişkisi üzerinde farklı yerlere götüren bir hikayesi var." diye konuştu.
- Ana karakterde "Bir Adam Yaratmak" etkisi
Sinema üzerine lisans, edebiyat üzerine de yüksek lisans eğitimi bulunan Soysal, filmin ana karakteri, hikaye yazarı "Hayati"nin oluşmasında Necip Fazıl'ın "Bir Adam Yaratmak" adlı oyununun etkisi olduğunu dile getirdi.
Soysal, "Ceviz Ağacı"nın tema olarak daha önce yaptığı filmlerin devamı niteliğinde olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Srebrenitsa Anneleri belgeselini yaparken etkilendiğim bir hikayeden yola çıkarak buralara kadar geldim. İnsan bir kötülüğe karşı nasıl susabilir veya bunu gördüğünde eli kolu bağlıysa -şartlardan dolayı- daha sonra nasıl uyuyabilir? Hayatının geri kalanını nasıl idame ettirebilir? Bu benim uzun süredir sorguladığım bir konu idi. Bu filmde de bunu merkeze alıyoruz. Bence bu modern dönemde hem İslam dünyasında hem de Batı dünyasında da gittikçe sorgulanması gereken bir sual. Savaşlar artıyor, çocuklar ve kadınlar ölüyor, bizler sadece televizyonda veya sosyal medyada bunları izleyip bir beğeniyle, bir paylaşımla vicdanımızı rahatlattığımızı sanıyoruz ama hakikat böyle yürümüyor."
- "Gelecek nesle bir şey söylemek daha çok sanat eserlerinde mümkün"
Filmle seyirciyi vicdan muhasebesine çağırabilmeyi arzuladığına vurgu yapan yönetmen, "Sanat eserleri yaşadığımız zamanda geneli kapsayabilecek en büyük imkan. Bu imkanı doğru değerlendirdiğimizde bütün dünyaya ulaşabiliriz. Aksi taktirde, politik veya siyasi söylemlerle, akılla, fikirle sanki işin içinden çıkabileceğimiz alanlar gittikçe daralıyor. Söylediğimiz şeyin karşı tarafa etki etme imkanı kayboluyor maalesef. Yaşadığımız tecrübeler sonucu arkasında bambaşka hesaplar ve kitaplar olduğunu görüyoruz ama sanatçının daha naif bir dünyası var. Özel bir temasla eşyayla, varlıkla ilişki içerisine giriyor. Bu özel temasın içinde menfaat çok az. O yüzden hakikaten gelecek nesle ve dünyaya bir şey söylemek sanki daha çok sanat eserlerinde mümkün gibi gözüküyor." ifadelerini kullandı.
Soysal, "Ceviz Ağacı"nın merak unsurlarının yer aldığı güçlü bir hikayesi olduğuna işaret ederek, "Biçim ve kamera tekniği olarak şiirsel sinema üslubunu devam ettiriyoruz. Tarkovski'nin, Bela Tarr'ın, Angelopoulos'un, İran sinemasında Behram Beyzayi'nin, bizde Ömer Kavur'un özellikle kullandığı uzun planlarla, fazla katlara küçük planlara yer vermeden, zaman duygusunu seyirciye hissettirmeye çalıştığımız bir biçimle bu hikayeyi anlatmaya çalışacağız." şeklinde konuştu.
Film için farklı öykücülerle senaryo aşamasında konuştuğunu aktaran Faysal Soysal, sürekli arayış içinde olan Ömer Kavur'u sinema anlayışı bakımından kendisine yakın hissettiğini sözlerine ekledi.
- Filmin konusu
"Hayati 6 yaşındayken gardiyan babasının, bir sabah bahçedeki ceviz ağacına kendini astığına tanık olmuştur. Çocukluğu boyunca babasının niçin kendisine kıydığını sorgulamış ve bu süreçte içine kapanarak yalnızlaşmıştır. Yazmaya yönelen ve edebiyat öğretmenliği yapmaya başlayan Hayati, bir yandan ölümcül hastalığa yakalanan annesine yardımcı olmaya diğer yandan bahçedeki kurumak üzere olan ceviz ağacını diriltmeye çalışmaktadır. Kendisinin aksine baskın bir karakter olan resim öğretmeni Yaprak'la evlenen Hayati, kötü giden evliliğinin ardından terk edilir ve günün birinde gölde yanık bir kadın cesedi bulunur."