Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, Cemaat Vakıfları İftar Programına Katıldı

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Türkiye’nin gittikçe demokrasinin standartlarını geliştirdiğini ve ileri demokrasi...

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Türkiye’nin gittikçe demokrasinin standartlarını geliştirdiğini ve ileri demokrasi standartlarını ulaştığını işaret ederek, kendilerinin öteki kavramını kabul etmediklerini söyledi.

Cemaat Vakıflarının iftar programına katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, bu coğrafyada çok güzel renklerin olduğunu ve adeta bir gökkuşağına benzeyen renklerin olduğunu kaydetti. Gökkuşağının çok güzel olmasının bütün renklerin birarada kendisi olarak ama armonik bir şekilde orada bulunması olduğunu ifade eden Çelik, demokrasilerde renklerin birbirine dönüşme mecburiyetinin olmadığını söyledi. Geçmişte çok hataların yapıldını ve bu topraklarda çok acıların çekildi ve çektirildiğini belirten Çelik, “Demokratik devlet geçmişini sorgulayabilen geçmişiyle hesaplaşmasını bilen devlettir. 1930’lu yıllarda Musevi dostlarımızın Fragya’dan göçe zorlanması bu ülkenin ayıbı idi. 1942 yılında çıkarılan Varlık Vergisi Kanunu yüz karasıydı. 6-7 Eylül olaylarının topyekün gayrimüslimlere karşı bir harekete dönüşerek onların canlarına ve mallarına kastedilmesi tarihimize geçmiş olan bir kara lekedir. Bunları görmek zorundayız. Bunlar aşıldı, aşılıyor. Türkiye, gittikçe demokrasisinin standartlarını geliştiriyor, ileri demokratik standartlara ulaşıyor. Yerli yersiz özellikle cemaat vakıfları üzerinde hak edilmeyen tasarruflarda bulunulması bir hukuk ayıbımızdır bizim. Bunların hepsi ortadan kaldırılmaya ve telafi edilmeye çalışılıyor. Biz bunları yaparken değerli dostlar, sadece birileri memnun olsun, Ahmet Mehmet bize aferin desin Avrupa Birliği memnun olsun diye yapmıyoruz. Bu böyle olması gerektiği için yapıyoruz. İnsanlık bunu gerektirdiği için yapıyoruz.Bu ülkede 4 grup insan ötekileştirildi. Geçmişte ötekileştirildi. Kimdi bunlar ? Gayrimüslimler ötekileştirildi, Kürtler ötekileştirildi, aleviler ötekileştirildi ve Müslüman mütedeyyi insanlar ötekileştirildi” diye konuştu.

Reklam
Reklam

“BİZ ARTIK ÖTEKİ KAVRAMINI KABUL ETMİYORUZ”

Kendilerinin öteki kavramını kabul etmediklerini ve Lozan Antlaşması’nın bazı azınlıklara bazı haklar getirdiğini ve azınlık diye bir kelimenin hiç olmamasını isteyen Çelik, konuşmasına şöyle devam etti:

“Lozan, bazı azınlıklara bazı haklar getiriyor ama keşke şu azınlık diye bir kelimemiz hiç olmasa. Hukuk önünde eşit olan dini, mezhebi, dili, rengi, coğrafyası ne olursa olsun alasal bağla bağlı ortak paydalarda buluşan bir vatandaşlar topluluğu ve kümesi olmak bize aslında yetiyor. Bu ötekileştirmeleri kaldırıyoruz. Bakın biz Kürtlerle ilgili, kürt vatandaşlarımızın makul meşru mantıklı talepleriyle ilgili iyileştirmeler, demokratik hamleler yaptığımız zaman, PKK ve onun uzantıları diyor ki bu kendiliğinden mi? oluyor. Biz kan döküyoruz, can alıyoruz, canımızı veriyoruz, kanımız dökülüyor bunun karşılığında kıymık kıymık taviz koparıyoruz diyorlar. Bizde onlara diyoruz ki en çok kanı 90’lı yıllarda döktünüz. En çok insanın kanına 90’lı yıllarda girdiniz. Yılda 4-5 bin PKK’lı öldürüldü. Bine yakın güvenlik görevlisi şehit oldu 90’lı yıllarda. Ama o gün, bugün AK Parti’nin sergilediği devlet adını sergileyen bir siyasinin adı yoktu. Dolayısıyla mesele polisiyle ve askeri boyutlarıyla ele alınıyordu. Ve şunu söylüyoruz biz gayrimüslim vatandaşlarımız lehine iyileştirmeler yapıyoruz.”

Reklam
Reklam

Cemaat vakıflarıyla ilgili iyileştirmeler yaptıklarını kaydeden Çelik, “Bu değerli toplumu temsil eden eline silah alıp dağa çıkan birileri vardı da onun için mi? yapıyoruz. Alevi vatandaşlarımız adına eline silah alıp dağa çıkan birileri vardı da onun için mi? yapıyoruz. Hayır ve asla. Yeter ki insanlar medeni ölçüler içerisinde isteklerini, taleplerini şiddete bulaşmadan terörü bir çözüm ve ifade aracı olarak görmeden demokratik yollarla hukuk zemininde kendi taleplerini dile getirsinler. Biraz önce değerli Süryani dostumuzun dile getirdiği, biz bir Anaokulu açtık ama Süryani eğitimine müsaade etmediler de ben büyük bir ayıp olarak değerlendiriyorum. Ne münasebet. Bir insan İstanbul’da bir okul açacak özellikle eğitim dili Türkçe olacak ama siz ona kendi esas dilini lütfedip seçmeli ders olarak veya belli bir saatlerde de almasına müsaade etmeyeceksiniz. Her şey sütliman gül gülistan henüz olmadı. Bizim de almamız gereken mesafe var” diye konuştu.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Haberin Devamı İçin Tıklayın
Anahtar Kelimeler: