Sabah kalkınca yapılacaklar listesiyle yarışa başlamaya gerek yok. Bugün kendini zorla yataktan kaldırmak yok. Ne zaman gözlerin açılırsa, o zaman gün başlar. Güne "geç kaldım" değil, "oh ne güzel uyumuşum" diyerek başla.
Bugün dışarı çıkma zorunluluğun yoksa pijamaları değiştirmek yok! Çayını kahveni bile sabahlıkla yap, evdeki yastıklarla çarşaflarla bütünleş, bırak yatak seni sarıp sarmalasın.
Eğitici, geliştirici şeyler izleme baskısını bir kenara bırak. Bugün hedef düşük çaba, yüksek keyif. Aç romantik bir komedi, reality show ya da çizgi film. Dizi maratonu yap, ama vicdan azabı yapma.
Makarna haşla, ekmeğe çikolata sür, dolaptaki dünden kalan yemeği ısıt, dışardan pizza söyle. Şekersiz glütensiz havuçlu kekler bugün yok. Karnın doysun yeter. Yemek yapmayı hobi gibi görmen gereken bir gün değil.
Bugün WhatsApp gruplarına cevap verme. Maillere “yarın dönerim” bile yazma. Uygulamalara ara ver, ekran süresini değil, keyif süreni artır. Offline olmak bugün bir hak, hatta görev.
Dışarısı çok sıcak, çok kalabalık, çok yorucu. Bugün dışarıya sadece uzaktan bak. Güneşle göz göze gel ama yürüyüşe çıkma. Dış dünya seni beklesin, sen keyfine bak.
Gün içinde şekerleme yapmak çocuklara özgü değil, zekice bir tercihtir. Yarım saatlik uyku seni uyandırırsa, ikinci tur serbest. Bugün zamanı değil, yastığını önemse.
Bugün zihninde milyon tane plan yapabilirsin ama hiçbirini gerçekleştirmek zorunda değilsin. Hayal kurmak yeterli. Gelecek hafta başlayacağın romanın, kuracağın işin, yapacağın seyahatin ilk adımı bugün sadece bir düşünce.
Bugün kitaplığından bir kitap alıp sadece kapağına bakmak da geçerlidir. Okumak değil, kitapla birlikte var olmak da sayılır. Sayfa çevirmesen bile zihinsel tembellik hakkındır.
Bazen en güzel eylem, eylemsizliktir. Elini kaldırmadan, plan yapmadan, ekran açmadan, sadece öylece durmak da bir ihtiyaçtır. Bugün “verimli hissetmek” zorunda değilsin. Yavaşlamayı hak ediyorsun.