AÜ Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Estetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, aynı bölümün Anabilim Dalı Başkanı olan eşi Prof. Dr. Özlenen Özkan ile ekibi tarafından gerçekleştirilen ameliyat, 6 saat sürdü. AÜ Hastanesinde ismi açıklanmayan yoğun bakım servisinde tedavisi süren erkek bir hastanın beyin ölümü gerçekleşmesinin ardından, hastanın böbrekleri, kalbi, kornea, karaciğeri ile uzuvları bağışlandı. AÜ Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Estetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan ile aynı bölümün Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özlenen Özkan ve ekibi, yaklaşık 4 saat süren operasyonla bağışlanan kolları aldı. Prof. Dr. Özkan ve ekibi Antalya’da 2015 yılında güneş paneli tamiri yaparken elektrik akımına kapılıp çift kolunu kaybeden 25 yaşındaki Yusuf Oğuz Şimşek’e, 10 saatlik operasyonun ardından çift kol nakli yapıldı.
Nakil operasyonun ardından AÜ Rektörü Prof.Dr. Mustafa Ünal, AÜ Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Estetik Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Özlenen Özkan, 9 Eylül Üniversitesi Ortopedi Bölümü’nden Prof.Dr. Abdülkadir Bacakoğlu, AÜ Organ Nakli Koordinatörü Nilgün Bilal, aynı bölümün öğretim üyesi eşi Prof. Dr. Ömer Özkan ve ekipteki diğer doktorlar katıldı. Toplantıda konuşan Prof.Dr. Ömer Özkan, 25 yaşındaki Yusuf Oğuz Şimşek’i bir süredir hastanelerinde takibini yaptıklarını bir dizi küçük operasyon geçirdiğini anlattı.
Şimşek’e bu kez dirsek altından çift kol nakli yaptıklarını dile getiren Prof.Dr. Ömer Özkan, “Uzun yıllardır testlerini yapıyorduk. 4.5 yıldır takibini yapıyorduk. Elektrik yanığı hastalarında hem dokuların ayrıştırılmasında hem de ameliyatlarda riskler oluyor. Ama bizim hastamızda şu an sorun yok. Operasyon yaklaşık 10 saat sürdü. Gayet güzel bir ameliyat oldu. Güzel zevkli bir ameliyattı” dedi.
Hastanın şuan yoğun bakımda bilinci açık, uyanık şekilde olduğunu kaydeden Prof.Dr. Özkan,“ Şuan yoğun bakımda makineden ayrıldı. Gayet sağlıklı bir sıkıntı yok. Uyanık. Erken dönemi sorunsuz atlatırsak, yakın zamanda servise alırız. Sağlıklı bir hayata kavuşur” dedi.
Donörün yüz hariç tüm organlarının bağışlandığını ifade eden Prof.Dr. Ömer Özkan, “Karaciğeri İzmir’de genç çocuğa, böbrekleri hastanemizde iki hastaya nakledildi. Kollarını da biz kulandık. Kalbi ve kornealarını da hastanemizde kullanacağız” diye konuştu.
Prof.Dr. Ömer Özkan, bir gazetecinin "Bu çeşitlilik ve sayıda başka bir merkezde kompozit doku yapan merkez ve doktor var mı?" sorusuna şu cevabı verdi:
“Rekor kırılsın diye değil. Bu sayıda ve bu çeşitlilikte yapan hiçbir merkez yok. Bu noktada hastanemiz, şehrimiz ve ülkemizle gurur duyuyoruz. Bu çok önemli. Başarılı şekilde devam ettirilmesi önemli. Sayı hep küçük küçük deriz ama 10 tanede az bir rakam değil şuana kadar yapılan kompozit doku nakli. Şuanda öyle bir sayı ve çeşitlilik yok. Bir ameliyat yapsanız bile önem arz edebiliyor. Antalya bunu devam ettirecektir.”
"Sizin kadar bu kadar çok sayıda kompozit doku nakli yapan doktor var mı" sorusuna da Prof.Dr. Özkan, “Bu şekilde yok. Rekor demeyelim, yanlış anlaşılabiliyor” cevabını verdi.
Prof.Dr. Özlenen Özkan, hayırsever bir ailenin organ ve uzuv bağışında bulunduğunu dile getirerek, “Uzun zamandır uzuv nakilleri yapılmıyordu çünkü donör sıkıntısı vardı. O ailenin bağışıyla bir insanın hayatı değişmek üzere. Uzun ve zor bir ameliyattı. 4’üncü kol naklimizdi. 4.5 yıldır takibini yaptığımız çok uygun bir hastaydı. Hastamızın birkaç ay sonra ellerini kullandığını görünce daha mutlu olacağız” diye konuştu.
9 Eylül Üniversitesi Ortopedi Bölümü’nden Abdülkadir Bacakoğlu, kompozit doku naklinin zor bir süreç olduğunun altını çizerek, “Takibi de zor bir hasta. Çok zorlu aktörlerin yer alması gerekiyor. Bu süreci devam ettirmek önemli. Hastamızın kolunu kullanabilmesi için altı ay, yada yılı beklemek gerekebilir” dedi.
Rektör Prof.Dr. Ünal, 1982 yılında başlayan başarı hikayesinin devam ettiğini belirterek, “Yine büyük bir ameliyat gerçekleştirildi. Bu ameliyatla hastanemizde 4’üncü çift kol naklini yaptık. Gurur duyuyoruz. Hastanemiz ve ülkemiz adına sevindirici durum” diye konuştu.
Organ Nakli Koordinatörü Nilgün Bilal ise donörün organ bağış kartı bulunduğunu anımsatarak, “Aile vasiyetini yerine getirdi. Kendisinin bir bağış kartı vardı. Kimliğinin gizlenmesini istedi aile. Onun vasiyetini yerine getirdik. Bu iyiliklerin yerine gelmesi ve hastaların sağlığın kavuşan insanlar olması önemli" ifadelerini kullandı.