Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Genel Merkezi tarafından Diyarbakır’da yerel yönetimler konferansı düzenlendi.Konferansın açılış konuşmasını yapan DBP Eşbaşkanı Kamaran Yüksek, özeleştiride bulunarak, DBP’li belediyelerin katılımcı, demokratik bir belediyeciliği tam olarak hayata geçiremediklerini söyledi.DBP Yerel Yönetimler Komisyonu 26-28 Aralık tarihi arasında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tiyatro salonunda “Toprağımızı suyumuzu enerjimizi komünleştirelim demokratik özgür yaşamı inşa edelim“ adıyla yerel yönetimler konferansı düzenlendi. Konferans, DBP Eşbaşkanları Emine Ayna ve Kamuran Yüksek,Suriye’deki Kürt parti temsilcileri, DBP MYK üyeleri, DBP’li belediye başkanlarının katılımıyla başladı. Yerel Yönetimler Konferansı’nın açılış konuşmasını yapan DBP Eşbaşkanı Kamuran Yüksek, çözüm süreci, kamu düzeni, PKK’nın terör örgütü listesinden çıkarılması, Öcalan’a özgürlük, yerel yönetimlerde yaşanan sorunlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.Bugün yaşanan sürecin tarihi bir süreç olduğunu aktaran Yüksek, parti olarak bu sürece denk bir yaklaşımla oldukların söyledi. Bir toplumun öndersiz hareket edemeyeceğini dile getiren Yüksek, İmralı Adası’nda tutuklu bulunan Abdullah Öcalan’ın özgür kalması gerektiğini vurguladı."ORTADOĞU’NUN KURTULUŞUNDA UMUT HALİNE GELMİŞTİR"ABD ve AB ülkelerinin PKK’yı terör örgütü listesinden çıkartmaları gerektiğini ifade eden Yüksek, şunları söyledi:"Halkımızın mücadelesi Ortadoğu’da bir umut haline gelmiştir. Artık hiçbir eskisi gibi değildir. Düne kadar mücadelemizi terörizmle yaftalayan, bizleri terörist olarak gören hatta yok varsayılan bir halk bugün Ortadoğu’nun kurtuluşunda umut haline gelmiştir. AB’den ABD’ye kadar uluslararası güçlerde artık bu gerçeği görmeye başlamıştır. Herkes politikalarını gözden geçirmeye başladı. Gelinen bu aşama itibariyle PKK hem Avrupa hem ABD’deki terör örgütleri listesinden derhal çıkarılmalı.""DEMOKRATİK YOL VE YÖNTEMLERLE TÜRKİYE’NİN KENDİ DÖNÜŞÜMÜNÜ TAMAMLAMALI"Türkiye’de yürüyen süreç, Ortadoğu’nun bu yangını içerisinde artık insanlarımızı kaybetmeden, Türkiye’nin de kendi dönüşüm sürecini demokratik temelde gerçekleştirmesi için gelişen bir süreç olduğunu belirten Yüksek, Türkiye’nin bu dönüşüm sürecinin dışında kalma ihtimali olmadığın söyledi. Ortadoğu’nun yeniden yapılandığını ifade eden Yüksek, Türkiye’nin de yeniden yapılanması gerektiğini kaydetti. Yüksek, “Bizim tercihimiz, isteğimiz elbette demokratik yol ve yöntemlerle Türkiye’nin kendi dönüşümünü tamamlamasıdır“ diye konuştu"TÜRKİYE’DE DEMOKRATİK ÇÖZÜMÜ ESAS ALMALI"Bugüne kadar devam eden süreçte, hükümetin stratejik bir yaklaşım göstermediğini vurgulayan Yüksek, Türkiye’nin demokratik dönüşümden yana olduklarını dile getirdi. Yüksek, "Ama bu Ortadoğu sürecinde, Türkiye hükümeti eğer hatalarını sürdürmeye devam ederse, Suriye gibi dönüşmek zorunda kalır. Türkiye’de demokratik çözümü esas almalı. Kürtlerin statüsü dahil temel ve hak özgürlüklerinin tanıması konusunda stratejik bir yaklaşım göstermeli. Bir an önce, önümüzdeki seçimlere bırakmadan, seçimlerden önce adımların atılması gerekiyor. Aksi takdirde Ortadoğu’daki bütün dinamikler Türkiye’deki bu sürecin sabote edilebilmesi için rolünü oynar. Bunu da en iyi bilen hükümettir. Süreç uzadıkça bu ihtimal artıyor. Toplumun da ne derece öfkeli olduğunu, AK Parti hükümetinin politikalarını kabul etmediğini 6-8 Ekim direnişinde göstermiştir" şeklinde konuştu."KAMU DÜZENİ, ÇIKARTTIĞINIZ GÜVENLİK YASALARIYLA, TUTUKLAMALARLA, OPERASYONLARLA SAĞLANMAZ"Yüksek, konuşmasında yeni hazırlanan güvenlik paketine de değinerek, “Kamu düzeni sağlamada, demokratik muhalefeti bastırma adına, geliştirilen baskı politikaları ise, karşısında yeniden direnişi geliştirir, şiddeti doğurur. Kamu düzeni, çıkarttığınız güvenlik yasalarıyla, tutuklamalarla, operasyonlarla sağlanmaz. Kamu düzeni daha fazla demokratikleşerek sağlanır" ifadelerini kullandı."EKONOMİK ÖZERKLİK ŞARTTIR"DBP Eşbaşkanı Kamuran Yüksek, belediyelerde yaşanan sorunları anlatarak, demokratik özerklik taleplerini yineledi. Yüksek, "Yoksulluk, işsizlik, sosyal dönüşüm sorunlarını, kültürel haklar konusu, toplumun güvenliği dahil olmak üzere bütün yaşamsal konularda kendi kendimize yetebilen ve yönetebilen bir düzeye gelmek istiyoruz. Buna yeteri derecede güç getirebilmesi iç in yerel yönetimlerin güçlenmesi uzun yıllardır önerdiğimiz demokratik özerkliği Türkiye’de kabul görmesi ve hayat geçmesi gerekiyor. Özerklikle birlikte, toplumumuz yaşadığı coğrafyadaki enerji, su, tarım havzalarını yerel altı kaynaklarını, işletme hakkına sahip olmalıdır. Ekonomik özerklik şarttır. Biz demokratik, katılımcı, bir yerel yönetimler gerçeğini açığa çıkarmak istiyoruz. Bugüne kadar önemli adımlar atılmıştır. Belediyeler, halkın belediyesi haline getirilmiştir. Ama hala katılımcı, demokratik, bir belediyeciliği istediğimiz orada gerçekleştiremedik. Bu konuda 15 yıl boyunca geliştirebildiğimiz ve geliştiremediğimiz hususlar vardır. Parti olarak, kurumsal devamlılık gereği geliştiremediğimiz hususlar konusunda özeleştirel yaklaşmak zorundayız. Biz hala, bir bütün olarak halkımızı, demokratik sürece katabilen bir düzeyi yaratamadık. Demokratik, toplumcu belediyeyi istenilen oradan henüz geliştiremedik. Bunun başat sorumlusu biziz" dedi.Açılış konuşmaların ardından konferans, basına kapalı devam etti.