Gezi Parkı direnişinin 3. yıldönümü: Gezi'de ve sonrasında ne oldu?

Türkiye'nin gündeminde uzun süre kalan Gezi Parkı olaylarının 3. yıldönümünde, Gezi odaklı meydana gelen gelişmeleri derledik.

Gezi Parkı'ndaki olaylarının ardından 3 yıl geçti. Bu dönemde Türkiye uzun süre boyunca eylemler, açıklamalar, bireysel protestolar ve maalesef ki ölüm haberleriyle meşgul oldu. Aynı dönemde; gezici, faiz lobisi, dış güçler ve çapulcular gibi ifadeler de hayatımıza girdi. Gezi Parkı'nda olan direnişi ve sonrasında olanları hatırlamanıza yardımcı olalım.

Reklam
Reklam

Olaylar Nasıl Gelişti?

Gezi Parkı'na Topçu Kışlası inşa esilmesine karşı protestılar Taksim Dayanışması ve birkaç STK'nın küçük bir oturma eylemi olarak başlamıştı. HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in ağaçları şökmeye gelen bir kepçenin önünde durduğu bir videonun sosyal medyada yayılması olayların büyümesine neden oldu. Önder kendisini çeken kameramanlara “polis burada özel bir şirketin personeli gibi davranamaz; gaz atılacak bir şey varsa işte bu kepçedir; bu halk değil...” diyordu. Bu olaydan sonra iki gün üst üste sabaha karşı parkta çadırlarıyla toplanan yüzlerce kişiye uygulanan polis şiddeti ise olayların yatışmasından çok büyümesine neden oldu. Polis şiddetini gösteren fotoğraflar arasında en meşhuru ise Gezi Parkı protestolarının simgesi haline gelen kırmızılı kadın fotoğrafıydı. Osman Örsal’ın çektiği Çektiği fotoğraf Türkiye Foto Muhabirleri Derneği'nin düzenlediği Vakıfbank – TMDF Yılın Basın Fotoğrafları Yarışması 2014'te “Yılın Basın Fotoğrafı” ödülünü aldı.

Reklam
Reklam

Halk ve polis arasında iki gün boyunca yaşanan çatışmalardan sonra Gezi Parkı halka yeniden açıldı. Eylemler sosyal medyanın etkisiyle tüm Türkiye'ye yayıldı. Gezi İstanbul'da halka açılsa da polis şiddeti başka şehirlerde devam ediyordu. Gezi'deki halk da diğer şehirlerdeki eylemleri takip ediyor sosyal medya aracılığıyla toplumsal bilinci arttırmaya çalışıyorlardı. #occupygezi #direngezi #HerYerTaksimHerYerDirenis gibi hastaglerle Gezi furyası bir anda toplumsal zararsız bir eyleme dönüşüverdi. Bazı medyatik isimlerin de desteğiyle devam eden eylemlerde iş makinelerinin parka girmesini istemeyen insanlar çadırlarıyla parkta kitaplarını okumaya başladı. Bu insanlara karşı yapılan şiddet, çadırlarının yakılmasının ardından kitleler gün geçtikçe arttı. Parantez içinde belirtmek gerekirse polisin tayzikli su, biber gazı ve cop kullandığı insanlar sadece kitap okuyan genci,yaşlısı, Türkiye'ye hizmet veren insanlardan bazılarıydı...

Reklam
Reklam

İstanbul'da henüz Park açılmadan Mehmet Ali Alabora'nın attığı tweet, belki de Gezi Parkı halka açılsa bile eylemlerin Türkiye'nin diğer şehirlerinde devam ettiğinin özetiydi.

29 Mayıs Sabah sökülen ağaçların yerine fidan dikildi. Başbakan Erdoğan, 3’üncü Köprü’nün temel atma töreninde “Ne yaparsanız yapın, biz orası için kararımızı verdik” dedi. Gezi Parkı’na sahip çıkanlar tüm gün bekledi. Gece de bir grup nöbet tutmaya devam etti.

30 Mayıs Polis sabaha karşı biber gazıyla Gezi Parkı’na girdi. Gözaltılar ve yaralanmalar oldu. Sosyal medyadan olayı haber alan binlerce insan Taksim Gezi Parkı’na geldi.

Kalabalık giderek artış gösterdi. Gece parkta birçok etkinlik düzenlendi.

31 Mayıs Olayların kopma noktası oldu. Sabaha karşı 05.00’te polis bir kez daha Gezi Parkı’na girdi. Biber gazı ve suyla yapılan müdahale ile çadırlar toplanıp yakıldı.

Öğle saatlerine gelindiğinde parkta ve park çevresindeki olaylarda yaklaşık 100 vatandaş yaralanmıştı. İnsanlar öğleden sonra Taksim Meydanı’nda toplandı. Lobna Allami başına gelen gaz fişeğiyle ağır yaralandı. Çeşitli markalar, Gezi Parkı’nda yapılacak alışveriş merkezinde yer almayacaklarını açıkladı.

Reklam
Reklam

Bu sırada diğer şehirlerde de eylemler başladı. Saat 17.00’de Gezi’ye ve Taksim’e girişler tamamen kapatıldı. Metro, Osmanbey’de son buldu, fineküler kapandı. Kadıköy’deki iskeleye gelenlerin çantaları arandı.

Akşamüstü insanlar Taksim’e girmek isteyenler başta İstiklal Caddesi olmak üzere etrafında toplandı. Sabaha kadar polislerle göstericiler arasında mücadele devam etti.

Ankara'daki gösteriler 1 Haziran günü de devam etti. Öğlen saatlerinde Güven Park'ta toplanan göstericilere, polis göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su ile müdahalede bulundu.

İzmir'de yaklaşık 10 bin kişi, Taksim Gezi Parkı'ndaki polis müdahalesini protesto etti. Topluluk "Her yer Taksim her yer direniş", "Kimyasal Erdoğan" ve "Direne direne kazanacağız" sloganları attı.

Türk Tabipleri Birliği’nin 2 Haziran 2013 günü yayınladığı rapora göre İstanbul ve Ankara’da binden fazla yaralı vardı. Rapora göre, “gözlerini kaybeden birçok kişi de dahil olmak üzere” yaralananların çoğu hedef alınarak tazyikli su sıkılması, göz yaşartıcı bomba ve plastik mermilere direkt maruz kalmaları yüzünden oldu. Uluslararası Af Örgütü’ne göre oransız gaz bombası kullanılması birçok ciddi yaralanmalara yol açtı.

Reklam
Reklam

Olaylar özellikle Erdoğan'ın "Evet cami de yapacağız. Ben bunun iznini gidip de CHP genel başkanından alacak değilim, birkaç çapulcudan alacak değilim Bize oy verenler bunun yetkisini verdi zaten", "Şu Twitter toplumun baş belası" sözleri ve Teke Tek Programında söylediği, "İçki içen alkoliktir"; "Kışlayı yapacağız. İçinde kültür merkezi, AVM veya rezidanslar olacak, camiyi Maksim Gazinosunun arkasına yaptıracağız, AKM'yi yıkıp aynı adla yeni opera binası yapacağız" söylemleri ile elemlerde gerilim tırmandı.

Bunu Gezi Parkı Eylemleri'nin, özellikle halkın polis şiddetine duyduğu tepkiyi dile getirmesiyle, hükümete karşı en büyük ulusal ve kitlesel protestolardan birine dönüştüğünü en iyi açıklayan tweet kabul edebiliriz. Mesele olaylar devam ederken yapılan birçok basın açıklamasında yaşadığı yere kendi iradesi dışında müdahale edilmesine karşı çıkan ve demokrasi talep eden halkın tepkisi olarak dile getirildi. Farklı siyasi, inanç hatta cinsel yönelime sahip ya da hiçbir ideolojiye sahip olmayan insanların sorgulamadan birlikte olmasıyla Gezi Parkı büyük bir direnişe dönüştü.

Reklam
Reklam

Büyük Birleşme Örnekleri; İstanbul United ve Çarşı

Yıllardır futbol sahalarda görmek istediğimiz o büyük kardeşlik, fair play ve barış duygusunu uzun yıllar sonra Gezi Direnişi'nde yaşadı. Çarşı'yla başlayan Gezi Direnişine verilen destek, diğer futbol taraftarlarını etkiledi ve bir anda özellikle üç büyük takımın taraftarı dahil birçok futbol taraftar grubu omuz omuza sloganlar atarak Gezi'ye destek verdi... Çarşı'nın iş makinesiyle bir TOMA kovaladığı iddiası bile vardı.

Aşağıdaki derleme, 1-7 Haziran 2013 tarihleri arasında Twitter’da #OccupyGeziManifestosu tag’ı altında biriken görüşlerden oluşturuldu (liste herhangi bir sıralama kriterine tabi değil):

**_Taksim Projesi iptal edilsin. Gezi Parkı ‘Park’ olarak kalsın.

Tabiat Kanunu tasarısı meclis gündeminden çekilsin.
Gösteri hakkı yasal güvence altına alınsın.
Demokrasi seçimden seçime olmasın: Yerel katılımcılı demokrasi sürecine geçilsin. Kentleri ilgilendiren kararlar için kent meclisleri aktif hale getirilsin, şehir sakinlerinin fikirleri göz ardı edilmesin.
Seçim barajı düşürülsün.
Seçimlerin güvenliği garanti altına alınsın, en kısa sürede dijital seçim sistemi altyapısına geçilsin.
İnternet filtreleri kaldırılsın._**

**

Reklam
Reklam

Alkol yasağı, kamusal alanlarda türban yasağı gibi halkın yaşam tarzını değiştirmeye yönelik yasaklar kaldırılsın.
Haber alma özgürlüğü uluslararası standartlara uygun biçimde yorumlansın.
Medya sansürü yasadışı ilan edilsin.
Zorunlu askerlik kaldırılsın.
Askeri mahkemeler kaldırılsın.
Türkiye’deki ABD askeri üsleri kapatılsın.
Tutuklu öğrenciler serbest bırakılsın.
Milliyet, etnik köken, ten rengi, cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı her türlü ayrımcılık son bulsun.
Çağdaş bir nefret suçları yasası hazırlansın ve uygulansın.
Ülkenin dört bir yanında süren doğa katliamı son bulsun.
Çevre ve hayvan hakları güvence altına alınsın.
Nükleer santral, termik santral, ya da baraj projelerinin hayata geçirilmesi planlanan yörelerde yerel referandum yaıplsın.
Baraj projeleri için hazırlanan Çevre Etki Değerlendirme raporlarını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca sertifika verilmiş şirktler değil bağımsız bilim kurumları hazırlasın.
Gezi, Taşkışla, İnönü Stadı, Dolmabahçe ve Maçka Parkı koruma altına alınsın ve şehir parkı haline getirilsin.
Bilim, üniversite, sanat özgür bırakılsın.
Anadolu’nun kültürel mirası koruma altına alınsın.
Din hanesi nüfus cüzdanlarından kaldırılsın.
AVM’ler yerine doğa tarihi müzeler, botanik bahçeleri, sanat galerileri inşa edilsin.
Taksim bir semboldür: Taksim her tür barışçı toplantı ve gösteriye açık olsun.
PVSK, TMK, TCK, CMUK düzenlemeleri demokratikleştirilsin.
İfade özgürlüğü uluslararası standartlara uygun biçimde korunsun.
AKM yıkılmasın, restore edilsin.
Ttürkiye Ermeni Soykırımı ile yüzleşsin.
Devlet Hrant Dink cinayeti ile, Roboski ile, Reyhanlı ile yüzleşilsin.
Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi kapatılmasın.
Devlet tüm din ve mezheplere eşit mesafede dursun.
Yaşam tarz ve tercihleri yasalar çerçevesinde koruma altına alınsın.
Suriye’ye tehdit sona ersin, Suriyeli sığınmacılar sınırdan uzak güvenli bölgelere yerleştirilsin.
Polis şiddeti sona ersin. Şiddete eğilimi olan polisleri polis teşkilatından ayıklayacak düzenlemeler yapılsın.
Sivil örgütlenmenin önü açılsın, sendikalaşmak kolaylaştırılsın.
Gelir adaletsizliği sona ersin.
Azami ücret, asgari ücretin 10 katını geçemesin.
Başbakanlık örtülü ödeneği kaldırılsın.
Siyasi şeffaflık sağlansın. Kürsü dokunulmazlığı hariç tüm dokunulmazlıklar kaldırılsın.
Yeni anayasa yerine 1961 Anayasası modernize edilsin.
Kanunun üstünlüğüne riayet edilsin ve yasal olmayan tutuklamalar sona erdirilsin.
Maden rezervleri millileştirilsin.
TPAO petrol arama ve çıkarma konusundaki tek yetkili kurum haline getirilsin.
Tüm kamu kuruluşlarının gelir ve giderleri, mali raporları halka açılsın.
Kamunun devlet bünyesindeki ihaleler, yatırımlar ve teşviklere dair tüm mali verilere ulaşımını mümkün kılacak düzenlemeler yapılsın.
Başbakanlık dönüşümlü hale getirilsin: siyasette ‘parti lideri’ egemenliği bitirilsin.
Tutuklu asker ve gazeteciler adil bir şekilde yargılansın. Yargısız tutukluluk süreci aylar, yıllar sürmesin.
Kürtaj yasası geri çekilsin.
Yeni havalimanının hizmete girişi ile beraber Yeşilköy Havalimanı arazisi park haline getirilsin ve kamuya açılsın.
Temel bilimler desteklensin.
Çağdaş bilim etiği dışında kalan davranışlar ile ilgili denetimler sıkılaştırılsın, bu tip davranışlarda bulunan akademisyenler korunmayıp meslekten ihraç edilsin.
Cinsiyetçi eğitim sistemi yeniden şekillendirilsin.
Çocukların eğitim, sağlık, ve adalet gibi haklarından faydalanmalarını teminat altına alan yasaların hayata geçirilmesi için adımlar atılsın.
Eğitimin tüm basamaklarında güncel ve bilimsel eğitim verilsin.
Din ve ırka dayalı olumlamalar eğitim sisteminden çıkarılsın.
Vatan, bayrak, devlet gibi kavramlar eğitim sistemi ve anayasa içerisinde ‘kutsal’ olarak anılmasın.
Genetiği değiştirilmiş organizmalar barındıran gıda ürünlerinin etiketleri bu bilgiyi yansıtacak şekilde işaretlensin.
27 Mayıs’ta başlayan direniş boyunca göz altına alınanlar serbest bırakılsın ve hiçbir adli kovuşturmaya izin verilmesin.
Siyasete aktif katılımı önleyen her tür engel kaldırılsın.
Toplantı, gösteri ve yürüyüşlere ilişkin her tür yasaklama kaldırılsın, toplantı ve gösteri yürüyüşü duzenleme hakkının gereği yerine getirilsin.
Halk sivil toplum örgütleri Türkiye’deki denetim mekanizmasına dahil edilsin.
Beşiktaştaki başbakanlık ofisi taşınsın, iskele halka açılsın.
Fikirleri, halkın haber alma özgürlüğüne olan katkıları nedeniyle tutuklu olan gazeteciler serbest bırakılsın.
Meslek örgütlerinin meslek alanlarıyla ilgili yasal düzenlemelerde aktif rol oynaması sağlansın.
Faili meçhullerin hesabı verilsin, suçlular adalete teslim edilsin.
Emek sömürüsü sona ersin: işçi sağlığı ve güvenliği, esnek mesai saatleri gibi konularda, çalışanların hak ve özgürlüklerini koruyacak kalıcı önlemler alınsın.
Yerli ve küçük sermaye teşvik edilsin, tekelleşmenin önüne geçilsin.
Benzin, alkol ve tütüne uygulanan astronomik vergiler düşürülsün.
Güvenli doğum kontrol yöntemlerine erişim reçeteye bağlı olmasın, temel korunma yöntemleri sağlık ocaklarından temin edilebilsin.
**

Gezi Parkı Eylemleri'nde yaşamını yitirenler

Reklam
Reklam

Belkide içimizi yakan en kötü olaylardı Gezi Parkı eylemleri sırasında ölen gencecik insanlar... Kimisi çocuktu, kimisi hayalleri olan gencecik çocuklar kimisiyse ekmeğini taştan çıkaran emekçi işçilerdi. İhmal,kontrolsüz güç ve bazı ego tatminleri yüzünden ölen bu insanların katilleri hala aramızda.

Yaralanmalara gelince resmi açıklamalar şu yönde; Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) : 12 Haziran itibari ile olaylar esnasında tazyikli su, kısa mesafeli biber gazı atışları ve plastik kurşunlardan dolayı 7.478 kişi yaralandı.

Gezi Parkı olayları sırasında Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım ve Hasan Ferit Gedik hayatını kaybederken olaylara müdahele eden polislerden Mustafa Sarı köprüden düşerek hayatını kaybetmişti.

Ölümlerden sonraki süreç;

Ethem Sarısülük'ü başından vuran polis uzun süren davalar sonucunda tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalarak aklanmıştı.

Ali İsmail Korkmaz'ı sokak arasında tek başına sıkıştıran polis ve karşıt görüşlü esnafın darp edilmesiyle öldürülmüştü.21 Ocak 2015 tarihinde görülen davada; Mevlüt Saldoğan 'kasten ölüme sebebiyet vermek' suçundan 13 yıl hapis cezası,(cezası geleceğine etkisi göz önüne alınarak 10 yıl 10 aya indirildi), Tutuksuz sanık polis Yalçın Akbulut 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı, aynı gerekçeyle, 10 yıl hapisle birlikte tutuklamasına karar verildi, Fırıncılar İsmail, Ramazan Koyuncu ve Muhammet Vatansever darp suçundan 8 er yıl hapis cezasına (daha sonra cezaları 3 yıl 4 aya indirildi), ve son olarak diğer polisler Şaban Gökpınar ve Hüseyin Engin, delil yetersizliğinden beraat etmişti.

15 Haziran 2013'te polis tarafından atılan göz yaşartıcı gaz kapsülünün başına isabet etmesiyle komaya giren 14 yaşındaki Berkin Elvan 11 Mart 2014'te girdiği komaya küçük bedeni dayanamamış ve hayatını kaybetmişti. Bu olaylar ışığında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan elinde sapan olan bir çocuğu terörist olarak göstermiş, annesini de binlerce insana yuhalatmıştı.

Ve unutmadan, görüntüleri Cuma günü günü yayınlanacak Kabataş tacizi vardı, ne oldu ona?

Gezi olayları sırasında bir kadının eylemcilerin saldırısına uğradığı iddiası, iddianın savunucularından gazeteci Elif Çakır’ın avukatı Fidel Okan’ın “Kabataş saldırısı kurgu ve düzmeceydi” sözleriyle yeniden gündeme gelmişti. Hükümete yakınlığıyla bilinen gazetelerin köşe yazarları, aynı başlıkla yazı kaleme almıştı.