Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından organize edilen "Gönül Kervanı" projesi çerçevesinde "Hoca Ahmed Yesevi’yi Anlamak" adlı bir konferans verildi. Kültür Merkezi toplantı salonunda moderatörlüğünü yazar Sadık Yalsızuçanlar’ın yaptığı konferansa Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesinde bulunan yazar Ömer Tuğrul İnançer ile akademisyen Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tatçı katıldı.Konferansın giriş konuşmasını yapan Gönül Kervanı Projesi kapsamında Türkistan’a giden ekip de yer alan Dr. Muharrem Ök, Kazakistan Cumhuriyeti’nin kurulması ve Cumhurbaşkanlığı görevine Nursultan Nazarbayev’in gelmesinden sonra Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesinin kurulması başta olmak üzere, pek çok güzel ve tarihi gelişmeler yaşandığına dikkat çekti.Hoca Ahmed Yesevi’nin bir eren olarak öneminden bahseden Dr. Muharrem Ök, Hoca Ahmed Yesevi’nin Hak bilgisini gönüllere indiren ve yerleştiren, ondan sonra da verdiği enerjisiyle gönülleri harekete geçiren bir misyonu olduğunu belirtti.850 YILDIR GÖNÜLLERDE YAŞIYORDr. Muharrem Ök’ün konuşmasının ardından söz alan yazar Ömer Tuğrul İnançer de, Hoca Ahmed Yesevi Hazretlerinin huzuruna kabul buyurulduğundaki iklimi soluyunca, 20. ve 21. asırlardaki insanın sadece et ve kemikten ibaret sayılmasının acziyetini hissettiğini dile getirdi. Ömer Tuğrul İnançer, aşkın değil de ’muhabbet’in gerçek olduğunu belirterek, her şeyin bir silsile olduğunu ve basamaklardan meydana geldiğini, tahsilin de kendi içinde piramidel bir yükselme olduğunu dile getirdi. Dillere pelesenk olan ’Allah uzun ömürler versin’ niyazından kastedilenin bedenen dünyada uzun yıllar yaşamak olduğunu düşünmenin çok basit ve sığ bir düşünce olduğunu söyleyen İnançer, 850 yıl önce bu dünyadan göçmüş Hoca Ahmed Yesevi Hazretlerinin bugün hâlâ güçlü bir şekilde yaşadığını, söz konusu duadan da bu şekilde bir yaşamanın anlaşılması gerektiğini belirtti."GÖNÜL KÖPRÜLERİ KURMAK İÇİN İKLİM HAZIR"Yazar Ömer Tuğrul İnançer’in ardından söz alan Prof. Dr. Mehmet Akkuş ise, "Gönül Köprüsü Kervanı"nın başlangıcının Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) ve sahâbe-i kirâmdan başladığını söyledi. "Bu yol, "Gönül Köprüsü Kervanı"nın da gittiği Orta Asya’dan Anadolu’ya cereyan ve seyeran eden kutlu bir yoldur" diyen Prof. Dr. Mehmet Akkuş, bu yol ile ’’Dil hanesi pür nur olur / İklîm-i dil ma’mur olur’’ dizesiyle sözlerini tamamladı.Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar ise, bugün bu gönül köprülerinin yeniden inşası adına tüm altyapının hazır hale geldiğini ve Türkiye’nin de bu gönül köprülerini kurmak için gerek siyasî gerekse iktisadî açıdan hazır olduğunu dile getirdi. "Gönül Köprüsü Kervanı" özelinde bu bağlantının yeniden kurulmasının çok mühim olduğunu da ifade eden Prof. Dr. Sayar, ancak muhabbetullah ile eklemleşenlerin Viyana kapılarına kadar varabileceğini söyledi. Sadece ilim ya da sadece irfanın yeterli olmayacağını, ikisinin birlikte ve senkronize inşasının gerekli olduğunu belirten Prof. Dr. Sayar, "Sadece sodyum ya da sadece klor zarar verir ama ikisi birleştiğinde faydalı bir tuz meydana gelir" ifadesini kullandı.NE VERDİ? DOĞRU İSLAM, TÜRKÇE İSLAM VE ALPEREN RUHU...Konferansın son bölümünde söz alan Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tatçı ise sözlerine "Hoca Ahmed Yesevi Hazretleri kültür tarihimiz açısından ne ifade eder?" sorusuyla başladı. Hoca Ahmed Yesevi’yi Mehmet Fuat Köprülü ile bildiğimizi söyleyen Tatçı, bir Yesevi dervişi ve Cevâhirü’l-Ebrâr (Hoca Ahmed Yesevi ve Yeseviyye tarikatı hakkında bilgi veren temel bir eser) adlı eserin sahibi olan Hâzinî hakkında da geniş bilgi verdi. Sultan II. Selim (Sarı Selim) döneminde İstanbul’a gelen ve İstanbul’da bir Yesevi dergahı kurmak isteyen Hâzinî bu isteğini yerine getiremediğini ama Sultan III. Murad’a takdim etmek üzere "Cevâhirü’l-Ebrâr" adlı eserini kaleme aldığını belirten Tatçı, Anadolu’nun Hoca Ahmed Yesevi ile tanışmasının Hâzinî ile başladığını ve M. F. Köprülü ile uyandığını dile getirdi.Hoca Ahmed Yesevi’nin sadece hikmetlerinden ibaret olmadığını, başka da derlenmesi gereken pek çok sözü olduğunu söyleyen Tatçı, Hoca Ahmed Yesevi’nin 3 önemli şeyi gerçekleştirdiğini belirtti. Bunların; 1-Doğru İslam, 2-Türkçe İslam ve 3-Alperen ruhlu aksiyoner bir kimlik olduğunu belirten Tatçı, bunların da şeriat, tarikat, marifet ve hakikatten oluşan bu dört kapıda gerçekleştirildiğini dile getirdi. Burada amacın hakikate ulaşmak olduğunu da söyleyen Tatçı, bu kapıların da tek tek değil, hep birlikte ve senkronize idrak edilmesi gerektiğini dile getirdi.Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tatçı, Hoca Ahmed Yesevi Hazretlerinin hurafe ve efsanevi bilgiler yerine aklı, sömürüye karşı adaleti ve şirk yerine de tevhidi ortaya koyduğunu söyledi.Hoca Ahmed Yesevi Hazretlerinin doğru İslam için Divan-ı Hikmetleri Türkçe yazdığını, halka hizmeti Hak’a hizmet olarak kabul eden Yesevi’nin, alperenleri yetiştirmek için halvete girdiğini de sözlerine ekledi.Menkıbelerde geçen hurmaya da değinen Tatçı, hurmanın bir sır olduğunu ve bu sırrın dilden dile aktarılarak Hoca Ahmed Yesevi Hazretlerine kadar geldiğini belirtti. Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tatçı, "Bu iklim, gönül dilini bilenlerin tercümeye ihtiyaç duymayacağı bir iklimdir" değerlendirmesini yaptı.Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tatçı’nın konuşmasının ardından ressam Tülay Gürses’in Pîri Türkistan adlı resim çalışmalarının müzik eşliğinde sunulduğu slayt gösterisinden sonra konferans sona erdi. Konferansın akabinde "Gönül Kervanı" ekibi, Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Kutalmış’ın kendileri için düzenlediği akşam yemeği programına katıldılar.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz