Hacettepe Üniversitesi (HÜ) İç Hastalıkları ve Medikal Onkoloji Uzmanı ve Kanser Epidemiyolojisi Bilim Uzmanı Prof. Dr. İsmail Çelik, soyanın içindeki östrojen hormonuna benzer etkideki maddelerin, östrojene bağlı gelişebilen meme ve endometrium kanserlerine yol açabileceği uyarısında bulundu.
Çelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yazılı ve görsel basında kanserden korunmaya yönelik çok fazla haber yer aldığını, ancak çoğunun bilimsellikten uzak ve yanlış olduğunu söyledi.
Vitamin kullanımına dikkat Çelik, bitkilerin, meyve ve sebzelerin bilinçsiz tüketilmesinin yarardan çok zarar verebileceğini, çeşitli organlarda hasara yol açabileceğini ya da kanser dışında başka hastalıklarının oluşmasına zemin hazırlayabileceğini belirtti. Kanserden korunmaya karşı ya da vücut direncini artırmak için çeşitli vitamin kapsülleri kullanılmasının ya da soya fasulyesi, havuç, gibi gıdaların çok tüketilmesinin bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek yerine meme, endometrium ve akciğer gibi bazı kanser türlerinin gelişmesine de neden olabileceğini öne süren Çelik, ''ACS (American Cancer Society)'nin tanımına göre kanserden korunmak için tek ve geçerli beslenme önerisi, günde en az 5 porsiyon meyve ve sebze içeren, yağdan düşük, lifçe yüksek diyet tüketilmesi ve kırmızı etin haftada birden fazla yenmemesi şeklindedir. Bu cümleye bir kelime eklemek ya da çıkarmak bilimsel olarak doğru değildir'' dedi.
Tüketilen miktara dikkat
Ceviz tüketilmesinin kanser ve kalp hastalarına iyi geldiği yönündeki bilgilerin her zaman geçerli olmadığını belirten Çelik, ''Şişmanlık kanseri arttıran bir etmendir. Zararsız olduğu, kolesterol içermediği söylenen yağlı gıdaların (zeytinyağı veya kuru yemiş de dahil) çok miktarda alınmasının obeziteye yol açabileceği unutulmamalıdır'' dedi.
Kanser riskine karşı uyarılar
-Antioksidan özelliği olan domates, brokoli ve lahana gibi gıdaların tüketilmesinin kanserden koruduğuna dair veriler yeterli değildir. Domates, brokolinin kanser yapıcı etkileri yok ama kanserden koruyucu etkileri de yok.
Pestitite dikkat
Çelik, zararlı organizmaları engellemek, kontrol altına almak, ya da zararlarını azaltmak için kullanılan madde ya da maddeleri içeren karışımların (pestisit) kullanımının tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kontrol altında olduğunu belirtti. Halen Türkiye'de kullanımda olan pestisitlerin kanser yapıcı etkileri açısından kontrol altında olduğuna işaret eden Çelik, şunları kaydetti: ''Tüketilen maddenin üzerindeki pestisit kalıntılarının bertarafı için uygun hijyenik önlemler yeterlidir. En önemli risk pestisiti uygulayan kişinin (ülkemizde çiftçi veya yetiştirici) kendisine ve çevresindeki kişilere olmaktadır. Pestisitlere maruziyetin kanser dışı zehirleyici özellikleri daha önemlidir ve bu etkiler küçük çocuklarda ve bebeklerde daha ağır seyreder, çünkü bu pestisitleri vücuttan atacak enzimler henüz yetersizdir veya oluşmamıştır.''