Bugün kendisini anca antikacılarda bulabileceğiniz eski tip radyoları en çok anneannenizin ya da babaannenizin evinde gördünüz. Onların başında oturup haberleri, şarkıları ve radyocuları dinlediniz. Hala çalışanını bulup satın almak için kredi çekmekten başka çare olmayan bu radyolar, anneanne evlerinin baş tacıydı.
Kim kuracak diye kardeşinizle kavga ettiğiniz bu saatleri bulur bulmaz salonun baş köşesine koyanlar olduğunu duyduk. Vintage sevenlerin en değerli parçası.
Ünlü mobilya markalarının taklit ettiği en önemli parça bu raflardı. Anneannenizin her öğlen tozunu aldığı çiçekli tabaklar ise, bugün büyük mağazalarda 'İngiliz tarzı' etiketiyle satılıyor.
Akıllı telefonlara o kadar bağlandık ki altın rehberin başında telefon ettiğimiz günleri unuttuk. Çocukluğun en büyük eğlencesi haline gelen bu telefonları, artık dekor olarak evlerimizde saklıyoruz.
Sadece ve sadece anneanne evinde görebileceğiniz bu parça, mobilyada adeta bir devrimdi.
Anneannemizin özenle iğneledeği kanaviçeler, etaminler bugün Instagram hesaplarında pahalı fiyatlara satılıyor. Geçmişten günümüze popülerliğini yitirmeyip üzerine arttıran tek şey bu kanaviçeler...

Eski çaydanlıkları yeni saksılara dönüştürmek, bizim annemizden, annemizin de annesinden öğrendiği muhteşem bir güzellik...
Bu yorganlar hala vintage olmadı ve yorgancılar da birer birer battı ama biz hala umutluyuz, onların anneanne evinden çıkıp bizim evlerimize gireceği günü bekliyoruz...
Metal kutular, Almanya'dan gelen akrabanın hediyesiydi. Anneannelerimiz o kutuları bazen dikiş kutusu, bazen de baharat kutusu yaptı. Bugünlerde ise ithal marketlerde satılan popüler kurabiyelerde görüyoruz en çok. Cam şişe kolonyalar ise bir ara plastiğe yenilse de yine oldukça revaçtalar.
Kendi elbisemi kendim dikerim diyenlerin hala kullandığı antikalardan biri. Büyüklerimiz söyler inanmazdık, ayakla çalışan makina daha iyi diker diye, doğruymuş. Otomatik makinayla yapılan dikişten daha sağlam olduğu kesin.