Şu bir gerçek ki Türk dizilerinde hangi duyguyu ararsanız bolca bulabilirsiniz ama özellikle bazı duygular var ki yüzlerce bölüm izlesek de asla sıkılmıyoruz: Aşk, kayıp, özlem, ihanet... Bu duyguları tüm dünya izlemeye bayılıyor. Çünkü bu duyguların yaşandığı bütün hikayeler evrensel. Türk dizileri her zaman izleyiciyi yansıtan işler yapıyor.
Türk dizilerinde hiçbir hikaye aceleye getirilmiyor. Olaylar yavaş yavaş gerçekleşiyor. İlk önce karakterler seyirciye tanıtılıyor, geçmişleriyle yüzleşiyorlar, ilişkiler yavaş yavaş gelişiyor. Bölümler de uzun olduğu için gerçek bir hayat hikayesi izleniyor hissi veriliyor seyirciye.
Türk dizilerinin izlemesi en çok zevk veren yanlarından biri de resmen bir görsel şölen olması... İstanbul boğazı, Kapadokya’nın peri bacaları, Ege kasabalarının taş sokakları, tarihi köşkler derken hikayeler seyirciye derinden işleniyor. Yabancı izleyiciler için de bu arka planlar çok daha merak uyandırıcı bir yan sunuyor. İşte Türkiye'nin bu kadar turist almasının nedenlerinden biri de Türk dizilerinin bu kadar mükemmel olması...
Son yıllarda özellikle Türk dizilerinde, güçlü kadın karakterlerinin hikayeleri işleniyor. Boyun eğmeyen, mücadele eden, hayatını değiştiren kadınları izlemek seyirci için oldukça keyif verici oluyor. Çünkü dünyanın dört bir yanından bu dizileri izleyen kadınlar, başka hayatlarda da aynı mücadeleleri görerek, aynı duyguları paylaşıyorlar.
Türk dizilerinde aile bağları çok güçlüdür. Hikayeler de oldukça derinliğe sahip oluyor ve aile üyelerinin aralarındaki ilişki uzun uzun işleniyor. Özellikle aile üyelerinin aralarındaki dramaya Türk dizileri oldukça yer veriyor. Bir annenin çocukları için her şeyi göze alması ya da öksüz kalan bir çocuğun hayatını sürdürebilmek için verdiği hayat savaşı gibi...
Türk dizi oyuncularına baktığımızda genellikle izleyen kişilerin üstünde samimi bir etki bıraktıklarını görüyoruz. Üstelik sadece oyunculukları ile değil günlük yaşamlarında veya sosyal medyada yansıttıkları karakterleri ile de izleyici ile samimi bir bağ kuruyorlar. Hayranlar da Türk dizilerindeki izledikleri karakterin hayatını izliyormuş gibi hissediyor...
Yabancı izleyiciler için Türk kültürü, onların kültürü ile karşılaştırıldığında çok farklı bir dünya sunuyor. Fakat Türk kültürünün tüm izleyiciler için farklı bir noktada olmasının nedenlerinden biri de aile bağlarını harika bir şekilde yansıtması... Sofrada birlikte oturmak, bayramlarda ailece toplanmak, mahallenin birbirini tanıması gibi nostaljik detaylar keşfedilmesi keyifli bir dünyanın kapısını aralıyor.
İtiraf etmek gerekiyor ki, Türk dizilerindeki çiftlerin aşklarını izlerken resmen sevimli bir kediye dönüşüyoruz... Göz göze gelmeler, bir türlü açılamamalar, uzun uzun bakışmalar Türk dizilerinde en çok gördüğümüz sahneler. Bu yavaş yavaş ve tutkulu işleyen aşk hikayesi de romantizm severler için harika sahneler demek.
Dünya yabancı dizilerdeki absürt ve gerçekleşmesi mümkün olmayan fantastik sahnelerden ibaret değil. İnsanlar artık daha gerçek ve kültürel öğeler barındıran değişik hikayeler izlemek istiyor. Türk dizileri de bu açığı çok keyifli bir şekilde dolduruyor. Üstelik sezonlar sürmesi de bu keyifli dizileri seyircilere zevkini çıkararak izleme fırsatı sunuyor.
Özellikle son yıllarda dizilerin izlendiği yerler televizyon değil sosyal medya platformlarından oluşuyor. Bu platformlarda sunulan dil destekleri de dizilerin evrensel olmasını sağlıyor. Kolayca istenilen dilde altyazıların bulunması ve sosyal medyada açılan fan sayfaları dizilerin daha da global olmasını sağlıyor.