ANKARA (A.A) Hakkari'nin Çukurca ilçesinde yola döşenen mayının patlaması sonucu 6 askerin şehit olmasıyla ilgili davanın üçüncü duruşması tamamlandı.
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanık Tuğgeneral Zeki Es, tutuksuz sanıklar Tümgeneral Gürbüz Kaya, Kurmay Albay Rıza Atilla Erdoğan, Kurmay Binbaşı Hakan Alaçam, Piyade Yüzbaşı Nurettin Altay ve Uzman Çavuş Fatih Taylan Çeker ile avukatları, şehit askerlerden Deniz Demirci'nin annesi Raziye Demirci ile babası Halil Demirci ve şehitler yakınlarının avukatları katıldı.
Duruşmada, patlamaya maruz kalan 8. Komando Bölüğü Komutanı Piyade Yüzbaşı Nurettin Altay, patlama öncesinde operasyon için intikalde olduklarını belirterek, kendilerine öndeki birliği takip etme ve hiçbir şekilde teröristlere görüntü vermeme emrinin iletildiğini söyledi. İntikal esnasında bölgeyi tanıyan ve kılavuzluk yapan personelin de yanlarında bulunduğunu ifade eden Altay, kol komutanının yönlendirmesi ile öndeki taburun gittiği istikamete doğru hareket ettiklerini söyledi. Bir süre sonra bir askerin ayağının burkulması üzerine intikali durdurduklarını ve yaklaşık 1 saat 15 dakikalık süre boyunca askerin bölgeden tahliyesini beklediklerini anlattı.
Kendilerine kesinlikle intikal ettikleri güzergahın kullanılmaması konusunda bir emir verilmediğini vurgulayan Altay, intikale yeniden başlamalarından yaklaşık 15 dakika sonra 30 metre arkasında bir patlama sesi duyduğunu ve patlamanın ardından birliğine gerekli emirleri verdiğini söyledi.
Patlamanın olduğu yerde 3-4 metrelik bir çukur açılmış olduğunu ve şehitler olduğunu gördüğünü ifade eden Altay, helikopterlerin hava koşulları dolayısıyla geç gelmesi nedeniyle askerlerinin şehitlerin başında yaklaşık 2 saat kaldığını kaydetti.
Patlayan mühimmatın daha önce Hantepe civarına Tuğgeneral Zeki Es'in emriyle yerleştirilen özel alarm ikaz sistemlerinden biri olmadığını değerlendirdiğini ifade eden Altay, GPS cihazı ile baktığında patlama olan yer ile kendisine verilen en yakın özel alarm ikaz sistemi koordinatı arasında yaklaşık 180 metre mesafe olduğunu gördüğünü söyledi.
Hantepe üs bölgesinde komutanlarının kendilerini termal kamera ile adım adım gözetlediğini ifade eden Altay, ''Yanlış istikamette olsak bunun komutanlarımız tarafından görülmesi lazımdı. Bu konuda bir ikaz almadım'' dedi. Hantepe üs bölgesi civarındaki dere yatağında alarm ikaz sistemi bulunduğunu, kendisinin ve personelinin de bunu çok iyi bildiğini belirten Altay, ''emre itaatsizlik suçu'' işlemediğini kaydetti. Altay, patlamanın ardından olay yerine yaklaşık 15 metre uzaklıkta tahtadan bir düzenekle yapılmış el yapımı patlayıcı bulduklarını da sözlerine ekledi.
Altay'ın ifadelerinin ardından söz alan Tuğgeneral Zeki Es, yayımladıkları harekat emrinde bölüğün Şimil sırtlarından gitmesi hususunun açıkça belirtildiğini, ancak bölüğün dere yatağından indiğini söyledi.
Sanık Kurmay Albay Rıza Atilla Erdoğan ise 8. Komando Bölüğünün öndeki taburun peşinden gitmesi yönünde bir emir vermediklerini söyledi. İntikalleri termal kamera ile gözlemledikleri yerin kendisinin bulunduğu taktik komuta yerinden 60-70 metre mesafede bulunduğunu ifade eden Erdoğan, bu sebeple intikali kendisinin görmesinin mümkün olmadığını belirtti. 8. Komando bölüğünün yol değiştirdiği yönünde kendilerine herhangi bir bilgi gelmediğini söyleyen Erdoğan, ''Bilinçli olarak 8. bölüğün istikametinden saptığını görüp sessiz kalmam mümkün değildir'' dedi.
Kurmay Binbaşı Hakan Alaçam ise ifadesinde mahkemeye sunulan bilirkişi raporunun daha önce alınan ifadeler üzerinden düzenlendiğini ve raporda pek çok konuda aydınlatıcı ve yeterli bilgi bulunmadığını söyledi. Kendisinin operasyon esnasında ''emir verme'', ''aksaklıkları giderme'' konusunda yetki ve sorumluluğu bulunmadığını belirten Alaçam, ''Operasyonu telsizlerden takip etmek dışında başka alternatifimiz yoktu. Ast birlik komutanları bizlere telsiz aracılığıyla rapor veriyordu'' dedi. 8. Komando bölüğünün intikal etmesi gereken istikametten saptığı yönünde herhangi bir tespitleri olmadığını anlatan Alaçam, bütün birliklerin intikalini Hantepe'de bulunan termal kamera yardımıyla izlemeye çalıştıklarını, ancak kameranın motor aksamının olmaması nedeniyle görüntü alınan bölgelere elle yöneltilmek zorunda kalındığını söyledi. Kameranın görüntü alınmak istenen noktaya getirilmesinin zaman aldığını bir birliğin görüntüsünü kaybettikleri zaman tekrar bulmakta zorlandıklarını anlatan Alaçam, patlama olmadan önce 8. Bölüğün yaralı personelinin başka bölgeye tahliyesi nedeniyle durduğunu, bu sırada termal kamera ile terörist tehdidin gelebileceğini değerlendirdikleri bölgeye yönetildiğini kaydetti.
Alaçam, 8. Bölüğün maruz kaldığı patlamanın, kendilerinin 1. Komando Taburu tarafından tespit edildiği belirtilen o anda terörist unsurlara ait olabileceği değerlendirilen görüntüyü termal kamera ile araştırırken meydana geldiğini söyledi.
Mahkeme Başkanı Mehmet Yüzbaşıoğlu'nun, 8. Bölüğe hızlı intikal etmesi yönünde bir emir verilip verilmediğini sorması üzerine Alaçam, bu yönde bir emir verildiğine kendisinin şahit olmadığını, kendisinin de böyle bir emir verme yetkisinin bulunmadığını, böyle bir emir vermeye de o anda gerek olduğunu düşünmediğini söyledi.
Şehit Deniz Demirci'nin babası Halil Demirci'ye mahkeme başkanı tarafından Alaçam'ın ifadeleri hakkında söyleyeceği bir şeyin olup olmadığının sorulması üzerine, ''Allah kahretsin. Vatan hainleri'' dedi. Bu söz mahkeme başkanı tarafından kayıtlara geçirildi.
Tuğgeneral Zeki Es'in avukatları tarafından mahkeme heyetine yeni bir bilirkişi raporu düzenlenmesi ve olayın olduğu bölgede inceleme yapılması talebine ilişkin bir dilekçe sunuldu.
Sorgulamaların ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Yüzbaşıoğlu, Tuğgeneral Zeki Es'in tutukluluk halinin devamına, avukatları tarafından vareste tutulma talepleri bulunan Tümgeneral Gürbüz Kaya, Kurmay Albay Rıza Atilla Erdoğan, Kurmay Binbaşı Hakan Alaçam ve Uzman Çavuş Fatih Taylan Çeker'in bundan sonraki duruşmalardan vareste tutulmasına, mahkemenin 21 Şubat 2011 tarihinde devam etmesine karar verildi.