Geçtiğimiz yıllarda oldukça fazla konuşulan, tartışılan besinler ve beslenme trendleri oldu. Özellikle aralıklı açlık diyetleri, ketojenik diyetler, inek sütü alerjileri ve yerine kullanılan farklı türde sütler, bağırsak sağlığına odaklanan fermente besinler, ekşi maya ekmekler, probiyotikli içecekler gibi konular oldukça popülerlik kazandı.
2020 yılında da popülaritesi artacak olan belirli beslenme akımları ve besinler ile karşılaşacağız. Bunlardan ilki ve belki de en önemlisi; sürdürülebilirlik akımı. Aslında 2019 ortalarından itibaren kendini göstermeye başlayan, değişen doğanın dengesini vurgulayan, geri dönüşüme odaklanan bir akım olarak düşünebiliriz. Evlerdeki çöplerde bile geri dönüşüm sağlayabilecek bokhashi kompost yöntemini destekleyen, herkesin kendi yiyeceği bazı besinleri kendi üretebileceğine cesaretlendiren bu akım beslenme alanında da belirli noktalara önemli dokunuşlar sağlıyor.
Örneğin besinlerin yetişmesi ve doğadan atık olarak uzaklaştırılması için gerekli su miktarı ve tükenen kaynaklar ile ilgili çalışmalarda, tahıllar ve baklagiller avantajlı besinler arasına girerken hayvan etleri biraz daha işi zorlaştırabiliyor. Bu durum da bizleri dengeyi bozmayacak şekilde beslenmemizde bulgur, buğday gibi tahıllara ve nohut, fasulye gibi kurubaklagillere yer vermeye teşvik ediyor.
Geçtiğimiz yılları düşündüğümüzde, yüksek protein ve paketli besin destekli ketojenik diyetler, ya da herhangi bir sorun bulunmamasına rağmen tedavi yöntemi dışında uygulanan glutensiz beslenme tarzları popülerliğini yitirirken daha ata tahıllarının da içinde bulunduğu, sürdürülebilir, atıksız bir beslenme tarzı popülerlik kazanmaya başlamaktadır. Tüm bunların getirisi olarak da ‘raw food’ lar yani pişmemiş, daha az işlenmiş besinlerin popülerliği artmakta hatta pek çok kafenin menüsünde bile gözümüze çarpmaktadır.
Raw food’ların yanında bu yıl çok konuşacağımız bir diğer beslenme tarzı da ‘Vegan/vejetaryen beslenme’dir. Birbirleri ile oldukça ilişkili olan ve sürdürülebilir yaşamı da desteklediğini savunan bu beslenme tarzını ihtiyacı olan/olmayan herkesin dilinden duyacak gibiyiz. Popülaritesinin bu kadar artmasında etkili olan nedenlere bakacak olursak birkaç vegan sporcunun gösterdiği başarı, vegan beslenme hakkında çekilen ünlü bir belgeselin etkilerini görebiliriz.
Tüm bunların yanında 'spirulina' gibi bir dönem oldukça popüler bir besin olan yosun türünü bu yıl da çeşitleri ile birlikte göreceğiz. Zengin demir içeriği ve toz formda olması, çeşitli yiyeceklere eklenebilen, pişirilebilen özelikleri ile sadece vegan/vejetaryen beslenenlerin değil herkesin tüketebileceği bir besin haline geldiğinden bu yıl adından sıklıkla bahsettirecektir.
Bitki çayları ve içeceklere gelecek olursak; geçtiğimiz yıllarda sık konuşulan ve kullanılan mate, matcha, yeşil çay ve form çayları yerini moringa, beyaz çay gibi yine antioksidan özelliği yüksek olan çeşitlere bırakacaktır.
Glutensiz beslenmenin eski moda olmaya başlayacağı, ekmeğin yıllanmış ekşi mayalardan yapıldığı, organik ve sürdürülebilir beslenmenin ön planda olacağı, 2018 ortalarında boyu adından söz ettiren kombucha ve kefirin, mayalanarak üretilen içeceklerin yine kendini göstereceği belki su kefiri ile duyulan içeceğin de daha sık adının geçeceği bir yıl bizleri bekliyor diyebiliriz.
Beslenme konusunda yine dengenin bozulmamasına dikkat ederek, vücudumuzun ihtiyacına uygun trendleri takip edip şehir efsanesi olanlara gözümüzü kapatarak, en az israfı sağlayarak geçireceğimiz bir yıl olsun. Herkese sağlıklı, fit, dinamik bir iyi yıl dilerim.