Tuz, yemeğe lezzet katan en temel tatlardan biri ancak "biraz daha ekleyeyim" dediğimiz her kaşık, vücutta sessiz bir yük oluşturuyor. Dünya Sağlık Örgütü, günlük tuz tüketiminin 5 gramı geçmemesi gerektiğini vurguluyor. Buna rağmen pek çok kişi bu miktarın iki katından fazlasını tüketiyor.
Aşırı tuz, mide mukozasını tahriş ederek Helicobacter pylori gibi bakterilerin zararlı etkilerini artırabiliyor. Bu durum, zamanla mide dokusunda hasara ve kanser gelişimine zemin hazırlayabiliyor. Özellikle salamura, turşu, hazır çorba ve işlenmiş gıdalar bu açıdan yüksek risk taşıyor.
Sorunun en kritik noktası, tuzun büyük bölümünün sofrada değil, gizli kaynaklardan alınması. Ekmek, peynir, hazır soslar ve paketli atıştırmalıklar fark edilmeden günlük tuz yükünü artırıyor. Bu da "çok tuzlu yemiyorum" diyen birçok kişinin aslında önerilen sınırın oldukça üzerinde tuz almasına neden oluyor.
Tuz tüketimini azaltmak, düşünüldüğü kadar zor değil. Baharatlar, limon, sarımsak ve taze otlar yemeklere doğal lezzet katarken tuz ihtiyacını azaltabiliyor. Damak tadı zamanla daha az tuza uyum sağlıyor ve bu değişim sağlık açısından büyük kazançlar getiriyor.
Tuz tamamen düşman değil ancak kontrolsüz tüketildiğinde ciddi bir risk faktörüne dönüşüyor.