Doğu Karadeniz yabancı istilacı böcek türlerinin tehdidi altında

Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki orman ve tarım arazilerinin yabancı istilacı böcek türlerinin tehdidi altında bulunduğu ve bu türlerin hem orman hem de tarım arazilerine büyük zararlar verdiği belirtildi.Yurtdışından geldikleri tespit edilen ve 2000’li yıllarında başından itibaren hızlı bir şekilde bölgede yayılış gösteren yabancı istilacı türler kötü sonuçlar ortaya koyuyor.Son yıllarda Doğu Karadeniz’deki bitki verimliliğini ciddi manada düşüren ’Ricania Simulans’ adlı ’vampir kelebek’, yine ’Bitki dünyasının kanseri’ olarak bilinen Anavatanı Uzakdoğu olan ‘Drakula’ lakaplı ’Turunçgil Uzun Antenli Böceği’nin bu yaz Trabzon’un Esiroğlu mahallesindeki fındık bahçelerinde görülmesi ve bölgedeki fındık bahçelerinde zarara yol açması ve yine Trabzon’un Soğuksu mahallesinde yaklaşık 2,5 hektar büyüklüğündeki çoğunluğu ladin ve sarıçam ağaçlarından oluşan Atatürk Köşkü Ormanı’nda 12 Dişli Çam Kabuk Böceği’nin neden olduğu ağaç kurumaları yabancı istilacı böceklerin zararlarından sadece bir kaçı.Konuyla ilgili bilgiler veren KTÜ Orman Fakültesi Orman Entomolojisi ve Koruma Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.

Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki orman ve tarım arazilerinin yabancı istilacı böcek türlerinin tehdidi altında bulunduğu ve bu türlerin hem orman hem de tarım arazilerine büyük zararlar verdiği belirtildi.
Yurtdışından geldikleri tespit edilen ve 2000’li yıllarında başından itibaren hızlı bir şekilde bölgede yayılış gösteren yabancı istilacı türler kötü sonuçlar ortaya koyuyor.
Son yıllarda Doğu Karadeniz’deki bitki verimliliğini ciddi manada düşüren ’Ricania Simulans’ adlı ’vampir kelebek’, yine ’Bitki dünyasının kanseri’ olarak bilinen Anavatanı Uzakdoğu olan ‘Drakula’ lakaplı ’Turunçgil Uzun Antenli Böceği’nin bu yaz Trabzon’un Esiroğlu mahallesindeki fındık bahçelerinde görülmesi ve bölgedeki fındık bahçelerinde zarara yol açması ve yine Trabzon’un Soğuksu mahallesinde yaklaşık 2,5 hektar büyüklüğündeki çoğunluğu ladin ve sarıçam ağaçlarından oluşan Atatürk Köşkü Ormanı’nda 12 Dişli Çam Kabuk Böceği’nin neden olduğu ağaç kurumaları yabancı istilacı böceklerin zararlarından sadece bir kaçı.
Konuyla ilgili bilgiler veren KTÜ Orman Fakültesi Orman Entomolojisi ve Koruma Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Eroğlu, yabancı istilacı türlerin tüm dünya için önemli bir problem olduğunu söyledi.
Yabancı türlerin bir yerden başka bir yere taşınmasının insanlık tarihi kadar eski olduğunu kaydeden Eroğlu, “Bu kadar eski olduğu için ve çok sayıda tür bir yerden başka bir yere taşındığı için bazı türlerin kökeninin izini sürmek bile çok zorlaştı. Günümüzdeki çok farklı şekillerde ve yollarla taşınabiliyorlar. Taşınan bu türler yabancı türler olarak adlandırılıyor. Fakat bunların içindeki bazıları taşındıkları yerlerde aşırı derecede çoğalıyorlar ve önemli zararlar meydana getiriyorlar. Bu istilacı türler genellikle insan etkileri ile taşınıyorlar. Taşındıkları yerlerde kalıcı popülasyonlar oluşturuyorlar. Kalıcı popülasyonlarda serbestçe yayılma eğilimde oluyor. Başta bitki, hayvan, çevre ve insan sağlığı için tehditler oluşturuyor. Yabancı türler taşındıkları yerlerde şöyle bir örnek vermek gerekirse, orantısız suç kullanma potansiyeline sahipler. Varlıklarını sürdürme, yaşama, gelişme bakımından diğer türlere göre orantısız bir güç kullanıyorlar. Aşırı derecede çoğalabiliyorlar. Ülkemize veya bölgemize bazen bir ya da iki tane böcek türü buraya ulaşıyor” dedi.
“Yabancı istilacı türler habitat kaybından sonra biyolojik çeşitlilik için en büyük ikinci tehdittir” diyen Eroğlu, “Habitat kaybı kuşkusuz günümüz gezegeninde yaşam çeşitliliği için en büyük tehdittir. IUCN’nin kırmızı listesinde tanımlanmış toplam türlerin yüzde 85’i için ana tehdit habitat kaybı olarak gösterilmektedir. Yabancı istilacı türler bir ekosistem üzerinde diğer türlerden çok daha büyük bir etkiye sahiptirler. Bu kadar zararlı yapan, ekosistem üzerinde diğer türlerden çok daha büyük orantısız bir etkiye sahip olmalarıdır. Geçmişten günümüze bilinen çok önemli hastalık ve zararlılarla ilgi sorunların merkezinde çoğunlukla bu türler yer almaktadır” şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

Kök kazıma işlemi
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde etkili olan Turunç teke böceği ile İtalya’nın mücadele ettiğini dile getiren Eroğlu, “Kök kazıma ile ilgili yoğun çalışmaları var. O böceği bir ağaçta tespit ettikleri zaman o ağacı kesiyor, kökünü söküyorlar. Birinci yapılacak işlem budur. Bu turunç teke böceğinin bizde yayılış alanı fazla değildir. Son derece sınırlıdır. Dolayısıyla mutlaka onunda kökünü kazımaya yönelik çalışmaların ciddi bir şekilde ele alınarak başlatılması gerekiyor. İlk geldiği alan çok sınırlıydı ama çok önemli bir zararı oldu. Diğer ağaçlardaki gibi fındıkta da zararı olursa ileri boyutta kayıplara neden olabilir” diye konuştu.

“Anı sanı duyulmamış yerli türlerde sıra dışı sorunlarla karşımıza çıkabiliyor”
Turunç teke böceğinin fındık tarımı açısından çok önemli bir tehdit oluşturduğunu kaydeden Eroğlu, “Doğu Karadeniz sahil şeritinde 2006 yılından beri özellikle tarım alanlarında zarara neden olan Ricania Simulans 2008 yılında Trabzon’un Araklı ilçesinde fasulye bitkisinde tespit edildi. Bölgenin önemli tarım zararlısı konumuna gelen simulans, yerel halk tarafından güve olarak bilinmektedir. Kuzey Amerika kökenli bir tür olan Metcalfa Pruinosa Avrupa’da ilk defa İtalya’nın kuzeyinde görüldü. Türkiye’de ise ilk defa 2003 yılında İzmir bir mandalin bahçesinde tespit edildi. 2014 yılında Ordu ve Trabzon illerinde de tespit edilen bu böcek çok ilginçtir. Bazı durumlarda adı sanı duyulmamış yerli türler de sıra dışı sorunlarla karşımıza çıkabilmektedir. Maçka Orman Fidanlığı ve Ayder’de bulunan yağışölçerinde 2011 ve 2012 yaz aylarında çok büyük miktarlarda Hoplia pollinosa Krynicki erginleri doluşarak cihazları ölçüm yapamaz hale getirmiştir. Bu tür Kafkasya türü ve Türkiye’de yakın bir tarihte yeni bir kayıt olarak bildirilmiştir. Meşe ağkanatlı tahtakurusu 2005 yılında Türkiye’de, Çınar ağkanatlı tahtakurusu ise 2009 yılında Marmara ve Karadeniz Bölgesi’nin tamamına yayılmıştır. Etmeni Cylindrocladium buxicola adlı bir mantar olan Şimşir yanıklığı hastalığı Türkiye’de ilk olarak Doğu Karadeniz Bölgesi’nde tespit edildi” ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam