Başbakan Recep Tayip Erdoğan, “Reyhanlı saldırısı aydınlandıkça, bağlantılar, ilişkiler ortaya çıktıkça, saldırganların gaye ve hedefleri, asıl niyetleri, özellikle de Türkiye içindeki ilişki ve irtibatları da daha net olarak görünür hale geliyor” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Millete Hizmet Yolunda konuşmasında, Mayıs aynın yaşanan bazı acı hadiselere rağmen hizmetlerde elde edilen başarılar noktasında bereketli bir ay olduğunu ifade ederek, Mayıs ayında yaşanan gelişmeleri paylaştı. 14 Mayıs tarihinin Türkiye’de çok ayrı bir yeri olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, 63 yıl önce 14 Mayıs 1950’de Türk siyasi tarihindeki ilk sağlıklı seçimlerin gerçekleştirildiğini, merhum Adnan Menderes Genel Başkanlığındaki Demokrat Parti’nin tek başına iktidara geldiğini söyledi.
“IMF’YE OLAN 400 MİLYON DOLARLIK SON DİLİM BORCU DA ÖDEDİK VE BU DEFTERİ KAPATTIK”
Milletin yoğun teveccühüyle iktidara gelen Demokrat Parti’nin 10 yılı aşkın bir süre Türkiye’ye hizmet ettiğini ve meş’um olarak nitelendirdiği 27 Mayıs 1960 müdahalesi ile hükümetin iktidardan uzaklaştırıldığını belirten Başbakan Erdoğan, “Bu ay, yani 2013 yılının 14 Mayıs’ında da, tıpkı 63 yıl önce olduğu gibi, çok büyük bir heyecanı, büyük bir sevinci yaşadık. Demokrasiye yönelik her müdahalenin ardından, Türkiye ekonomisi maalesef büyük çöküşler yaşadı. Bu çöküşlerin faturası da her zaman sizlere, siz aziz milletimize yüklendi. 27 Mayıs 1960 müdahalesinin hemen ardından, Türkiye, Uluslararası Para Fonu’ndan ilk borcunu aldı. 1961 yılındaki o ilk borçtan sonra, değişik hükümetler döneminde IMF’den borçlar alındı. Bugüne kadar, IMF ile 19 Stand By anlaşması yapıldı, toplamda 56,5 milyar dolarlık borç ilişkisi kuruldu. Ancak, 28 Şubat müdahalesinin ardından, Türkiye ekonomisi bir kez daha çöküşün eşiğine gelince, Uluslararası Para Fonu’ndan çok büyük miktarlarda borç alındı. 2002 sonunda, biz Hükümeti devraldığımızda, Türkiye’nin IMF’e borcu rekor bir seviyeye ulaşmış, 23,5 milyar dolar seviyesini bulmuştu. Bize devredilen diğer tüm borçlar, diğer tüm yükler gibi, IMF borcunu da kararlı bir şekilde, istikrarlı bir şekilde ödedik. Nihayet, bu ay içinde, 14 Mayıs’ta, IMF’e olan 400 milyon dolarlık son dilim borcu da ödedik ve hamdolsun bu defteri kapattık” diye konuştu.
“TÜRKİYE, ÖNÜNE GERÇEKÇİ HEDEFLER KOYUYOR VE BU GERÇEKÇİ HEDEFLERE TEK TEK ULAŞIYOR”
1950 yılından itibaren bir Demokrasi Bayramı olarak gönüllerde yer eden 14 Mayıs tarihinin, 2013 yılından itibaren de bir Ekonomi Bayramı, yükselen Türkiye’nin tarihi bir dönüm noktası olarak unutulmaz bir tarih olarak yerini alacağını ifade eden Başbakan Erdoğan, “Ekonomiye ilişkin Mayıs ayında başka bazı güzel gelişmelere de şahit olduk. Örneğin, gösterge faizleri, Mayıs ayı içinde tarihinin en düşük seviyesine geriledi. 2002 yılında yüzde 63 seviyesinde olan gösterge faiz, Mayıs ayı içinde yüzde 4,67 seviyesini görerek, bu noktada tarihi bir rekor kaydetti. Yine, Merkez Bankası rezervimiz, Mayıs ayı içinde 135 milyar dolar seviyesine ulaşarak bu alanda da rekor kırdı. Halbuki biz göreve geldiğimizde Merkez Bankası döviz rezervimiz 27,5 milyar dolardı. Borsa İstanbul, kısa adıyla BİST, Mayıs ayı içinde 90 bin seviyesini aştı, o da kendi alanında bir rekorun sahibi oldu. Türkiye, her alanda olduğu gibi, ekonomide de çok güvenli, çok istikrarlı bir seyir izliyor. Dünyadaki genel gidişin tersine, Türkiye, önüne gerçekçi hedefler koyuyor, çalışıyor, üretiyor, kazanıyor ve bu gerçekçi hedeflere tek tek ulaşıyor. İnanın, tüm dünya, Türkiye ekonomisindeki bu güvenli büyümeyi hayranlıkla ve takdirle izliyor. Nitekim Mayıs ayı içinde, 3 farklı kredi derecelendirme kuruluşu, Türkiye’nin notunu yükseltti. Gittiğimiz her ülkede, katıldığımız her toplantıda, görüştüğümüz her lider, Türkiye’den, Türkiye ekonomisinden övgüyle söz ediyor ve bunu nasıl başardığımızı sorarak, tavsiyelerimizi almak istiyor. Biz de, sıkı sıkıya bağlı kaldığımız mali disiplini, barışçıl dış politikamızı, içerde artan kardeşlik ve dayanışmamızı onlara anlatıyor; kendilerine her seviyede tavsiye ve önerilerimizi iletiyoruz” şeklinde konuştu.
“YILLARDIR GİDİLEMEYEN DAĞLARDA VATANDAŞLARIMIZ ARTIK PİKNİK YAPIYOR”
Ekonomiyi de yakından ilgilendirdiğini söylediği Çözüm Süreci’ne yönelik açıklamalarda bulunan ve sürecin hiçbir aksaklık olmadan, planlandığı takvim ve planlandığı hedefler doğrultusunda ilerlediğinin altını çizen Başbakan Erdoğan, “Akil İnsanlar Heyeti adını verdiğimiz heyet, 7 coğrafi bölgemizde, 81 vilayetimizde çok güzel, çok başarılı çalışmalar yaptılar. Küçük çaplı, lokal, örgütlü bazı kışkırtma ve eylemlere rağmen, Akil İnsanlar heyet olarak gittikleri her yerde heyecanla, umutla karşılandılar. Heyet, 2 aylık çalışma sonunda raporunu hazırlayacak ve bunu görüşeceğiz. Bu raporun ardından da, çözüm sürecini destekleyecek, perçinleyecek, huzuru kalıcı hale getirecek yeni yol haritamızı belirleyeceğiz. Süreç, şu anda bile kendisini çok bariz şekilde hissettirmeye başladı. Allah’a hamdolsun, bölücü terörle ilgili acılar yaşamıyor, acı haberler almıyoruz. Vatandaşlarımız boşalmış köylerimize geri dönüyor. Yıllardır gidilemeyen dağlarda vatandaşlarımız artık piknik yapıyor.
Batı ile doğu, kuzey ile güney daha bir muhabbetle kucaklaşıyor. 2013 baharının bahar gibi yaşanması, bu baharın kalıcı olması için herkes, gücü ve imkânı ölçüsünde sürece destek veriyor.
Bu arada, işadamlarımız, iş örgütlerimiz de bölgeye gidiyor, yeni yatırım imkanlarını, yeni girişimlerini korkusuzca, tedirgin olmadan, şüphe duymadan araştırıyorlar. Yani Türkiye’de hamdolsun yeni, umut dolu, heyecan dolu bir sürecin kapıları ardına kadar aralandı. Türkiye’nin büyümesinde önemli bir engel olan, Türkiye’nin yükselmesinde önemli bir pranga olan terör, hamdolsun gündemimizden çıktı ve çıkıyor. İnşallah, terörsüz bir ortamda, şiddetin olmadığı bir ortamda, sorunlarımızı daha sağlıklı, daha samimi şekilde konuşacak, ortak çözümler üreteceğiz. Yöne böyle bir ortamda, enerjimizi, kaynaklarımızı terörle mücadeleye değil, artık Türkiye’nin kalkınmasına, büyümesine sarf edeceğiz.
Bu güzel sürecin, bu güzel gelişmelerin, bir yol kazasına uğramadan, bir engele takılmadan ilerlemesi için tam bir hassasiyet içindeyiz. Dikkatli, temkinli, ama kararlı şekilde yolumuzda ilerliyoruz. 30 yıldır özlemi duyulan baharı doya doya yaşamak, gelecek nesillere kalıcı bir bahar bırakmak için hedefe artık her zamankinden daha fazla yakınız” ifadelerini kullandı.
“YAVUZ SULTAN SELİM’İN ADINI TAŞIYACAK OLAN BU YENİ KÖPRÜ YILDIZ GİBİ PARLAYACAK”
Mayıs ayı içinde, Türkiye’yi ve Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren çok önemli yatırımların da anlaşmalarını yaptıklarını ve temellerini attıklarını söyleyen Erdoğan, Mayıs ayında yapılan ve temeli atılan önemli yatırımları şöyle anlattı:
“3 Mayıs’ta, ülkemizi ziyaret eden Japonya Başbakanı ile birlikte, Sinop’ta Nükleer Santral kurulmasına ilişkin imzalanan anlaşmaları teati ettik. Sinop’ta kurulacak, en modern güvenlik önlemlerine sahip nükleer santral ile inşallah Türkiye’nin enerji ihtiyacına yeni bir kaynak üretmiş olacağız. Yine Mayıs ayı içinde, İstanbul’a inşa edeceğimiz, dünyanın en büyük havalimanlarından birinin ihalesi gerçekleşti. Tarihimizin bu en büyük hacimdeki ihalesi ile İstanbul’a 3’üncü havalimanı kazandırma süreci de başlamış oldu. Yine, 29 Mayıs’ta, İstanbul’un Fethinin 560’ıncı yıldönümünde, İstanbul’a yapılacak 3’üncü Köprü’nün temellerini attık.
Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Meclis Başkanımızın, İstanbullu kardeşlerimizin katılımıyla, bu büyük heyecanı, bu büyük coşkuyu Garipçe Köyü’nde, köprünün inşa edileceği yerde yaşadık. Yavuz Sultan Selim’in adını taşıyacak olan bu yeni köprü inşallah, milletimizin ve ülkemizin gurur tablosu olacak, yıldız gibi parlayacak. Proje tamamlandığında; dünya çapında bir rekora da imza atmış olacağız. Zira, 3’üncü Boğaz Köprüsü, 59 metrelik genişliğiyle dünyada ilklerin sahibi bir köprü olacak.
1.408 metrelik ana açıklığıyla üzerinde raylı sistem olan dünyanın en uzun köprüsü, işte bu köprü olacak. 320 metreyi aşan yüksekliğiyle de, dünyanın en yüksek kulesine sahip asma köprüsü yine bu köprü olacak. Burada şu hususu özellikle belirtmek isterim; İstanbul’a yaptığımız yatırımlar, sadece İstanbul’u değil, tüm Türkiye’yi, hatta tüm dünyayı ilgilendiren yatırımlardır. Zira İstanbul, nüfusuyla, Türkiye’nin özetidir. İstanbul, konumuyla, kıtaların kesişme noktasıdır. Dolayısıyla, gerek havalimanını, gerek köprüyü, İstanbul kadar, İstanbullu kardeşlerimiz kadar, tüm Türkiye’ye, geniş coğrafyamıza hizmet veren yatırımlar olarak görüyoruz. Yine Mayıs ayı içinde, İstanbul’da açılışını yaptığımız Vialand, sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin gururu bir park oldu. 29 Mayıs’ta açılışını yaptığımız Ok Meydanı Vakıf ve Spor Tesisleri de aynı şekilde Türkiye’nin gururu olacak yatırımlar listesinde yerini aldı. Kanal İstanbul gibi, İstanbul İzmir Otoyolu gibi, Demokrasi ve Özgürlükler Adası projeleri gibi projelerimizle, hem İstanbul’u, hem Türkiye’yi gururlandırmaya inşallah devam edeceğiz.”
“ABD ZİYARETİMİZ, EKONOMİK AÇIDAN OLDUĞU KADAR, DİPLOMATİK VE BÖLGESEL MESELELER AÇISINDAN DA SON DERECE VERİMLİ GEÇTİ”
Mayıs ayı içinde yurtiçi ve yurtdışında yabancı devlet adamlarıyla yoğun temaslar gerçekleştirdiğini ve dış politikada önemli adımlar atıldığını söyleyen Erdoğan, özellikle bölgede bulunan sorunlarla ilgili olarak, bölgeden ve bölge dışından pek çok misafiri ağırladıklarını, önemli konularla ilgili verimli görüş alışverişlerinde bulunduklarını belirtti. 14-21 Mayıs tarihleri arasında Amerika Birleşik Devletleri’ne yaptığı ziyaretin üzerinde duran Erdoğan, “ABD Başkanı Sayın Obama’nın davetlisi olarak gerçekleştirdiğimiz bu resmi ziyaretin, son derece başarılı, son derece verimli geçtiğini öncelikle belirtmek istiyorum. Washington’da, Sayın Obama ile 16 Mayıs’ta, gün boyunca yaptığımız görüşmelerde, Türkiye-ABD ilişkilerini, iki ülkenin ortak gündeminde yer alan güncel meseleleri, bölgesel ve küresel konuları etraflıca değerlendirdik. Gerek Türkiye-ABD ilişkilerini, gerekse bölgesel küresel konuları etraflıca ele aldık. Kendisiyle, Suriye başta olmak üzere Orta Doğu’daki sorunlar, Irak, Ortadoğu barış süreci, Kıbrıs, Somali dahil Afrika’daki meseleler, terörle mücadele, küresel ekonomik sorunlar hakkında görüş teatisi ve karşılıklı istişare imkânı bulduk. Aynı gün içinde, ABD Başkan Yardımcısı Sayın Biden ve Dışişleri Bakanı Sayın Kerry ile de bir araya geldik. Washington’da, Temsilciler Meclisi Başkanı Sayın Boehmer ile de bir görüşme gerçekleştirdik. Türkiye ve ABD den iş adamlarının katıldıkları bir etkinlikte, iş dünyası temsilcileriyle buluştuk ve yatırım imkanlarını değerlendirdik.
Tabi bu arada iş adamları sektörel bazda birbirleriyle kapsamlı görüşmeler yaptılar. ABD’nin San Francisco kentinde ise Silikon Vadisi’nde Microsoft, Apple ve Google’dan oluşan üç kuruluşu ziyaret etmemin yanı sıra, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Türk ve İslam toplumlarının temsilcileriyle bir araya gelme imkanı bulduk. ABD ziyaretimiz, ekonomik açıdan olduğu kadar, diplomatik ve bölgesel meseleler açısından da son derece verimli geçti. Gerek ekonomik anlamda, gerek bölgesel ve küresel barışın tesisi noktasında, Amerika Birleşik Devletleri ile koordinasyon halinde çalışmaya devam ediyoruz. Bu arada diyanet işleri başkanlığımızın Washington merkeze yakın Maryland’da 60 dönümlük bir arazi üzerindeki kültür ve medeniyet sitesi gerçekten çok önemli bir temel atma merasimiyle yükselmeye devam ediyor” dedi.
“BAZI KARANLIK ÇEVRELER, TÜRKİYE’YE BAŞKA MESELELERİ MUSALLAT ETMEYE ÇALIŞIYORLAR”
Reyhanlı olayına da değinen Erdoğan, saldırı anından itibaren devletin tüm imkanlarının Reyhanlı’ya ulaştığını ifade etti. Çok büyük bir üzüntü yaşandığını dile getiren Erdoğan, “Kardeşliğin, hoşgörünün, birlikte yaşama kültürünün, dünyadaki en güzel merkezlerinden biri olan Hatay’a, Reyhanlı ilçemize yapılan bu saldırı hepimizi derinden sarstı. Saldırı anından itibaren, devletimizin tüm imkânlarıyla Reyhanlı’ya ulaştık. Cumhurbaşkanımız, Başbakan Yardımcımız, Bakanlarımız, milletvekillerimiz, ilgili tüm kurumlarımız, yaraları sarmak için anında seferber oldular. Yaralılarımızı hastaneye ulaştırdık; kara ve hava ambulanslarımızı devreye almak suretiyle, ağır yaralılarımızı il dışındaki hastanelere yetiştirdik. Kayıplarımızı tespit ederken, enkazları kaldırırken, yaraları acilen sararken; bir yandan da yeni saldırıların önüne geçmek, sorumluları bulmak için çalışmaları başlattık. Nitekim emniyet ve istihbarat birimlerimiz, çok kısa bir süre içinde saldırıyı aydınlattılar ve zanlıların bir kısmını gözaltına alarak yargıya teslim ettiler. 25 Mayıs’ta, Reyhanlı’ya giderek, hem hadiseyi yerinde inceledik, hem de alınan tedbirleri, destekleri bizzat kontrol ettik. Reyhanlı’da, ilçenin önde gelenleriyle, kanaat önderleriyle, şehitlerimizin ve yaralılarımızın yakınlarıyla buluştuk. Şehitlerimizin ailelerine giderek taziyelerimizi ilettik. Hatay’da ise Üniversite Hastanesi’nde yaralılarımıza ziyarette bulunduk.
Şehitlerimizin ailelerine, yaralılara, Reyhanlı esnafına, çalışanlara yönelik destek ve kolaylaştırıcı tedbirlerimizi de orada denetledik, ihtiyaçları tespit ettik ve talimatları verdik. Şunu samimiyetle ifade etmeliyim ki, gerek Reyhanlı, gerek Hatay, bu saldırıyı büyük bir metanetle, büyük bir sabır ve dirayetle karşılamış durumdalar. Reyhanlı ve Hatay’daki kardeşlerimiz, oynanmak istenen oyunu, kurulmak istenen tuzağı çok net olarak görüyor ve sağduyu içinde hareket ediyorlar. Bazı siyasi partilerin, bazı karanlık örgütlerin tahrik çabaları, meseleyi örtme, meseleyi başka yere çekme girişimleri asla karşılık bulmuyor. Reyhanlı saldırısı aydınlandıkça, bağlantılar, ilişkiler ortaya çıktıkça, saldırganların gaye ve hedefleri, asıl niyetleri, özellikle de Türkiye içindeki ilişki ve irtibatları da daha net olarak görünür hale geliyor. Şunu burada özellikle ifade etmek istiyorum; Türkiye, Çözüm Sürecini kararlılıkla sürdürürken, kardeşliğini pekiştirirken, içerdeki meselelerini çözüp, geleceğe odaklanırken, bazı karanlık çevreler, Türkiye’ye başka meseleleri musallat etmeye çalışıyorlar.
Bunlara karşı milletçe çok dikkatli olacağız. Bu tür saldırılar, bu tür tahrikler karşısında sağduyudan, aklıselimden asla taviz vermeyecek, bu saldırganların hedeflerine ulaşmalarına müsaade etmeyeceğiz” diye konuştu.
“TÜRKİYE, SURİYE’DEKİ BU KANLI SÜRECİN ÇIKIŞINI EN SAMİMİ ŞEKİLDE ENGELLEMEYE ÇALIŞAN ÜLKE OLMUŞTUR”
Türkiye’nin Suriye politikası ile ilgili 2 husus hakkında açıklamada bulunan Erdoğan, şunları söyledi:
“Birincisi şudur; içerde ve dışarda bazı çevrelerin iddialarının tam tersine, Suriye meselesinin ortaya çıkışında Türkiye’nin hiçbir dahli olmamıştır. Bilakis Türkiye, Suriye rejimini, Suriye Devlet Başkanını, çok samimi şekilde uyarmış, gelen tehlikeden haberdar etmiş, reformlarını derhal yapması konusunda tavsiyelerini iletmiştir. Kuzey Afrika ülkelerinde başlayan halk hareketlerinin Suriye’ye sıçrayacağı öngörüsüyle buradan hareketle Türkiye, Suriye’nin bu süreci kanlı değil, barış içinde, kardeşçe aşabilmesi için her türlü destek ve tavsiyeyi ilgililere iletmiştir. Ne yazık ki, bu tavsiyelerimiz dikkate alınmamış, bize defalarca söz verilmiş, ama bu sözler tutulmamış, sonucunda da Suriye’de işte bu kanlı süreç başlamıştır. Özetle, Türkiye, Suriye’deki bu kanlı sürecin çıkışını en samimi şekilde engellemeye çalışan ülke olmuştur. İkinci olarak, Türkiye, Suriye meselesine kayıtsız kalmak gibi bir imkâna, böyle bir konuma sahip değildir. ‘Türkiye bu meselenin dışında kalsın, Türkiye bu meseleye dâhil olmasın’ diyenlere buradan özellikle seslenmek istiyorum. Yaklaşık 910 kilometreyi bulan bir sınıra sahip olduğumuz Suriye’de olaylar yaşanırken, akrabalık bağlarımızın olduğu Suriye ile bu olaylar yaşandığı süreçte Türkiye’nin bundan etkilenmemesi mümkün değildir. Ortadoğu’da bu gelişmeler yaşanırken, Türkiye’nin bunun dışında kalması mümkün değildir. Sınırlarımıza insanlar akın ederken, yanı başımızda bebekler, çocuklar katledilirken, kadınlar katledilirken, masum Müslüman kadınlara tecavüz edilirken, Türkiye’nin hiçbir şey olmuyor gibi davranması asla mümkün değildir.
Ve burada bir şeyi özellikle vurgulamak istiyorum; sınır noktasında Suriye ile yakın uzak hiçbir ilişkisi olmayanların Suriye’ye bu denli müdahale etmesine herkes sessiz kalırken Türkiye’nin burada uzak kalması veya buna müdahil olmaması söz konusu olamaz. Bakınız, sizlere Çanakkale Savaşı’ndan, Kurtuluş Savaşı’ndan bahsetmiyorum. Sizlere, Osmanlı döneminde, topraklarımız üzerindeki sayısız Suriyeli şehitten bahsetmiyorum. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında, çok sayıda Türk kardeşimiz Suriye’ye sığınmış, orada Suriye halkı tarafından kardeşçe karşılanmış, kendilerine ev verilmiş, iş verilmiş, Suriye içinde birçok şehirde Türk mahalleleri oluşmuştur. Bundan sadece 85-90 yıl önce, bizim kardeşlerimize kucak açan Suriye halkına sırt çevirmek mümkün olabilir mi? Suriye’de yaşanan insani trajediye, toplu katliamlara, insanlık dışı saldırılara kulak tıkamak, göz yummak mümkün olabilir mi?
Yanımızda komşumuz feryat ederken, hiçbir şey olmamış gibi sıcak yatağımıza, kuş tüyü yastıklara gömülmek, bize yakışır mı? Şunu herkesin özellikle bilmesini istiyorum: Biz, Suriye’de, herhangi bir mezhebin tarafı ya da karşıtı değiliz. Biz Suriye’de, herhangi bir inancın, herhangi bir etnik kökenin tarafı ya da karşıtı değiliz. Biz Suriye’de, çıkarların peşinde de değiliz. Bizim Suriye’ye ilgimiz, tamamen insanidir, tamamen vicdanidir. Bir takım ülkeler, bir takım örgütler, bir takım siyasi partiler, duygusal bağlarla, etnik ya da mezhebi bağlarla, eli kanlı zalim rejimin yanında olurken, biz, sadece ve sadece insanlığın, sadece ve sadece vicdanın yanında duruyoruz. Biz, Türkiye Cumhuriyetiyiz. Biz, Yezidlerin yanında değil, her zaman, mazlum Hüseyinlerin yanında dururuz. Selçukludan böyle gördük, Osmanlı Cihan Devleti’nden biz böyle gördük. Şu anda da, ne Suriye’de, ne bir başka ülkede, biz Yezid’in yanında değil, Mazlum Hüseyin’in, yani mazlumların, yani mağdurların yanındayız. Yezidler, yani Zalimler, her zaman kaybetmeye mahkûmdur. İnşallah, Suriye’nin eli kanlı Yezid’i de er ya da geç kaybedecektir. Ama Hüseyin’in, yani mazlumların değil, Yezid’in, yani zalimlerin yanında duranlar, tarih boyunca ellerindeki ve yüzlerindeki bu kan lekesinden kurtulamayacaklardır.”
“BAZI TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞLARININ, İHANET İÇİNDE, REYHANLI SALDIRISININ İÇİNDE YER ALDIĞI TESPİT EDİLDİ”
Reyhanlı’da meydana gelen olayda, Hatay’a ve Hatay dışında bazı mülteci kamplarına yönelik saldırı planlarını emniyet ve istihbarat birimlerinin deşifre ettiklerini, zanlıları gözaltına alıp yargıya teslim ettiklerini açıklayan Erdoğan, “Maalesef, bazı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, ihanet içinde, Reyhanlı saldırısının ve diğer girişimlerin içinde yer aldığı tespit edildi. Bunların nerelerden emir aldığını çok iyi biliyoruz. Bu hainlerin, hangi irtibatlar içinde olduklarını, Türkiye’de kimler tarafından korunup kollandıklarını, onu da çok iyi biliyoruz. Suriye’de, zalim ve katil rejime karşı hak mücadelesi veren hareketleri terörist olarak tanımlayanların, Esed’le, Suriye içindeki bir takım karanlık şahıslarla, Hatay’daki bir takım karanlık çetelerle nasıl işbirliği içinde olduklarını, nasıl irtibat kurduklarını, Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapıp, Türkiye aleyhine nasıl çalıştıklarını, Reyhanlı saldırılarıyla nasıl irtibatlı olduklarını da tespit ettik. Yargı, gerekenleri mutlaka yapacaktır ve yapıyor. Ancak, aziz milletimin, sevgili vatandaşlarımın, oynanmakta olan oyuna karşı azami hassasiyet içinde olmalarını ben özellikle rica ediyorum. Suriye’de oluk oluk kan akarken, bu kanı Türkiye’ye sıçratmak, Türkiye’de kardeş kavgası çıkarmak isteyenlere karşı herkesin çok ama çok hassas olmasını rica ediyorum.
Biz, ülkemizdeki ve bölgemizdeki gelişmeleri son derece dikkatle, sabırla ve sağduyu ile takip ediyoruz. Birçok terörist saldırıyı, daha plan aşamasında emniyet ve istihbarat birimlerimiz tespit ediyor ve engelliyoruz. Demokrasiden, hukuktan, insan hak ve özgürlüklerinden taviz vermeden, ne yaptığımızı bilerek, adımlarımızı dikkatle atarak, bölgesel meseleleri aşma, bölgesel meseleleri barışa kavuşturma mücadelesi veriyoruz. Herkes müsterih olsun. Şu anda, Türkiye’de, ne yaptığını bilen, nerede durması gerektiğini bilen, en önemlisi de büyük Türkiye vizyonu ile hareket eden bir hükümet var. Kimse tedirgin olmasın. Allah’ın izniyle, milletimizin sağduyu ve desteğiyle, bölgesel sorunları da aşacak, ülkemizi olduğu gibi, bölgemizi de barış ve esenliğe kavuşturacağız” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz