Daha tarz olmak için nelere bakılmalı? Nelere odaklanmalı? Ve nelerden kaçınılmalı? Bu yazımızda wrong shoe theory üzerine odaklanıyor ve tarz görünmenin en kolay yolunu anlatıyoruz!
Türkçesi "Yanlış Ayakkabı Teorisi" olan bu terim kostüm tasarımcısı Deborah L. Scott ve diğer bazı tasarımcıların benimsediği bir stil yaklaşımıdır. Temelde kişinin kusursuz görünmemesinin daha gerçek ve ilgi çekici bir tarz yaratılacağı savunulur.
Buna göre kombinin geri kalanına uymayan bir ayakkabı seçilir. Bu uyumsuzluk, bilinçli olarak yapılır. Amaç bu uyumsuzluğu yakalamaktır.
Hiçbir insan her zaman %100 uyumlu giyinmez. Hafif bir uyumsuzluk da aslında kişisel görünümü daha insani ve doğal gösterir. Çünkü çoğu insan sabah uyanıp kombinini yaparken her şeyi mükemmel şekilde eşleştirmez. Bir şeyler genellikle biraz eksik kalır ve işte bu eksiklik, giyenin gerçekliğini yansıtır.
Özellikle sinema ve dizi kostümlerinde karakter yaratımında önemli bir araçtır. Örneğin: çok feminen bir elbise giymiş bir kadının postallarla görünmesi, onun sadece zarif değil aynı zamanda güçlü ya da asi biri olduğunu gösterir. Ayakkabı, karakterin geçmişine, hayata karşı tutumuna ya da o anki ruh haline dair ipucu verir. Bu durum da gerçekten kıyafete derinlik katar.
Wrong Shoe Theory, geleneksel moda kurallarını hiçe sayan bir tavır taşır. Her parçanın birbiriyle uyumlu olması gerekmez ve bunu savunan klasik yaklaşımları da yıkar. Bu sayede sıradışı, özgün ve kendine has bir stil sahibi olmak daha mümkün hale gelir.
Zıtlık her zaman ilgi çeker. Wrong Shoe Theory de bu görsel zıtlığı ayakkabıyla yaratır. Örneğin romantik bir elbise altına giyilen maskülen botlar, hem feminenliği hem gücü temsil eden bir görüntü doğurur. Bu tarz kontrastlar kıyafeti monoton olmaktan çıkarır, daha çok katman ve merak uyandıran bir stil oluşturur.
Trendler gelir geçer ama Wrong Shoe Theory, kişisel stile ve özgür seçimlere dayanır. Bu yüzden dönemin moda anlayışından bağımsızdır. Bu yaklaşımı benimseyen biri, moda kurbanı olmak yerine kendi stilini yaratır. Çünkü ayakkabının uyumlu olup olmaması değil, kombinle olan iletişimi önemlidir.
Ayakkabı gibi küçük bir detay, görünümün ruhunu değiştirebilir. Mesela vintage bir elbiseyle spor ayakkabı giymek, hem geçmişe bir saygı duruşu hem de modern zamana ayak uydurma anlamı taşıyabilir. Yani bu teori sadece estetik değil, aynı zamanda anlatımsal bir güce sahiptir. Giydiğiniz kıyafet artık sadece bir görünüm değil, bir hikayeye dönüşür.