Size hamile olduğunu öğrendiği an ağlamaya başladı. Sizi doğurduğu anda da. Sizin için korkup endişelendiğinde ve acı çektiğinizi gördüğünde o da acı çekti, göz yaşlarını tutamadı... İlk adımınızı attığınızda, ağzınızdan çıkan ilk kelimeyi duyduğunda mutluluktan ağlamanın ne demek olduğunu öğrendi.
Ama kocaman açtığınız güzel gözlerinizi gördükten sonra o parçayı alamazdı. Onu yediğinizde nasıl mutlu olacağınızı görmek onu daha çok mutlu edecekti çünkü.
Saçını çektiğinizde, bir türlü kestirmediğiniz minik tırnaklarınızla ona tutunduğunuzda, süt emerken göğsünü ısırdığınızda canı yandı. Sizi dokuz ay boyunca karnında taşırken ve sizi dünyaya getirirken de...
İlk adımlarınızı atmaya başladığınızda kalbi yerinden çıkacakmış gibi oldu. Dışarı çıkmaya başladınız, eve sağ salim geldiğinizden emin olmak için uyumadan bekledi gece boyu. Sizi sıkıştırmak istemedi, ama size bir şey olmuş olma ihtimali yiyip bitirdi onu.
Konu siz olduğunuzda kendine en çok o yüklendi. Size mükemmel bir anne olmak, hiç hata yapmamak isterdi ancak yine de her zaman sizin için yapabileceğinin en iyisini yaptı.
Bazı geceler üçe kadar başınızda bekledi ve uyumanız için dua etti. Size ninni söylerken gözleri kapanıyor ve içinden "nolur uyu artık" diyordu. Sonunda uyuduğunuzda kısa bir süreliğine tüm yorgunluğunu unutup yanınıza uzandı ve küçük suratınızı, gözlerinizin minik hareketlerini izledi.
Onun yanından bir dakika bile ayrılmak istemediniz. O uzaklaştığı an tedirgin oldunuz, sizi bırakmış olmasından korktunuz. Etrafta onu göremediğiniz ikinci saniye ağlamaya başladınız. Yanınıza geldiği an kucağına atlayıp sımsıkı sarıldınız. Sizi sevdi, öptü, sizinle oynadı. Onun kollarının arasındayken mutlu ve güvendeydiniz, kollarından ayrılmayı asla istemediniz.
Sizin ağlamanızı duymak, gözlerinizden düşen yaşları görmek kadar onu üzen başka bir şey yoktu dünyada. Ağlamamanız için elinden gelen her şeyi yaptı, yapamadığında kalbi bin parçaya ayrıldı.
Yemek yemedi, duş almadı, uyumadı. Çünkü en önemlisi sizin yemeğiniz, sizin uykunuz, sizin banyonuz oldu hep. Tüm gününü size bakmak, sizin ihtiyaçlarınızı karşılamak için geçirdi ama gün bittiğinde o da bitmişti. Ertesi gün uyandığında yine her şeye baştan başlayabiliyordu, çünkü siz onun için dünyadaki en önemli şeysiniz.
Annelik dünyanın en zor işi. Bir anne acı çeker, ağlar, incinir, yanlış yapar ve öğrenir. Ancak her zaman bir kalbin barındırabileceğinden çok daha büyük bir sevgi besler size. Yine olsa sizin için yine acı çeker, yine uykusuz kalırdı. Çünkü dünyadaki en önemli şey, en sevdiği şey sizsiniz onun.