Cin minyatürleri şaşırttı

Sümerlerden beridir insanlar cin isimli bedensiz varlıkların var olduklarına,insanlara musallat olduklarına inanmıştır.

Sümerlerden beridir insanlar cin isimli bedensiz varlıkların var olduklarına,insanlara musallat olduklarına inanmıştır.

Reklam
Reklam

Kaynak: Alkislarlayasiyorum.com


Tarihte cinlerden bahseden on binlerce kitap yazılmıştır. Tamamı cinleri anlatmaya ayrılmış olan ilk kitabın ise Asurlular zamanında yazıldığı bilinmektedir.


İşte tarih boyunca insanların var olduklarına inandıkları cinlerin İslam Sanatkarları tarafından yapılan ve cinleri tasvir ettiği iddia edilen on binlerce minyatüründen birkaçı...


Resimler meşhur Babür hükümdarı Babürün yazdığı Babür-nâmeden,Firdevsî-i Tavîl (Uzun Firdevsî) isimli 15.asırda yaşayan Osmanlı tarihçisinin Dâvet-nâme isimli cin çağıma kitabından,


İmam Bûnî'nin ''Risala al-Bûnî'' isimli eserinden ve Muhammed Siyahkalem isimli minyatür sanatkârının eserlerinden alınmıştır.


















Rize'de Kültür ve Turizm Müdürlüğü, bölgedeki batıl inanışlarla ilgili yapılan derleme sonuçlarını 13 başlıkta toplayarak internet sitesinde yayınladı.

Bunlar arasında, 'Elçiliğe giderken iç çamaşırını ters giyenin işi olur' inanışı, en ilginç inanış olarak dikkat çekti. Rize Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün internet sitesinde 'Gelenek, Görenek ve İnanışlar' başlığı altında, bölgede bir dönem yaygın olan 13 batıl inanışa yer verildi. Günümüzde çoğu unutulan inanışlar şunlar: Yeni evliler gece dışarı çıkarsa cin çarpar.

Reklam
Reklam

Çocuklar eğilip bacakları arasından bakarlarsa, o eve misafir geleceğine inanılır.


Kurban bayramında et ev içine alınacağı zaman loğusa ve bebek ayağa kaldırılır. Yoksa kurban etinin lohusayı ve bebeği basacağına inanılır.


Kulak çınlaması, birinin öleceğine işarettir.


Yeni gelin koca evine geldiği zaman kucağına, anne ve babası sağ olan erkek çocuk oturtulur. Gelinin erkek çocuğu olsun diye.


Elçiliğe giderken iç çamaşırını ters giyenin işi olur.


Yürüyemeyen çocuklar ocağın üzerine asılı olan zincirden yedi kez geçirilir.


Arazisine kamış fidanı dikenin erkek çocuğu olmaz.


Yürüyemeyen, geç yürüyen çocuklara 'basılmış' denir. Çocuğu yürütmek için ayaklarına ip bağlanır ve caminin kapısına getirilir. Namazdan çıkan ilk kişiye bu ip kestirilir. Böylelikle çocuğun yürümesini engelleyen bağın çözüldüğüne inanılır.


Düğünlerde lahana dolması içine para konur. Para kime çıkarsa o zengin olur.


Evin hayvanı bağırıp ağlarsa, ev halkından biri ölür.

Reklam
Reklam

Eskiden 14 ocak günü yılbaşı sayılıyordu. Bazı yerlerde buna 'Kocakarı yılbaşısı' deniyordu. Bu günde ip satın alırsan bütün yıl yılan göreceğine inanılır.