Hoş geldin telli turna

Kırk beş yıllık aranın ardından ilk kez İstanbul’da telliturna fotoğraflandı.

Yazı: Süreyya İsfendiyaroğlu

Reklam
Reklam

Fotoğraf: Ahmet Özbaş

Telliturna (Anthropoides virgo) adanın üstündeki yuvasına oturmuş, kızıl gözleriyle bize bakıyordu. Beyaz tüyleri kafasının yanlarında toplanmış bir hanımefendi zarafetiyle ayağa kalktı, çevik hareketle adanın üstündeki kocagözleri (Burhinus oedicnemus) kovalamaya başladı. Teleskoptaki hanımefendi gitmiş, görüntüye yuvasını savunan hırçın bir anne girmişti. Davetsiz misafirleri kovdu, yumurtasının başına döndü.

Yirmi iki saatlik otobüs yolculuğunun ardından ulaştığım Muş’un Bulanık Ovası’nda bu sahneyi görmek nasip olmuştu, sevinçten dans ediyordum. İstanbul’da çok nadir görülen bu göçmen türün ara sıra Orta Anadolu’da Kulu’dan ve Mogan’dan sürüler halinde geçtiğini duyuyorduk. İstanbul'da en son Çamlıca’da 1972 yılında göç ederken görüldüğünü raporlardan okumuştuk. Muş'taysa 2003 ve 2004 yıllarında telliturna, yavrusunu uçurmayı başarmıştı fakat sonraki yıl geldiğinde Murat Nehri’nde yuva yaptığı adalar, Alparslan 2 Barajı’nın suları altında kaldı. İstenmeyen ziyaretçilerden sakındığı adasını yükselen sulardan kurtaramadı. Telliturnalar ertesi yılları buğday tarlalarında gezinerek geçirip su seviyesi düşer de belki yeniden dönerler diye beklediler. Sonra gittikçe daha az görünür oldular. Oysa yerkürenin en yaygın ikinci turna türüdür telliturna.

Reklam
Reklam

Moğolistan’ın ve Çin’in engin bozkırlarında yavrulayan telliturna artık Anadolu’da yavrulayamıyor. Kırk beş yıllık aranın ardından ilk kez 2017’nin Nisan ayında İstanbul’da fotoğraflandı. Belki Orta Asya’daki üreme alanlarına giderken o gün alçak uçarak İstanbul’u yakından görmek istemişti; belki fırtınalı bir havanın önü sıra uçuyor, sığınacak güvenli liman arıyordu. Telliturna, bize kuzey ormanları talan edilen, her bir yandan saldırıya uğrayan İstanbul’un doğasının hâlâ sürprizlere gebe olduğunu tekrar hatırlattı. Umut verdi...