Kansızlık hastalığı, en çok kadınları etkiliyor

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr.

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sena İlin Kansızlık (Anemi) hastalığı hakkında bilgi verdi. Kansızlığın her yaşta görülebilen bir hastalık olduğunu, fakat bu hastalığın en çok 15-45 yaşları arasında ki kadınları daha fazla etkilediğini, hastalığın tedavi edilmediği takdirde ciddi sağlık problemlerine yol açabildiğini ve kan hastalıkları içerisinde en sık görülen hastalığın kansızlık (anemi) hastalığı olduğunu belirtti.
Kırmızı kan hücreleri diye adlandırılan alyuvarların dokulara getirilen oksijen miktarının azalması ile ortaya çıkan bir sorun olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, demirin özellikle kan hücrelerinin oksijen taşıma görevini yerine getirebilmeleri için yeteri kadar düzeyde vücutta bulunması gerektiğini belirtti. Sena İlin, sözlerine şöyle devam etti: “Yetişkinlerin ihtiyaç duyduğu günlük demir 4 - 5 gram düzeyinde olmasına karşın kansızlık nedenlerinin neredeyse %90 oranındaki kısmını demir eksikliği anemisi oluşturuyor.”
Vejeteryanlarda daha sık görülüyor
Kansızlık hastalığının oluşumu ile ilgili de bilgi veren İlin, kansızlık tablosunun özellikle doğurganlık çağında olan bayanların adet döneminde yaşadığı fazla kanamalar ile düzensiz adet döngüsüne sahip olan kişiler de görülebildiğini belirtti. Beslenme planında vitamin B12, demir ve folik asitten fakir beslenen yani yeterince yeşillik tüketmeyen kişilerde de kansızlık hastalığının görülebileceğini söyleyen İlin, sebze tüketimi olmayan kişilerin demir açısından zengin olan kırmızı et tüketiminin de az olduğu durumlarda daha çok vejeteryan beslenme stiline sahip kişilerde daha sık ortaya çıktığını belirtti.
Kansızlığa neler sebep olur?
Tekrarlayan ve uzayan adet kanamaları, bağırsaklarda polip ve tümör gibi anormal oluşumların kansızlık hastalığına neden olabileceğini söyleyen İlin, ülser denilen ve kanamaya yol açabilen yaralar ile hemoroid (basur) gibi kan kaybına yol açan hastalıkların da demir eksikliği hastalığına neden olduğunu belirtti. İlin sözlerine şöyle devam etti: “Bunun yanında toplumumuzda da sık görülen Çölyak hastalığı (gluten enteropatisi) tanılı kişilerde diyete uyum gösterilmediği takdirde, bağırsağın emilim yüzeyi bozulacağından hem B12 hem de demir eksikliği tablosu ile karşı karşıya kalabiliyor. Yoğun alkol tüketimi olan kişilerde ciddi folik asit eksikliği ve diğer B vitamin türevleri de ciddi oranda azalmaktadır. Takviye edilmezse ve folik asit, B6 ve B12 vitamin düzeyleri normal düzeyin altında seyrederse, hücrenin büyüme ve gelişimi bozulacağından, beyin sinir sistemi fonksiyonlarını yeterince yerine getirilemez ve ciddi nörolojik ağır tablolara kadar ilerleyebilir. Ayrıca başta folik asit olmak üzere diğer B vitaminlerinin eksikliği kanda homosistein düzeyinin artmasına sebep olarak, kalp krizi, inme ve bazı kanserlerin gelişimine zemin hazırlamaktadır”
Demir eksikliği nasıl anlaşılır?
Demir eksikliği hastalığının belirtileri hakkında da bilgi veren İlin halsizlik, yorgunluk, çabuk yorulma, uyku hali, depresif ruh hali, çarpıntı, ellerde ayaklarda üşüme soluk görünümde, kuru yapıda bir cilt görünümü, tırnaklarda çabuk kırılma, ilerleyen dönemlerde çukurlaşma ve belirgin çizgilenme demir eksikliği hastalığının belirtilerinden olduğunu belirtti. İlin sözlerine şöyle devam etti, “Saçlarda belirgin dökülme, baş dönmesi, bacaklarda dermansızlık, vitamin B12 eksikliğinde daha çok gördüğümüz belirtiler ise; unutkanlık, ellerde ayaklarda uyuşma, karıncalanma, odaklanma problemleri ve öğünmede güçlük demir eksikleri belirtileri arasındadır. Eğer bu şikayetlerin bir çoğu sizde varsa mutlaka kansızlık tablosu akla gelmeli ve en kısa zamanda şikayetlere yönelik gerekli tetkiklerin yapılması gerekmektedir”
Demir eksikliği ciddi olarak ele alınması gereken bir durum
Demir eksikliği anemisinin menopoz dönemindeki kadınlarda veya yaşlı erkek popülasyonunda mutlaka ciddi anlamda ele alınması gereken bir durum olduğunu söyleyen İlin, erişkinlerde demir eksikliği anemisi kronik kan kaybına bağlı olması nedeniyle mutlaka nedene yönelik araştırma yapılması gerektiğini belirtti. İlin sözlerine şöyle devam etti: “Kronik süreçte kan kaybına neden olanların başında hemoroid (basur), mide ve duodenal ülserler, polipler, barsak parazitleri, fazla miktarda olan adet kanamaları, menopoz döneminde ise rahim duvarında kalınlaşmaya sebep olan rahim kanseri ve erişkin erkeklerde mide ve kalın barsak tümörleri, kalın barsak (kolon) kanseri mutlaka araştırılmalıdır. Öncelikle altta yatan neden ortaya konularak, tedavi modalitesi ona göre düzenlenmelidir”
Kansızlığın önüne geçmek için ne tüketmeli?
Demir preparatlarının yanında besinlerden demir kazanımını artırmak amacı ile bitkisel ve hayvansal ürünlerin tüketilmesi gerektiğini söyleyen İlin, en önemli demir kaynaklarından birinin kırmızı et olduğunu belirtti. Kırmızı etin hem vitamin B12 den hem de demir açısından zengin bir besin olduğunu söyleyen İlin, kara lahana, kuru fasulye ve nohut gibi besinlerin de önemli demir kaynaklarından olduğunu belirtti. İlin sözlerine şöyle devam etti: “Ispanak B12, folat ve demirden zengindir. Yumurta sarısı güçlü bir anti - oksidan ayrıca omega-3 içermektedir. Ayrıca demir eksikliği anemisine katkıda bulunan çay tüketiminin azaltılması ve yemeklerin hemen ardından çay içilmesi alışkanlığından da vazgeçilmesi besinler aracılığı ile demir kazanımımızın artışına yardımcı olacaktır. Özetle vücudumuzda her şey hassas bir denge içerisinde yer almaktadır. Bu yüzden bu hazineyi güçlü tutmanız ve vücudumuzun bizlere verdiği sinyalleri doğru algılayarak, daha sağlıklı bir ömür için harekete geçmeniz gerekmektedir”

Reklam
Reklam