Kraliyet sarayının kapısından giremeyen yiyecekler

İngiliz Kraliyet Ailesi, dünyanın en görkemli sofralarına sahip olabilir. Lakin o ışıltılı kristallerin, gümüş yemek takımlarının arasında iki lezzet asla kendine yer bulamıyor: sarımsak ve kabuklu deniz ürünleri. Bu iki yiyecek hiçbir yemekte ve sofrada kendine yer bulamamış.

Şeflere de asla kullanmamaları tembihlenen, sarayın kapısından içeriye giremeyen bu iki lezzetin neden sakıncalı olduğuna gelin yakından bakalım.

Masterchef'te gelen itiraf

Kraliçe Camilla, yıllar önce Masterchef Avustralya'da itiraf etmişti: “Sarımsak yasak!” Çünkü kokusu, kraliyet ziyaretlerinde “fazla itici” bulunuyor. Ama asıl sebep merhum Elizabeth’in sarımsaktan nefret etmesi ve sarımsağa dokunulmasına bile tahammül edememesi… Eski kraliyet şefi Darren McGrady, Kraliçe II. Elizabeth'in bu keskin malzemeyi sevmediğini ve asla menüsünde bulundurmayacağını söyleyerek bunu doğrulamış.

Kraliyet ailesi üyeleri, katıldıkları sayısız resmi etkinlik ve görüşmede insanlarla yakın temasta bulundukları için, ağız kokusuna neden olabilecek keskin tatlardan kaçınıyorlar ama sarımsaktan tamamen uzak duruyorlar.

Bir tebessümün, bir tokalaşmanın içine sinen sarımsak kokusu, tüm görkemi bir anda sıfırlayabilir gözüyle bakıyorlar. Genel görgü kurallarına da baktığımızda hiç de haksız sayılmazlar.

Deniz ürünlerinin ne suçu var?

Kabuklu deniz ürünleri ise sağlık gerekçesiyle yasaklanmış. Midye, karides, istiridye… Bu yasak da zehirlenme riskinin yüksek olması sebebiyle yine merhum Kraliçe II. Elizabeth tarafından getirilmişti.

Deniz ürünlerinin yasaklanmasında ise resmi ziyaretlerde veya etkinliklerde bir kraliyet üyesinin aniden rahatsızlanmasının yaratacağı krizin önüne geçilmek istenmiş.

Elizabeth'in belirli yiyecekleri yasaklamış olması, kraliyet ailesinin saray dışında yemek yerken her zaman kurallara uyacağı anlamına gelmiyor. Özellikle Prens Charles'ın ara sıra kabuklu deniz ürünleri içeren yemekleri tercih ettiği söyleniyor.

Aslında bu yasakların, kraliyet sofrasının sadece damak zevkiyle değil, aynı zamanda temsil gücüyle alakası olduğunu söyleyebilirim. Takdir edersiniz ki, sarayda yemek, beslenmekten çok bir imaj meselesidir. Görünüş, koku, hatta olası bir mide rahatsızlığı bile kraliyet disipliniyle asla bağdaşmaz.

Haberin Devamı İçin Tıklayın