Mesajlaşırken Mutlaka Yaptığımız Çok Kritik 6 Hata

Telefonun icadıyla yazışma ve mektuplaşma kültürünün bir süreliğine de olsa rafa kaldırıldığını söylemek mümkün. Fakat hayatımıza giren SMS ve çevrimiçi mesajlaşma uygulamaları ile hayatımızda hiç olmadığı kadar çok yazı yazıyoruz.

SMS'le başlayan ve bugün Whatsapp, Messenger vb. uygulamalarla bir süre unutmaya yüz tuttuğumuz yazılı iletişim, hayatımızda sözlü iletişimden çok daha fazla yer tutuyor. Önce kısa haberleşmeler için SMS kullanmaya başladık. Daha sonra hayatımıza e-mail ve elektronik ortamda mesajlaşmamızı sağlayan uygulamalar ve yazılımlar girdi. İş yerinde bir yanımızdaki masada oturan iş arkadaşımıza "dosyalar nerede" diye soracağımıza mail atar olduk. Akıllı telefonların kullanımının artmasıyla ise elektronik ortamlarda sözlü iletişim nedir hatırlayamaz hale geldik. Yazılı iletişim hayatımızı bu kadar sarmasına rağmen hala doğru iletişim kurmayı beceremiyoruz.

Reklam
Reklam

Yazılan mesajlara çok geç cevap veriyoruz

Bir mesaja cevap vermek için en ideal süre nedir? En güzeli mesajı okur okumaz geri dönüş yapmanız. Yine de her zaman bunun için uygun mekanda olmayabilirsiniz. Belki de gerçekten cevap vermeden önce halletmeniz gereken bir işiniz ya da çözmeniz gereken başka bir sorununuz vardır. Yine de karşınızdakini günlerce, hatta haftalarca bekletmenin bir anlamı yok. Düşünsenize, biriyle sohbet ediyorsunuz ve ona bir şey söyledikten sonra karşınızdaki hiçbir şey demeden sırtını dönüp gidiyor. Aynı şey olmasa da yarattığı hissiyatın pek farklı olmadığını siz de biliyorsunuz. En azından karşınızdakine o an mesaj atamayacağınızı söyleyebilir ya da bir süre sonra kendisine geri dönüş yapmanız için size kendini hatırlatmasını isteyebilirsiniz.

2-3 kelimelik mesajlara Gılgamış Destanı ile karşılık veriyoruz

"Eğer bir konuyu basit bir şekilde anlatamıyorsanız o konuyu anlamamışsınızdır" Einstein'ın en meşhur sözlerinden biri. Peki, kimler çok konuşur biliyor musunuz? Yalancılar! Karşınızdaki insanın "kahve içmek ister misin" sorusuna "evet" ya da "hayır" diye cevap vermeniz yeter. Size nedeni sorulmadıkça gereksiz detaya girip uzun uzadıya neden kahve içmeye gidemeyeceğinizi anlatmanıza gerek yok. Bununla birlikte uzun bir mesaj alırsanız uzun cevap vermenizde bir sakınca yok.

Reklam
Reklam

Emoji kullanmak ya da kullanmamak... işte bütün mesele bu!

Mesajlaşırken dengeyi tutturma konusunda zor anlar yaşatan deneyimlerden biri de emoji kullanımı. Modern teknolojinin bu muhteşem imkanından faydalanmazsanız karşınızdaki kişi sizin fazla resmi olduğunuzu düşünebiliyorken bir tane gereksiz emoji kullanımıyla tüm havanızı yerle bir edebilirsiniz.

Açıkçası emoji kullanımındaki dengenin sırrı biraz da mesajlaştığınız insanla samimiyetinizde gizli. Bir iş arkadaşınızla ya da yeni tanıştığınız bir insanla yazışırken her cümlenizin sonunu bir emojiyle süslemeniz iletişiminizi olumsuz etkileyebilir. Yakın dostlarınızla mesajlaşırken ise emojileri abartıya kaçmadan kullanmanızda bir sakınca yok.

Zincirleme mesaj gönderiyoruz

Söylemek istediğiniz şeyleri tercihen tek mesajda gönderin ve karşınızdakine cevap verecek zamanı yaratın. Mesajlarınızı parça parça gönderirseniz karşınızdaki söyleyeceklerinizin ne zaman bittiğini kesitremeyebilir. Örneğin bir arkadaşınızla kahve içmeye gidecekseniz ve teklif sizden geliyorsa aşağıdaki şekilde mesajlaşmanız can sıkar.

Reklam
Reklam

- salı günü
- 3 gibi
- Bebek sahilde
- ne dersin?

Ne yazacağımıza/diyeceğimize karar vermeden mesajlaşmaya başladığımızda gerçekten çok fena zincirleme mesajlar gönderebiliyoruz. Hatta biraz da yazarken düşündüğümüz, başka bir deyişle düşünmeden yazdığımız için bir anlamlandırması neredeyse imkansız söz öbekleriyle karşımızdaki insanı darlıyoruz. Bu hareketimiz ise bir süre sonra karşımızdakinin bizi daha az umursamasına neden oluyor.

Sohbeti ne zaman bitireceğimizi bilmiyoruz

Hani olur ya... Muhabbet tıkandı mı, bitti mi, bir şey daha deseniz mi... Tıkandıysa salın. Muhabbeti uzatmaya uğraşmayın. Mesajlaşmayı bir kompozisyon gibi düşünebilirsiniz. Her kompozisyonda olması gereken giriş-gelişme-sonuç bölümleri mesajlaşmalarda da var. Yazılı iletişimin, sözlü iletişime göre avantajlı yönünü kullanın ve yazmadan önce düşünün (konuşmadan önce de düşünseniz iyi olur). Böylece sözlü iletişimde kullanabildiğiniz ama yazılı iletişimde aciz kaldığınız beden dili, vurgu açıklarını kapatabilirsiniz.

Reklam
Reklam

Ayrıca mesajlaştığınız kişiden aldığınız cevaplar kısalıyorsa ve sohbeti devam ettirmek konusunda fazla kasılmaya başladıysanız bırakın mesajlaşmayı, sonra devam edersiniz.

Yanlış anlaşılabilecek şeyler yazıyoruz

Özellikle kısaltma kullanımına dikkat etmeniz gerekir. Mesela anne ve babalarınızla sçs, kib, tşk, ltfn, aeo benzeri kısaltmalarla mesajlaşırsanız sizin bunca yıl okuma-yazma eğitimi almanıza rağmen yazmayı çözememiş olduğunuzu düşünüp zihin özürlü olduğunuza kanaat getirebilirler ve yüreklerine iner. Bu kısaltmaları, anlayabilecek arkadaşlarınızla mesajlaşırken kullanın. Anlamını bilmediğiniz kısaltmaları kullanmaktan da çekinin.

Mesajlaşmada yanlış anlaşılabilecek bir diğer sorun ise alaycılık (sarkazm) ya da ironi. Yukarıda da bahsi geçen, beden dili ve tonlama eksikliği alaycı üslubunuzun anlaşılmamasına neden olabilir ve kendinizi gereksiz bir tartışmanın içinde bulabilirsiniz.

Reklam
Reklam

Anlayacağınız, teknolojiyle beraber dönüşüm geçiren iletişim kültürümüzün ürünü mesaj ile yazılı iletişim aslında hiç öyle kolay değil. Eğer bu yazıdaki hiçbir hatayı yapmıyorsanız ya çok ulvi bir insansınız ya da kendinizi kandırıyorsunuz [burada sarkazm vardır].

:)