Giresun Adası, 40.000 metrekare alana sahip. Karadeniz’de yer alan ada 71 tür doğal otsu ve odunsu bitki türünü barındırıyor. Ada göçmen kuşların da dinlenme yeri. Giresun Adası’nın değerli ekolojik özellikleri dışında, mitolojik olarak da değerli kılan efsaneleri var. Adada mitolojik çağlara ait bir çok kalıntı yer alıyor. Uzun yıllardır kazı çalışmaları devam eden adayı, turistler de ziyaret ediyor.
Giresun Adası Giresun ilinde kıyıdan bir mil açıkta bulunuyor. Doğu Karadeniz’in yaşanabilir tek adasıdır. Giresun Adası’na Giresun Limanından hareket eden tekne turu ile ulaşabilirsiniz. Ada ziyaretleri yaz aylarında yapılırken, hava şartlarına göre Ekim ayına kadar gerçekleştirilebiliyor.
Giresun Adası, Bizans mezarları, tarihi surlar, manastır harabesi, şapel gibi tarihi kalıntılara ev sahipliği yapıyor. Adayı ziyaret ettiğinizde bu kalıntıları görebilirsiniz. Her yıl 20 Mayıs'ta düzenlenen Aksu Festivali'ne katılıp adanın etrafını turlayabilirsiniz. Ada içinde bulunan piknik alanları, çay bahçesi ve büfeler yaz aylarında hizmet veriyor.
Giresun Adası bir çok mistik hikayeyi de bünyesinde barındırıyor. Bunlar arasında mitolojik kahraman “Herkül’ ün Altın Post Efsanesi”, “Kral Mitridates’in Kızı ve Çoban Hikayesi”, “Hz. Yusuf’un Altın Heykeli” ve “Amazon Kadınları Efsanesi” gibi efsaneler bulunuyor. Adanın mitolojideki önemini kavrayabilmek için bir rehber eşliğinde gezmenizde fayda var.
Adanın oluşumuyla ilgili bir efsaneye göre, ada kentin güneydoğusunda yer alan ve görünümü bir kartal gagasını andıran Gedikkaya'dan kopan bir parçanın denize yerleşmesiyle oluşmuş.
En bilinen hiyakeyelerden biri altın post peşindeki Herkül'le ilgili. Thabai Kralı Athamanas'ın, Nefele adlı karısından iki erkek çocuğu olmuş. Sonraki yıllarda ikinci kez evlenen kral çocuklarını kurban ederse ülkesinin kıtlıktan kurtulacağına inandırılmış. Bunu öğrenen anneleri Nefele çocuklarını bulut ve buğuya sararak uçan altın bir posta bindirmiş ve onları Karadeniz'e doğru göndermiş. Çocuklardan biri Çanakkale Boğazı'nda fırtınaya kapılıp ölmüş, diğeri yoluna devam etmiş ve mitolojik kişilerce Çanakkale Boğazı ile Kafkasya arasında bir yere saklanmış. Herakles döneminde aralarında Güç Tanrısı Herkül'ün de bulunduğu bir grup, altın postu ele geçirmek amacıyla Karadeniz'e açılmışlar. Bir sürü serüven yaşadıktan sonra Aretias(Giresun) adasına gelmişler. Altın postun burada saklı olduğuna inanıyorlarmış. Ancak adada onları ejderha yapılı kuşlar karşılamış. Herkül'ün daha önce Stymphales Gölü çevresinden kovduğu kuşlar buraya yerleşmişler. Kuşlar tüylerini ok gibi fırlatarak saldırıya geçmişler. Argonautlar kalkanlarıyla kendilerini korumaya çalışsalar da bir arkadaşlarını kaybetmişler. Savaşın sonunda kuşları öldürüp, altın postu aramaya koyulmuşlar. Bulamayınca da adayı lanetleyerek ayrılmışlar.
Bir başka Giresun adası hikayesi ise Kral Mitridates'in kızıyla ilgili. Kralın genç ve güzel kızıyla pek çok soylu kişi evlenmek istiyormuş. Kız ise hiçbirini istememiş, çünkü kalenin eteklerinde koyunlarını otlatan bir çobanı seviyormuş. Kral buna kızıp, kızını adadaki manastıra kapatmış. Çobanı yakalatarak manastırın önündeki kiraz ağacına astırmış. Kız da ertesi gün kendini manastırın kulesine asmış.
Üçüncü hikaye ise şöyle: İsrail oğulları, Yusuf'un altından bir heykelini yapmış. Mısır'dan göç edip Filistin'e vardıklarında Musa Peygamberden heykeli getirmesini istemişler. Musa mucizeyle heykeli Filistin'e getirmiş. Burada Fenikeliler heykeli alıp Kıbrıs'a götürmüşler. Yunanlar heykeli Kıbrıs'tan alarak Olimpos Dağı'na yerleştirmişler. Pers İmparatoru Dara (Dareios) Anadolu ve Yunanistan'ı ele geçirince altın heykeli Mısır'a geri vermiş. Bundan sonra heykel tekrar Fenikelilerin eline geçmiş. Bu kez getirip Aretias Adasına yerleştirmişler. Altın heykeli almak için Yunanların Giresun Adası'na kırk kez saldırdıkları söyleniyor.
Amazon kadınlarının da Giresun Adası'nı kale olarak kullandıkları efsanesi bu mitolojik adanın en bilinen hikayelerinden.