İşlenmiş etler, günlük hayatımızda çoğu zaman pratikliğiyle öne çıkıyor. Kahvaltıda hızlı bir alternatif, akşam yemeklerinde lezzet katıcı bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor. Bu kolaylığın bedeli, düşündüğümüzden çok daha ağır.
Bu ürünlerin üretiminde kullanılan nitrit ve nitrat tuzları, et yüksek sıcaklığa maruz kaldığında nitrozamin adı verilen ve kanserle ilişkisi kanıtlanmış bileşiklere dönüşebiliyor. Özellikle kalın bağırsak kanseri riskini artırdığına dair güçlü bilimsel veriler bulunmakta. Dünya Sağlık Örgütü'nün işlenmiş etleri 'Grup 1 kanserojen' olarak tanımlaması da bu riskin ciddiyetini ortaya koyuyor.
Bir diğer sorun ise işlenmiş etlerin yüksek tuz içeriği. Fazla tuz yalnızca tansiyonu değil, mide sağlığını da etkiliyor. Uzun süreli tüketimin mide kanseri riskini artırabileceği belirtiliyor. Üstelik birçok üründe kullanılan yoğun yağ ve katkı maddeleri, obezite üzerinden dolaylı olarak diğer kanser türlerine de zemin hazırlayabiliyor.
Elbette tek bir defa tüketmek kimseyi hasta etmez. Mesele, bu gıdaların günlük hayatımızın bir parçası haline gelmesi. Haftada birkaç kez tüketmek bile riskin artmasına neden olabiliyor. Bu yüzden uzmanlar, işlenmiş etleri mümkün olduğunca seyrek, hatta mümkünse tamamen tüketmemeyi öneriyor.
Taze et, balık, bakliyat, yumurta ve bitkisel protein kaynakları hem daha temiz hem de çok daha az riskli alternatiflerdir.