Hem dünya genelinde hem de Türkiye’de uzun süredir kullanılan kravatın Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk kez Sultan Abdülmecid tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Batılılaşma hareketlerinden biri olarak kabul edilen kravat önce sarayda daha sonra ise padişahın yönlendirmeleri ile devlet dairelerinde kullanılmaya başlanmıştır. Dünya genelinde ise kravatın icat edilmesi ve kullanılması çok daha eskilere dayanmaktadır.
Kravatın icadının 17. yüzyıla dayandığı bilinmektedir. Fransa’da yaşanan Otuz Yıl Savaşları esnasında üniformaların bir parçası olarak Hırvat askerlerinin boyunlarına birer bez parçası takıldığı görülmüştür. Savaş için Fransa tarafından kiralanan Hırvat askerlerinin boyun bağları kral tarafından beğenildikten sonra zorunlu bir aksesuar haline gelmiştir.
Hırvat askerlerinin boyunlarında görülen kravat, kral tarafından beğenilince yine kral tarafından zorunlu hale getirilmiştir ve zaman içinde yaygınlaşmıştır. Hırvatistan’da ise kravatın kullanımının 1600’lü yılların ortalarında görüldüğü bilinmektedir.
Sözlük anlamı olarak kravat tanımı bir ucu ince diğer ucu ise daha geniş olan gömlek yakalarının alt kısmından geçirilerek önde üçgen şeklinde bağlanan bir giysi aksesuarıdır. İpek sentetik ince parlak kumaşlardan yapılabilen kravatların tarihte ilk kez Hırvatlara tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Askot kravat, papyon, regat kravat gibi farklı türleri bulunan kravat önemli bir giysi aksesuarı olarak kısa süre içinde dünya genelinde yaygın hale gelmiştir.
Zaman içinde kişiliğin bir sembolü haline de gelen kravat ilk kez yazar Balzac tarafından 1827 yılında estetik prensipleri ile anlatılmıştır. Daha önce dikdörtgen ve kare biçimlerinde kullanılan ve farklı bağlama biçimleri ile boyutları bulunan kravat zaman içinde üçgen biçiminde bağlanmaya başlamıştır.
Boyuna sarılıp düğüm atılarak kullanılan kravat, 19. yüzyıla gelindiğinde basit formuna kavuşmuştur. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından ise siyah üzerine beyaz ya da başka renklerdeki şekiller olarak üretilmiştir.