Herkes onu aşkın dansı olarak biliyor ama tangonun genelevlerden salonlara uzanan hikayesi!

11 Aralık 2020 Dünya Tango Günü’ne hoş geldiniz. 1800’lü yıllarda ortaya çıkan bu dans aslında bilinenin çok aksine aşkın değil acının ritmi. Aşkın, şehvetin ve tutkunun dansı olarak kabul edilen tangonun ortaya çıkış hikayesini sizler paylaşacağız.

Tango günümüzde özellikle düğünlerde birbirlerine aşık çiftlerin misafirlerine romantizmlerini gösterme biçimleri haline dönüştü. Salon danslarının en başında gelen tango, zarif ve bir o kadar da kışkırtıcı bir dans. Ancak ortaya çıkış hikayesi sanılanın aksine tamamen hüzün kokuyor.

Reklam
Reklam

Tangonun serüveni 1800’lü yıllarda Arjantin’in Buenos Aires ve Urugay’ın Montevideo liman şehirlerinde başladı. Aslında bu hikayedeki Güney Amerika’ya giden gençlerin etkisini de azımsamamak gerekir. Tango adının dilbiliminde kesin bir kökeni yoktur. Hatta Afrika tamtamlarının çıkardığı “tan-go” seslerinden türetildiği söylenir. Latince dokunmak anlamına gelen “tangere” fiilinden de üretildiği düşünülüyor.

1800'lü yıllarda işçi sınıfından birçok kişi, büyük umutlarla Fransa’dan, İtalya’dan, Macaristan’dan, İspanya’dan ve Portekiz’den; Güney Amerika'ya göç etmiştir.Yabancılık geçtikleri bu topraklarda istediklerini bulamayan göçmenler ekonomik ve sosyal sıkıntılarla birlikte hayal kırıklığını da valizlerine koymuştur. Yaşadıkları yeni yere kendi kültürlerini de bir şekilde götüren göçmenler kendilerini bambaşka bir hayatın içinde bulur. İşte tango müziği, içerisinde hırçınlık, asilik, küstahlık gibi bazı duygular ile kalp kırıklıkları ve paramparça olan hayaller neticesinde melonkoliyi taşır.

Reklam
Reklam

Göçün olumsuz etkileri o dönemde kadınları geneleve sürüklerken, erkekleri de mutluluğu alkol ve kadın bedeninde aramasıyla sonuçlanır. Dışlanan kesim bir araya gelerek aslında çektikleri acılardan bambaşka bir dans ortaya çıkartır. Arjantin kırsalının müziği olarak bilinen milonga, yeni oluşan polkalar, mazurkalar, vals ve habanere ile birleşerek zaman içerisinde zenginleşir. Hatta Afrikalı ve Amerikalı adımlar ve ritmler ile Avrupa müziğinin esintileriyle harmanlanır.

Kenar mahalleler ve genelevlerde ortaya çıkan tangonun ilk temasını ise genellikle baştan çıkartıcı ve kararsız bir kadınla ona açık iki erkek oluşturuyordu. Erkekler adeta kadın için kendi aralarında kavga ediyordu.

1900’lü yıllara gelindiğinde ise tango, Avrupa’ya yayılarak popülerleşti ve kabul gören bir dans haline geldi. Özellikle Carlos Gardel’in söylediği tango müziği her türlü erotizm ve argodan uzaklaşarak yavaş yavaş daha yüksek kesime hitap etmeye başladı. Yükselişe geçen tango karizmatik duruşuyle insanların ön yargılarını yıkmaya başladı. Hatta tangonun içine romatizm işte bu dönemde dahil oldu. Bu şekilde salon dansı olma yolunda ilerledi.

Reklam
Reklam