Genel olarak dört doz olarak uygulanan kuduz aşısı, kuduz virüsünün ölümcül etkisine karşı önemli ve kritik bir koruyucu görev üstlenmektedir. Merkezi sinir sistemini ciddi anlamda etkileyen kuduz virüsü bu aşı sayesinde etkisiz hale getirilebilmektedir. Kuduz aşısı ölümcül özellikteki kuduz virüsünü önler, güvenli ve etkili koruma sağlar ayrıca genel halk sağlığı için de son derece önemlidir. Tarihi ise oldukça eskiye dayanır.
Dünya genelinde ilk kuduz aşısının 1885 yılında yapıldığı bilinmektedir. 1885 yılının temmuz ayında kuduz aşısı icat edilmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. Önce hayvanlar üzerinde denenen aşı daha sonra insanlar üzerinde de kullanmıştır. Daha öncesinde 1882 yılında yapılan laboratuvar çalışmalarının ardından aşı geliştirilmiştir ve bugün de kullanılan son halini zaman içinde almıştır.
Kuduz aşısı 1882 yılında Luis Pasteur tarafından yapılan laboratuvar çalışmalarını ardından icat edilmiştir. Pasteur mikroskopla bile görüntülenemeyen kuduz virüsünü tespit etmiş ve bulduğu aşıyı bir tavşanda denemiştir. Tavşanı gözlemleyerek kuduz hastalığının omurilik üzerinden tedavi edilebileceğini fark etmiştir.
Pasteur’un çalışmaları kuduz virüsünün bu virüse maruz kalmış olan bir yarasa ya da köpek aracılığı ile insana geçebileceğini ve ölümcül olabileceğini de keşfetmesini sağlamıştır. Fransız bir mikrobiyolog ve kimyager olan Louis Pasteur, kristal yapı, optik ve izomerlik konularında çalışmalar da yapmıştır.
Ayrıca mayalanma olaylarında ve bulaşıcı olan hastalıklarda mikroorganizmaların etkisi olduğunu kanıtlamıştır. Kendi adını verdiği pastörizasyon yöntemi ile mayalanabilir sıvıların daha uzun süre bozulmadan saklanabilmelerini de sağlamıştır.
Kuduz aşısını ise kuduz virüsüne sahip bir köpek tarafından ısırılmış olan 9 yaşındaki Joseph ile çalışarak geliştirmiştir. Çocuk iyileşme göstermiş ve üç ay içinde tamamen iyileşmiştir.