Şıklık kafada başlar: İngiliz kraliyet modasında şapkaların yeri

İngiltere’de şapka takmak, sadece bir moda unsuru değildir. O bir duruş, bir gelenek ve çoğu zaman sözcüklerin ötesinde bir mesajdır. Galler Prensesi Kate Middleton ise bu geleneği yalnızca sürdüren değil, ona kendi zarafetini katan bir stil elçisi. Gelin, şapkaların İngiliz kültüründeki köklü anlamına ve Kate’in bu geleneği nasıl yeniden yorumladığına birlikte göz atalım.

İngilizler için şapka takmak, "giyinmiş olmak"la eş anlamlıdır. Sadece güneşten yada soğuktan korunmak için değil, bir sosyal duruşun ifadesi olarak kabul edilir. Özellikle kraliyet ailesi mensupları için şapka, bir nevi görünmeyen ama hissedilen taç gibidir. Her model, her renk, her eğim; aslında birer mesaj taşır. Bence bu sessiz ama güçlü anlatım biçimi, İngiliz zarafetinin en çarpıcı ögelerinden biridir.

Reklam
Reklam

O şapkaların da Prensesi…

Kate Middleton bu geleneği yalnızca devam ettirmiyor, ona çağın estetik dilini de katıyor. Fikrimce onun şapka kullanımı, sadece güzel görünme kaygısından çok daha fazlası… Seçtiği tasarımlarla gelenek ve modernliği kusursuz biçimde buluşturuyor. Kimi zaman sade bir tül fascinator ile genç ve dinamik bir izlenim bırakıyor, kimi zaman klasik bir pillbox ile nostaljik bir şıklık sunuyor. Ama her zaman ölçülü, her zaman asil.

Fascinator: İngiliz Şıklığının Tüy Gibi Hafif Yansıması

Özellikle açık hava etkinliklerinde tercih edilen bu zarif ve hafif şapkalar, kraliyet protokolünün adeta gözbebeği. Bu noktada fascinator nedir, kısaca açıklamak gerekirse; genellikle saç bandı, toka ya da tarak üzerine yerleştirilmiş, tül, tüy, kurdele ya da çiçek gibi süslemelerle zenginleştirilen hafif ve dekoratif bir baş aksesuarıdır. Şapkadan daha küçük, ama etkisi büyük olan bu parçalar özellikle resmi davetlerde ve düğünlerde tercih edilir. Ascot yarışları gibi geleneksel etkinliklerde karşımıza çıkan bu modeller, Kate’in tarzında da sıkça yer buluyor. Fikrimce, bu küçük ama etkili aksesuarlar sayesinde hem modaya hem de geleneğe aynı anda saygı sunuluyor.

Reklam
Reklam

Nostaljik Pillbox şapkalar

Prensesin sıklıkla tercih ettiği modellerden biri olan pillbox şapka, adını küçük ilaç kutularına benzeyen yuvarlak ve düz tepeli formundan alır. Genellikle siperliksiz olan bu şapkalar, başın tepe kısmına zarifçe oturur ve 1960’larda Jackie Kennedy ile özdeşleşmiş olsa da, Britanya’da da yıllardır asaletin simgesi olarak kabul edilir. Bence bu model, Kate’in klasik duruşunu en sade ama etkili biçimde yansıttığı seçimlerden biridir.

Renklerle Verilen Mesajlar

Catherine'in şapka seçiminde renkler sadece estetik bir unsur değil, aynı zamanda incelikli bir iletişim aracıdır. Kraliyet mavisi ile resmiyeti, pudra tonlarıyla zarafeti, siyah ya da koyu tonlarla ciddiyeti yansıtır.

Mevsimler değişirken şapka renkleri de ona göre dönüşür. Bu da İngiliz stil anlayışının doğayla kurduğu incelikli bağın bir göstergesidir. İlkbaharda uçuk pembe, lavanta ve nane yeşili gibi hafif ve romantik tonlar tercih edilirken, yaz aylarında limon sarısı, beyaz ve açık mavi gibi ferah tonlar ön plandadır. Sonbaharda ise toprak tonları, hardal sarısı ve kestane rengi devreye girer. Kış mevsiminde ise koyu lacivert, bordo ve antrasit gibi ağırbaşlı renkler görülür.

Reklam
Reklam

Geleneği Taşırken Geleceği Dokumak

Catherine Middleton’ın şapkalarında yerel İngiliz tasarımcıları tercih etmesi, onun yalnızca bir stil ikonu değil aynı zamanda bir kültürel temsilci olduğunu gösteriyor. Philip Treacy ya da Jane Taylor gibi isimlerle yaptığı iş birlikleri, hem İngiliz modasına hem de el işçiliğine olan vefasını gözler önüne seriyor. Fikrimce, bu tutum hem zarif hem de ilham verici.

Hülasa, şapkalar İngiltere’de yalnızca giyilen değil, taşınan bir gelenektir. Kate Middleton ise bu geleneği modern bir zarafetle geleceğe taşıyan eşsiz bir figür. Mevsimlerle, mesajlarla ve modayla örülü bu şapka hikâyesi; İngiliz kültürünün sessiz ama çok şey anlatan bir yönünü bize sunuyor.

Haberin Devamı İçin Tıklayın