Yeni bir ölümcül virüsün ortaya çıkması korkusuna rağmen vahşi hayvan pazarları satışlara devam ediyor!

Wuhan’dan başlayıp tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs, dünya çapında can almaya devam ediyor. Bilim insanları virüsün Çin’deki vahşi hayvan pazarlarından çıktığını düşünmesine rağmen, hayat orada eskisi gibi devam ediyor. Kan donduran görüntülerin yaşandığı vahşi hayvan pazarlarında tüm uyarılara rağmen satış devam ediyor.

Çin sınırlarını aşıp tüm dünyayı tehdit eden koronavirüs (Covid-19) salgını, şimdiye kadar resmi rakamlara göre yarım milyondan fazla insana bulaşmış durumda. 27 Mart tarihinin rakamlarına göre 24.520 kişinin hayatına mal olan bu tehlikeli virüsün kaynağı olarak bilim insanları Çin’deki vahşi hayvan pazarlarını işaret ediyor.

Reklam
Reklam

Koronavirüs salgınına rağmen devam eden vahşi hayvan pazarı satışlarının yeni ölümcül hastalıklar doğuracağına dair korkular var. Çağ dışı koşullarda satışa çıkan onlarca egzotik hayvan, insanlar tarafından canlı canlı yeniliyor ya da yenilmek üzere kesilip satılıyor. Uzmanlar ise vahşi hayvan pazarlarındaki pis koşulların, yeni ölümcül salgın hastalıklar için bir “saatli bomba” olduğunu söylüyor.

Çin’in Wuhan şehrindeki bir hayvan pazarından tüm dünyaya sıçradığı düşünülen koronavirüsün kaynağının, yarasalar tarafından enfeksiyon kapan bir pangolin olduğu düşünülüyor.
SARS ve kuş gribi gibi öldürücü virüslerin de Çin’deki vahşi hayvan pazarlarından çıktığı düşünülüyor. Çin Lideri Xi Jinping bu ölümcül salgınların önüne geçmek ve “Halk Sağlığını ve Ekolojik Güvenliği Korumak” amacıyla vahşi hayvan pazarlarını yasaklandı. Yine de ölümcül virüslerin kaynağı olarak görülen ve onlarca egzotik hayvanın vahşice alınıp-satıldığı pazarların kurulmasının önüne geçemedi.

Reklam
Reklam

YENİ BİR ÖLÜMCÜL VİRÜSÜN ÇIKMASI AN MESELESİ

Afrika ve Latin Amerikalı büyük yabani hayvan ticareti yapan tedarik zincirleri, Burma, Endonezya, Laos, Malezya, Tayland ve Vietnam gibi ülkelerden bu hayvanları tedarik ediyor.
Yıllık 58 milyar sterlin tutarındaki bu dev pazarda ticaret son hızla devam ederken, doğa korumacıları bunun başka bir ölümcül hastalığın ortaya çıkmasının an meselesi olduğu konusunda uyarıda bulunuyorlar.

Londra Zooloji Topluluğu üyesi Prof. Andrew Cunningham, vahşi hayvan pazarlarının kapatılmasının insan sağlığını korumadaki en önemli öncelik olması gerektiğini belirtiyor ve diğer bütün ülkeleri Çin’de uygulanan bu yasakları uygulamaya çağırıyor.

Bangkok merkezli kaçakçılık ile mücadele grubu olan Freeland'ın kurucusu Steve Galster, “Wuhan’da başlayan koronavirüs salgınının büyük bir uyandırma çağrısı ve tabiatın intikamı” olarak tanımladı. Galster konuşmasına şöyle devam etti:

Reklam
Reklam

Daha fazla salgını önlemenin yolu ticareti durdurmaktır. Çin bir yasağı uygulamaya koydu, ancak dünyadaki en büyük vahşi hayvan ithalatçısı olduğu için bunun kalıcı olması gerekiyor. Vahşi hayvanların çoğu gangsterler tarafından kaçırılıyor. Bu, denetime tabii bir ticaret değildir, bu nedenle enfeksiyonların ve virüslerin yayılması şaşırtıcı değildir. HIV, SARS ve kuş gribi gibi koronavirüs de yine bu hayvan pazarlarında ortaya çıktı. Bu pazarlarda yeni ölümcül virüslerin çıkması an meselesi.

YASAKLAR HAYVAN KATLİAMININ ÖNÜNE GEÇEMİYOR

Vietnam'da hükümet, yetkililere uluslararası baskının artmasından sonra vahşi hayvan pazarlarına bir yasak getirmesi gerektiğini belirtti.

Reklam
Reklam

Ancak kuzeydoğu Endonezya’nın Tomohon pazarında, yerel kaynaklar belediye başkanının geçici olarak yabani et tüketimini kısıtlamasına rağmen, orada işlerin her zamanki gibi olduğunu söylüyor.

“Aşırı Pazar” olarak da bilinen hayvan pazarlarının satıcıları, alıcıların önünde katledilen maymunlara, kedilere ve köpeklere uyguladıkları zulümle ünlüdür.

Satıcılar, solunum hastalıkları için geleneksel ve yaygın bir “tedavi yöntemi ”olarak körili bir güveç haline getirdikleri yarasaları satarlar.

Pisliğin kol gezdiği bu pazarlarda yılanlar ve kertenkelelerin yanı sıra ızgarada pişirilmiş şiş fareler de satılmaktadır. Bunların yanı sıra, Bangkok'un kalbindeki Chatuchak'ta, dünyanın dört bir yanından kaçırılan canlı hayvanlar evcil hayvan olarak satılıyor.

Bunlar arasında Afrika yabani kedileri, Sahra'dan gelen çöl tilkileri, Güney Amerika'dan marmosetler, yılanlar, maymunlar ve kaplumbağalar sayılabilir.

Profesör Cunningham, bu türlerin vahşi doğada asla bir arada bulunmadığını, bu nedenle birbirleri tarafından taşınan virüslere karşı savunmasız olduklarını söyledi. Esaret altında tutulmanın aşırı stresinin de virüsün yayılması oranını artırdığını sözlerine ekledi.

Reklam
Reklam

Burma'daki, Çin sınırına yakın olan Mong-La kasabası, kayıt dışı kadın, silah, uyuşturucu ve vahşi hayvan ticareti ile nam salmış bir şehirdir.

Bu pazarlarda, geleneksel Çin tıbbında kullanılan nesli tükenmekte olan türlerden, kaplan derileri, ayı pençeleri ve pangolin pulları da dahil olmak üzere çeşitli vücut parçaları satılıyor.

Prof. Cunningham, devam eden küresel ticaretin sonucunda hepimizin hayvanlardan insanlara yayılan virüslerin salgınına daha fazla maruz kalma riskiyle karşı karşıya olduğunu söyleyerek, sözlerine şu şekilde devam etti;

Farklı türlerin bir araya getirildiği, aşırı kalabalık ve hijyenik olmayan koşullarda tutulduğu yerlerde, potansiyel olarak zoonotik bir virüs taşıyan bir hayvanın var olma olasılığı artar. Ayrıca, hayvanın strese girme ve virüsü yayma ihtimali artacaktır. İnsan sağlığının korunması için en büyük öncelik bu hayvan pazarlarını yasaklamaktır.

TEK TEHLİKE ÇİN DEĞİL!

Şuana kadar Çin'de tahminen 20.000 pazar kapatıldı. Ancak yasaların geleneksel biçimde olması ve yasalardaki boşluklardan dolayı yasadışı ticaretin güçlenmesinden korkuluyor.

Reklam
Reklam

Humane Society International Başkanı Jeffrey Çin’de uygulanan yasaklardan memnuniyet duyduğunu, ancak “tehdidin Çin'le sınırlı olduğunu düşünmenin çok büyük bir hata” olacağı konusunda uyardı.

“Dünyadaki, özellikle Asya ve Afrika'daki vahşi hayvan pazarları, gelecekte salgın hastalıkların başlangıcı olabilir” dedi.