Sahip olduğumuz kaynakların ne kadarını tanıdığımız ve ne kadar doğru şekilde değerlendirebildiğimiz hem bugünümüzü hem de yarınımızı belirleyen önemli bir konu. Özellikle tarım alanında birçok ürün ya hiç fark edilmiyor ya da işe yaramaz kabul edilerek göz ardı ediliyor.
Üretim süreçlerinde ortaya çıkan yan ürünler genelde fazlalık olarak görülse de bunlar, doğru değerlendirildiğinde ekonomik, çevresel ve kültürel bir artı anlamına geliyor. Bizim örneğimizdeki gibi tarımda seyreltme nedenli, gıda sanayisi ya da mutfakta atılan malzemeler aslında sandığımızdan daha büyük bir değer kaybını işaret ediyor.
Bir ürünün değeri genellikle yetiştiği topraktan çok ona yüklenen anlamla şekilleniyor. Bunun en basit örneğini şerbetçi otu bitkisi üzerinden kurabiliriz çünkü Türkiye'de pek bilinirliğe sahip olmayan bu bitki Belçika, Fransa ve İngiltere gibi çeşitli Avrupa ülkesinde en pahalı sebzelerden biri durumunda.
Bir ürünün çöpe gitmesi o ürün için harcanan su, enerji, emek ve zamanın da yok olması anlamına geliyor. Bu nedenle kaynakların yanlış veya eksik kullanımı hanemize doğrudan israf olarak yansıyor. Üstelik bu israf sadece ekonomik olarak değil çevresel yükü artırma, üretim döngüsünü zayıflatma ve sürdürülebilirliği zorlaştırma noktasında da büyük rol oynuyor.
Kaynak yönetimi her zaman büyük yatırımlar ya da radikal dönüşümler anlamına gelmez. Çünkü bu yazıya temel olan tarımda yan ürünlerin değerlendirmek, üretim süreçlerini yeniden yapılandırmak veya gereksiz olarak görülen faktörleri tekrar ele almak gibi adımlarla çevresel olduğu kadar ekonomik kazanımlar da sağlayabiliriz.