Arka bahçesinde nükleer reaktör üreten ve bütün mahalleyi ürettiği radyoaktif etkisi altına alan gencin hikayesi: David Charles Hahn

David Charles Hahn’ın hikayesi aşıldık hikayelerden oldukça farklı bir şekilde ilerledi. Çocukluğunda birçok kişi evlerinde deney yapmak için uğraşmıştır. 1976 yılında doğan David Charles, çocukluğundan beri kimyaya ve bilime bitip tükenmek bilmeyen bir ilgi duyuyordu. Bu ilgi yaşadığı mahalledeki bütün insanları etkisine altına alan bir icada neden oldu.

Bir izci olan David Hahn her zaman bilime ilgi duyuyordu. Annesi ve babası boşandıktan sonra kendini sadece bu işe verdi ve deneyler yapmaya başladı. Dedesinin hediye ettiği “Kimya Deneylerinin Altın Kitabı”nı aldıktan sonra evlerinin bodrum katında bir laboratuvar kurdu. Yaşı büyüdükçe çeşitli işlerde çalışarak laboratuvarı için yeni ekipmanlar aldı. İzci arkadaşlarının söylediğine göre bir gün toplantılardan birine yüzü turuncu bir şekilde geldi. Bunun nedeni ise kantaksantin adı verilen bir tür kimyasal pigmentti. Bir başka gün ise gece kampında yanlışlıkla toz halindeki bir yığın magnezyumu tutuşturup çevreyi ateşe verdi. İstediği şey havai fişek yapmaktı.

Reklam
Reklam

Deneylerinin en büyük sonuçlarından biri ise evinde kurduğu laboratuvarı havaya uçurması oldu. Kırmızı fosfor dolu bir kavanozun patladığı ve David’in hastanelik olduğu söyleniyor. Ailesi ise Charles ve deneylerini her daim desteklemeyi sürdürdü. Ev alev alında annesi laboratuvarını evin arkasındaki kulübeye taşınmasını istedi.

14 yaşına geldiğinde izci grubu tarafından verilen Nükleer Bilim Rozet’ini bir nükleer reaktör modeli inşa ederek kazandı. Bu model ona inanılmaz bir fikir verdi Gerçek bir nükleer reaktör üretecekti. Yaptı da. Zaten gözlerden uzak bir laboratuvara sahip olan David 2 sene içerisinde reaktörünü inşa etmeyi başardı.

İlk olarak Nükleer Düzenleme Komisyonu ile iletişime geçti ve kendini bir fizik öğretmeni olarak tanıttı. Materyalleri elde etmek için ise çeşitli devlet ajanslarına ve endüstriyel ajanslara sayısız aramalar yaptı, mektuplar yazdı ve onlardan radyoaktif malzemeler talep etti. Öğretmen kimliğini kullanarak 200 tane duman dedektörü sipariş etti ve bu dedektörlerin içinde bulunan Amerikyum maddesini ayrıştırmak için kullandı. Karanlıkta parlayan saatler sipariş etti ve bunları içlerinde çok küçük miktarlarda bulunan radyumu almak için kullandı. Lityum elde etmek içinse pillere başvurdu. Uranyumu elde etmesi için çılgınlık yapmasına gerek yoktu direkt olarak Çekoslavakya’dan sipariş etti çünkü tam olarak Sovyetler Birliği zamanına denk geliyordu ve uranyum almak yasaldı.

Reklam
Reklam

Bütün bu uranyumlar lityumlar, radyumlar ve biraz da bant sayesinde nükleer reaktörünü inşa etmeyi başardı. Bir aya içerisinde ise çevresindeki radyasyon seviyesinin durdurulamaz bir şekilde yükseldiğini fark etti ve reaktörünü sökmeye karar verdi.

31 Ağustos 1994’te gece saat 02.40’da reaktörünü Pontiac’ına yüklemeye çalışırken onu gören bir komşu bir şeyler çaldığını zannederek polise haber verdi. Polisler olay yerine ulaşınca, David arabanın radyoaktif olduğunu ve yaklaşmamaları gerektiğini söyleyince işler daha da karıştı. Arabada atom bombası olduğunu zanneden polisler David’i tutukladı.

David 2 ay içerisinde serbest bırakıldı çünkü ne polisin ne de Nükleer Düzenleme Komisyonu’nun yargı yetkisi vardı. David’in laboratuvarı regüle edilen bir devlet kurumu değildi, kimse 17 yaşındaki bir gencin nükleer reaktör üreteceğini düşünmemişti.Bu olaydan birkaç yıl sonra nükleer enerji üzerine Birleşmiş Milletler Donanması’nda çalışmak isteyen David işe yeterli yetkinlikte görülmedi. Üzücü bir şekilde David 2016’da 39 yaşındayken alkol zehirlenmesinden hayatını kaybetti.

Reklam
Reklam